Cüneyt Özdemir

SINAV

Cüneyt Özdemir

CHP'nin içinden çıkan Memleket Partisi düğmeye bastı, istifalar başladı.

Geçmişte CHP'de çeşitli görevler, makamlar işgal etmiş kişiler istifa edince başta GÜNDEM Gazetesi olmak üzere haberciliği kendisine hedef seçmiş refiklerimizde de bu haberler yer aldı.

Ben okuyucu olsam bu haberlerin yer almadığı basın yayın organlarını bundan sonra ciddiye almam.

Örnek verelim; CHP önceki dönem il başkanı Oktay Bozkurt istifa ediyor, bunu bir basın toplantısıyla duyuruyorsa bu bir haberdir.

Hatta şöyle bir örnek verirsek hata etmiş olmayız; ulusal basında Muharrem İnce'nin istifa etmesi ve bunu duyurması ne kadar haberse Edirne'de Bozkurt'un istifa etmesi ve Memleket Partisi'ne geçeceğini duyurması da aynı şeydir.

Yine bir ilçenin önceki dönem CHP başkanı, Edirne il gençlik kolları önceki yöneticisi istifa ediyorsa bunların haber değeri vardır.

Bunları haber değeri olarak görmeyen basın yayın organlarının takdiri okuyucunun, seyircinin, dinleyicinindir.

Peki, bir de CHP Edirne İl Başkanı Fevzi Pekcanlı'nın bu istifalarla, bir anlamda partinin kaybedişiyle ilgili tavrına bakalım.

Çıkıp önce 'Parti içinde görev alamadıkları için bu hain organizasyona destek vermeye çalışan, CHP sayesinde bir yerlere seçilmiş daha sonra becerisizlikleri sayesinde kimsenin desteğini alamayan sözde partililere de şunu da söylemek istiyorum; bunlar gibi sahtekârlara prim vererek bir asırlık partinize zarar veriyorsunuz. İnanın hepinizi biz iyi tanıyoruz, çapınızı iyi biliyoruz' biliyoruz diyor.

Peki sonra dün ne diyor?

İstifa edip gidenler için 'Partiden ayrılmaları üzücü' ifadesini ne yapacağız?

Aradan bir hafta zaman geçmedi.

İlk açıklama çok külhan.

Ama gel gelelim, dünkü demeç; 'üzülüyoruz' filan.

Birisi Pekcanlı'nın kulağını mı çekti?

Pekcanlı habire çam deviriyor; dertlerini anlatmak için giden çevrecileri kovmalar, partinin önemli bir bölümünü küstürmeler, dar alana hapsetmeler.

Son yerel seçimde neredeyse seçim kaybetmesi cabası'¦

Pekcanlı milletvekili adayı olacağını söylüyor ama bu tabloyla sıralamada yer bulması çok zor.

Yukarıda 'CHP hep gündemde' demiştim.

CHP, Bulgaristan'da 'kaçak' olarak yaşayan Gerçek Haber gazetesi sahibi Şükrü Benli'nin 'Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan bana işkence yaptırdı' yolundaki iddialarıyla ulusal basında.

İddiaların doğru olup olmadığına elbette Edirne 3. Ağır Cezası Mahkemesi karar verecek.

Edirne Belediye Başkanı Gürkan'ın geçen gün CHP Edirne İl Başkanlığı binasında bu konuyla ilgili düzenlediği basın toplantısında ilgimi çeken bir şey olmuştu.

Gürkan, toplantıyı izleyen gazetecilere önce 'İçinizden '˜Şükrü Benli gazeteci mi' sorusuna cevap verin' dedi.

Oradaki meslektaşlarımız arada kalmak istemezler, neden kendilerini ilgilendirmeyen bir konuda kendilerini bir sınava, bir teste tabi tutsunlar?

Bu meslektaşlarımız için anlaşılabilir bir durum.

Gürkan, basın toplantısında soru almayacağını da söylemişti.

Bu da kabul, bizim çocuklar 'Bir an önce toplantıyı yapalım, gidip haberimizi yazalım, işimiz de bitsin' diye düşünüp bu konuda bir reaksiyon göstermediler.

Ancak Gürkan daha sonra dedi ki, 'Şükrü Benli'yi gazeteci kabul eden bir kişi elini kaldırsın, ben de bu salonu terk ederim.'

Edirnelilerin bir lafı vardır; 'Hoppala paşam, Malkara '“ Keşan' derler.

E hani biz Şükrü Benli'nin gazeteci olup olmadığı sorusunun cevabını içimizden verecektik?

Basın toplantısında soru sormak da yok.

Bizim çocuklar iyi niyetli, toplantı bir an önce bitsin, işlerini bitirsinler diye bakıyorlar sanırım.

Ama aynı zamanda ilkokul öğretmeni olan Gürkan'ın basın toplantısındaki bu 'tahtaya, sözlüye kaldırma' sınavı yakışık almadı.

Neden mi?

Gazeteci sizin sorduğunuz sorularla değil, 'Benim haberim doğru, değil mi?' sınavı verir.

Onun için bir daha bizim meslektaşlarımızı böyle sınavlara tabi tutmayınız.

Gazeteciler sınava tabi tutulmayı pek sevmezler'¦

 

 

Yazarın Diğer Yazıları