
Çanakkale Geçilmez
Cüneyt Özdemir
Başta ulu önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm silah arkadaşlarının ruhları şad olsun. İki merminin havada çarpışmasının ihtimalinin 600 milyonda bir olduğu söyleniyor. Çanakkale işte bu iki merminin havada çarpışma ihtimalinin gerçekleştiği yerdir. 308 savaş gemisinin dayandığı Çanakkale Boğazı tam bir mahşer yeriydi. Binlerce şehidimiz orada yatıyor. Eğer imkanınız var ise gidin görün savaştıkları yerleri. Bu yıl pandemi dolayısıyla zor olsa da iler ki yıllarda gezip görmenizi ve atalarımızın bizler için nasıl bir mücadele verdiğini yerinde görmenizi tavsiye ederim.
Ben ilk
olarak ilkokul yıllarında okul gezisi ile gitmiştim. Gelibolu'dan başlayıp tüm
anıtları, gezilmesi gereken yerleri gezmiştik. Çok güzel bir tarih dersi
niteliğindeydi. Bugün hala o ilk gün yaşadığım heyecanı hatırlayabiliyorum. Bir
kere gittiğinizde zaten alışkanlık yapıyor ve oradaki deniz havasını sürekli
arıyorsunuz. Çanakkale insanı da bizim Edirne insanı gibi sıcak, candandır.
Kesinlikle yabancılık çekmeyeceksiniz. Ben, size garantisini veriyorum.
Çanakkale'ye
savaşmak için gelen ANZAK (Avusturalya ve Yeni Zelanda Kolordusu) askerleri de
orada yatıyor. Savaştan sonra onların torunları da buraları ziyarete
geliyorlar. Bırak şehir değiştirmeyi bu çocuklar kıta atlayıp da buralara
geliyorlar. Sırf atalarının nerede can verdiklerini görmek ve onlara dualar
edip, ruhlarına armağan etmek için. Çanakkale; bizim dibimizde birçoğumuz
gitmiyoruz ya da gidemiyoruz (maddi zorluklar sebebiyle). Ekonomik açıdan
kıyaslamak istemiyorum ama bunlar önemli konular. Çanakkale Zaferi şu an
sınırları içerisinde bayrağımızı özgürce dalgalandırdığımız Türkiye
Cumhuriyeti'nin tohumlarının atıldığı bir zaferdir. Çanakkale geçilmemiştir ve asla
geçilemeyecektir. Sizlere Mehmet Akif Ersoy'un 'Çanakkale Şehitlerine' şiirini
hatırlatarak 18 Mart Çanakkale Zaferimizi kutluyorum.
Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki
dünyâda eşi?
En kesîf orduların yükleniyor
dördü beşi,
-Tepeden yol bularak geçmek
için Marmara'ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık
bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki
ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle 'Bu:
Bir Avrupalı!'
Dedirir- yırtıcı, his yoksulu,
sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi,
yâhud kafesi!
Eski Dünyâ, Yeni Dünyâ, bütün
akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi,
mahşer mahşer.
Yedi iklîmi cihânın duruyor
karşına da,
Ostralya'yla berâber
bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar,
deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada:
Vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi
bilmem ne belâ...
(Mehmet
Akif Ersoy)