Vurgunu kim yaptı?

Edirne Genç İş Adamları Derneği Başkanı Hakan İnci, EGİAD olarak düzenledikleri 2017 yılı ekonomisi ve 2018 yılı ekonomik beklentileri ile ilgili basın toplantısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı yüzde 11,5'lik büyümeyi hissedemediklerini söyledi. İnci, açıklamasında döviz kurlarında önlenemeyen bir artış olduğuna dikkat çekerek 'Bazı kişiler 4,20 ile aldığı Euro'yu 4,90'dan tekrar TL'ye çeviriyor. Sonra bir anda tekrar yüzde 10 aşağıya iniyor. Eğer buna müdahale edilecekse daha önce neden edilmedi? Bu vurgunu kim yaptı?' dedi.

Vurgunu kim yaptı?
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Edirne Genç İş Adamları Derneği Başkanı Hakan İnci düzenlediği basın toplantısı ile 2017 yılı ekonomisi ve 2018 yılı ekonomik beklentileri ile ilgili açıklamalarda bulundu. Meleğin Sofrası Ev Yemekleri adlı işyerinde düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Dernek Başkanı Hakan İnci, 2017 yılının bitimine 15 gün kaldığına dikkat çekerek; '2017 yılını bir araya gelerek hem değerlendirelim hem de 2017 yılının olaylarıyla ilgili kendi yorumlarımızı aktarmak için bu toplantıyı düzenledik. Daha önceki toplantılarımızı otellerde yapıyorduk. Bugün Meleğin Sofrası'nda düzenleyerek yerele inelim istedik. Bundan sonra yereldeki esnaflarımızla düzenleyerek bir araya geleceğiz' ifadelerine yer verdi.
2017 yılının ticaretle uğraşan iş adamları ve esnaflar için çok zor geçtiğini söyleyen İnci; 'Zor geçmeye de devam ediyor. 2018'e de baktığımızda açıkçası çok da umutlanamıyoruz. Çünkü küresel boyutta olan gelişmeler var. Kudüs olayının şu anda dünyamızı nereye götüreceği belli değil. Dünya şu anda bir tünele girmiş durumda. İnşallah bu tünelden çıkacağız. Çıkamazsak, bu tünelin içinde kalırsak hem dünya açısından hem de ülkemiz açısından çok hazin sonuçlar olabilir. Dolayısıyla biz iş adamları olarak da bu konularda çok endişeliyiz' dedi.

'Büyümeyi üzerimizde hissedemiyoruz'
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın önceki gün üçüncü çeyrekteki büyümeyi yüzde 11,5 olarak açıkladığını hatırlatan İnci; 'Bu muhakkak bir veriye dayalıdır. Sonuçta bir resmi açıklamadır. Ancak biz yereldeki iş adamları ve esnaflar olarak henüz yüzde 11,5'luk büyümeyi üzerimizde hissedemiyoruz. Hisseden bir esnafımız var mıdır bilmiyorum. Yüzde 11,5'luk büyümenin kamuoyuna hangi kaynaklardan veri alınarak gerçekleştiğinin söylenmesi lazım. Yüzde 11,5 büyümenin içinde acaba bankaların aldıkları faizler mi bu kriterleri yukarıda tutuyor? Eğer öyle bir büyüme ise öyle büyüme olmasın. Ben bir iş adamı olarak bunu arzu etmem. Ama elbette ülkemizin her sene belli bir oranda büyümesi hepimizin hedefidir. Çünkü büyüme paralelinde istihdam ve yeni iş odakları getirir. Bu verilerin sağlıklı birtakım şeylere dayanarak ortaya çıkmasını arzu ediyoruz' sözlerine yer verdi.

'Bu vurgunu kim yaptı?'
Son dönemlerde döviz kurlarında önlenemeyen bir artış olduğuna dikkat çeken İnci; 'Ama şunu bir türlü anlayamıyorum ve bunun da kamuoyu tarafından irdelenmesi ve açıklanması gerekiyor; özellikle son 2 yıldır bir iş adamı olarak takip ediyorum, döviz bir anda yükseliyor ve bir yerlere getiriliyor. Ondan sonra birileri dövizden çıkıyor. Bazı kişiler 4,20 ile aldığı Euro'yu 4,90'dan tekrar TL'ye çeviriyor. