Korku yazarı Yaltırık anlattı: Karaağaç'ın korku hikâyesi
Türkiye'nin korku-fantastik edebiyatı alanındaki en önemli yazarlarından biri olan Mehmet Berk Yaltırık, İl Halk Kütüphanesi'ndeki söyleşide Edirne'deki okurları ile bir araya geldi. Yaltırık, Edirne'de dinlediği en ürkütücü hikâyenin Karaağaç Mahallesi'nde geçen '˜Hayalet Gelin' hikâyesi olduğunu açıklarken hikâyeye FABİSAD tarafından 2019'da en iyi roman seçilen Istrancalı Abdülharis Paşa romanında yer verdiğini söyledi.
Türkiye'nin korku-fantastik edebiyatı alanındaki en önemli yazarlarından biri olan Mehmet Berk Yaltırık, 57'nci Kütüphaneler Haftası kapsamında Edirne'deki okurları ile bir araya geldi. İl Halk Kütüphanesi tarafından düzenlenen söyleşide Yaltırık, büyük bir bölümü Edirne'den geçen romanı '˜Istrancalı Abdülharis Paşa'nın yanı sıra roman ve hikâyeleriyle ilgili açıklamalarda bulundu.
Tarihçi
kimliğiyle de tanınan '˜Son Gulyabani' lakaplı yazar, söyleşide Trakya ve
Balkanlar'daki tarihi kaynaklardan ve halk arasındaki rivayetlerden derlediği
hikâyeleri de anlattı. Fantazya ve Bilimkurgu Sanatları Derneği (FABİSAD)
tarafından Giovanni Scognamillo anısına verilen GİO Ödülleri'nde '˜Istrancalı
Abdülharis Paşa' romanı, 2019 yılının en iyi romanı seçilen Yaltırık, söyleşide
Edirne'nin Keşan ilçesine bağlı Çamlıca köyünde her yıl kutlanan Bocuk Gecesi
ile ilgili önerilerde bulunurken; Edirne'de dinlediği en korkunç hikâyeyi de
açıkladı.
'BOCUK, KÜLTÜREL BOYUTU İLE SUNULABİLİR'
Çamlıca
köyünde korku teması ile kutlanan Bocuk Gecesi'ne ait detaylı bir literatürün
bulunmadığını belirten Yaltırık; 'Bocuk Gecesi ile ilgili birkaç makale var.
Çünkü Karadeniz'deki Kalandar Gecesi gibi eski toplulukların kış dönemi
etkinliklerinden birisidir. Balkanlar'dan getirilen ve daha çok Çamlıca köyüne
ait bir etkinliktir. Belirli göçmen köylerinde de var. Fakat salt kostüm
partisi haline geldiği için ilgi azaldı. Kültürel boyutu ile sunulabilirse daha
çok gelişebilir ama kostüm partisine indirgenince insanlar, '˜Helloween'
(Cadılar Bayramı) kopyasına benzetiyorlar. Dolayısıyla üretilen şeyin kişiye
hitap etmesi de önemlidir. Bocuk Gecesi, kötü ruhları kaçırırken bir yandan da
bereketi simgeleyecek erzağın toplanarak bir yerde yapılmasıdır' ifadelerini
kullandı.
SALEM CADI MAHKEMELERİNİ ÖRNEK VERDİ
Bocuk
Gecesi'nde düzenlenen etkinlikler için önerilerde bulunan Yaltırık; 'Korku
kültürü ile ilgili yayınlar yapanlar Bocuk Gecesi'ne davet edilerek,
etkinlikler ve söyleşiler de yapılabilir. Böylece daha kültürel bir nitelik
kazandırılabilir. İnsanların bir araya getirilmesi önemli. Örneğin; ABD'de
Salem Cadı Mahkemeleri'nin olduğu yer gezdiriliyor ve açık alanda hikâyeleri
anlatılıyor. Bu tür etkinliklerin kültürel boyutu olması önemlidir' dedi.
