
Dünya Temizlik Günü / World clean up day'¦ Haydi yapalım / Let's do ıt'¦
Cüneyt Özdemir
Tüm Dünyada büyük bir temizlik rüzgarı estirenler var. Helal olsun demek geliyor içimden. 2008 Yılında 50.000 kişi beş saatte Estonya'daki sağa sola atılmış çöpleri temizledi. Bu o güne kadar görülmemiş büyüklükte, muhteşem bir sivil organizasyondu. Hızla yaygınlaşan bu yapıcı sivil hareket bu güne kadar 120 ülkede 20 milyon kişinin katıldığı bir eyleme dönüştü.
Ve bu yıl 15 Eylül Dünya Temizlik Gününde 150 ülkeden
milyonlarca insanın katıldığı bir eylem planlanıyor. Bu sadece bir temizlik
hareketi değil elbette, çevre kirliliği ve atıklar konusunda insanları uyarmayı
ve etkilemeyi de amaçlıyor. Ülkemizde de sivil toplum kuruluşları ve yerel
yönetimler bu gün genel bir temizliğe girişeceklerdir diye umuyorum.
Bu örnek aynı zamanda sivil toplum örgütleri için de yol
gösterici. Sadece konuşan, karşı çıkan kişi ve kurumların bunlardan daha etkili
bir eylem yapabileceğini gösteren parlak bir deney bu. Biz de katılalım,
ülkemizi, kentimizi temizleyelim. Biz de yapabiliriz, şimdi tam zamanı.
BAŞARISIZ BİR DENEME
Geçtiğimiz yıllarda atıkların evlerde ve işyerlerinde
ayrıştırılması konusu çokça konuşuluyordu. Kent Konseyi de bu konuda
belediyenin bir şeyler yapması konusunda uyarılar yapıyordu. Bu konuları
yürüten arkadaşımız şimdi belediyede üst düzey görev yapıyor, umarım hatırlar.
Tüm kentte aynı anda uygulamayı başlatma olanağı yoktu. Pratik zorluğu yanı
sıra işi alan taşeron firmanın sorumluluğu tek tip çöp toplama ile sınırlıydı.
Bunun üzerine bir öneri geliştirdim ve çöp toplayan taşerona da kabul ettirdim:
Seçilen bir pilot bölgede başlayacaktık. Belediye her türlü tanıtım malzemesini
hazırlayacak, farklı atıklar için ayrı çöp torbalarını ücretsiz olarak
dağıtacaktı. Sivil toplumdan tektalebimiz eğitim desteği ve insanları evde ve
işyerinde atık ayrıştırmalarına ikna etmeleriydi. Ancak bu hiçbir zaman
yapılamadı ve bugün çöpler halen tek torbada karışık olarak toplanmakta.
ETUS SANSÜRÜ
Belediye Meclisinde zam tartışmasıyla başlayan ve siyasi
platformda devam eden tartışmaları duydunuz mu bilemiyorum. Geçen hafta yerel
basında eleştirdiğim konu utanılacak düzeyde ve açıkça ortaya çıktı bu haberde.
Tek toplu ulaşım sistemi olan ve herkesin kullanmak zorunda olduğu ETUS ile
ilgili haberi sansürlemek nasıl bir gazeteciliktir biri bana anlatsın. Bazı
gazetelerde tek bir satır bile yer almadı bu tartışma. Başkanın adamlarının
gazetesini hadi anladık, onlar zaten bunun için oradalar, peki diğerleri ne iş?
Gözden kaçmasın eleştirinin özü ETUS'un değil Serhad Birlik'in
zararlarının halka ödetildiği yönünde idi. Çünkü ETUS sadece bir tanım, aslında
araçlar Serhad Birlik Kooperatifinin bünyesinde bulunuyor. Tam adı ile anlı
şanlı: 'S.S. 19 Nolu Serhad Birlik Etus
Minibüsçüler, Midibüsçüler, Otobüsçüler ve Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi.'
Kötü yönetim veya yanlış hesaptan kaynaklanan açıkları var mı ben bilemem,
ancak kötü işletmeci olduklarından adım gibi eminim. Asıl projeden uzaklaşıp
verimsiz hatlar açarak durumu daha da kötüleştiriyorlar. Birkaç gazetecinin
gönlünü edip sansür uygulatacaklarına, yolcular ile sorunları ve çözümleri
tartışıp onları ikna etseler ve önerileri biraz dinleseler zararlarını azaltıcı
çözümler bulunacaktır.
GAP TURU SONRASI NE DEDİLER?
Geçtiğimiz günlerde Edirne'den bir grup dostumuz bayıltıcı
sıcağa aldırmaksızın nerede ise tüm Güneydoğuyu kapsayan bir gezi yaptılar.
Sosyal medyada paylaşımlarını görüp izlemiştim. Uzun yıllardır çalıştığım ve
karış karış bildiğim bölgede farklı bakan gözlerin neyi nasıl göreceği ilginçti
benim için. Özellikle dostumuz Gönül Uyanıktır'ın Hudut Gazetesi'ndeki
köşesinde yazmaya başladığı izlenimlerini mutlaka okumanızı öneririm. Batı ile
Güneydoğu arasında bence planlı bir şekilde oluşturulan duvarın ülkemize
verdiği zarar çok büyük. Farklı kültürlere ilişkin ön
yargıların azalmasının tek yolu görmek ve tanımaktan geçiyor. Umarım o bölgede
uzun süre görev yapan DHA Edirne Büro Şefi Gurbet Gökçe dostumuz da anılarını
yayınlar bir gün, bilmediklerimizi öğrenebilmemiz için.
Bu arada başkalarına söylemek kolay yapmak daha zor elbette.
Ancak yaşamım boyunca gördüklerim ve yaşadıklarım içinden anımsadıklarımı
yazmanın zamanı geldiğini düşünüyorum. Arada sizlerle de paylaşırım ilginç
olabilecekleri. Güzel sonbahar günlerinin keyfini çıkarmanız dileğiyle'¦