'KIRAATHANE VE ÖĞRENCİ YURTLARINDA DİNLEDİM'
Roman
ve hikâye yazarlığı ile hikâye anlatıcılığının yanı sıra Edirne'de birçok yerde
korku hikâyeleri dinlediğini açıklayan Yaltırık; 'Keşke saha araştırmalarımı
köylere giderek yapabilsem. Çünkü dinlediğim hikâyelerin bir kısmını Edirne'de
kıraathanelerde ya da öğrenci yurtlarında dinledim. Dinlediğim çok sayıda
anlatı var. Halk dilinde bunlara '˜memorat' diyorlar. Memorat, doğaüstü olay ya
da varlık anlatısıdır. Bunların içine cin, peri hikâyeleri de gidiyor,
günümüzde UFO ve uzaylı hikâyeleri de gidiyor. Günümüzde folklora popüler
kültürün etkisi de var. O yüzden folklor derlemeleri yaparken buna dikkat
ediyoruz. Çünkü bazı anlatılan şeyler filmlerden tanıdık geliyor ama anlatan
kişi dedesinde dinlediğini söylüyor. İnsanlar, karşı taraf inansın diye kendi
başına ya da bir yakınının başına gelmiş gibi anlatabiliyor. Dolayısıyla halk
bilimci titizliğiyle yaklaşarak öyküleştiriyorum. Halk bilimci değilim ama halk
bilimcilerden destek alıyorum' sözlerine yer verdi.
EN ÜRKÜTÜCÜ HİKÂYE KARAAĞAÇ'TA
Edirne'de
dinlediği en ürkütücü hikâyenin ise Karaağaç Mahallesi'nde geçen bir memorat
olduğunu açıklayan Yaltırık; 'Edirne'den derlediğim en ürkütücü hikâye '˜Hayalet
Gelin' hikâyesidir. Hikâyelerimde farklı motiflerle görülen, en çok ilham veren
hikâyedir. '˜Hayalet Gelin' motifinin birçok anlatısı var. Edirne dışında
Trakya'nın birçok yerinde anlatılıyor. Hatta Romanya ve Bulgaristan'da da
anlatılıyor. Özellikle köylerden gelenler duymuştur; gece bir yoldan geçerken
ağlayan bir gelin ya da başsız bir gelin görüyorlar. Benim en aklımda kalan
anlatı da yıllar önce Edirne'de çarşıda dinlediğim bir anlatıdır. Anlatan kişi
Karaağaç'ta oturuyor. Anlatan kişinin dedesi, 1930'lu yıllarda Zindanaltı
tarafından gece çıkıp Karaağaç'a doğru yürümeye başlamış. Yürürken de sis
çökmeye başlamış. Tarihi köprüleri geçmiş, Söğütlük bölgesine gelmiş. O
dönemlerde bölgede çok sayıda ağaç olduğu için ormanda yürüyor hissi uyandırır.
Arnavut kaldırımlı yoldan evine yürürken arkasında bir fayton sesi duyuyor.
Hava sisli ve karanlık olduğu için Karaağaç'a götürür düşüncesiyle bekliyor.
Ses yavaş yavaş yaklaşıyor ve sisler içerisinden bir faytonun kendisine
yaklaştığını görüyor. Ama bir gariplik
var. Faytonun atları yok ve kendi kendine ilerliyor. Faytonun önünde de kanlı
elbisesiyle oturmuş ve gözlerinden kanlı gözyaşları akmış ağlayan bir gelin
görüyor. Adam korkudan yerinden ayrılamıyor, gözlerini kapatıyor ve dua okumaya
başlıyor. Fayton sesi önünden geçiyor ve biraz ilerledikten sonra ses
kesiliyor. Gözünü açıp baktığında ise ortada fayton yok. Bunu yaşadıktan sonra
da bağırarak Karaağaç'a koşuyor. Yıllarca ailesi içinde bu gördüğü şeyin hikâyesini
anlatmış. Karaağaç çok sık gittiğim ve gece de ziyaret ettiğim bir yer olduğu
için beni en ürküten öykü budur' dedi.
'SELANİK MÜBADİLLERİNDEN DERLENMİŞ'
'˜Hayalet
Gelin' hikâyesine Istrancalı Abdülharis Paşa romanında yer verdiğini söyleyen
Yaltırık; 'Çünkü roman 2000'lerde Edirne'de geçiyor. Araştırmalarımda gördüğüm
kadarıyla '˜Hayalet Gelin' hikâyesinin kökü, Selanik mübadillerine dayanıyor.
Selanik mübadillerinden derlenmiş '˜Hâkime Cadı' diye bir memorat var. '˜Hâkime
Cadı'nın köylülerine ve akrabalarına ulaştım. Dedelerden, ninelerden böyle
memoratlar kalıyor' diye konuştu. Söyleşi, Yaltırık'ın katılımcı sorularını
yanıtlamasının ardından sona erdi.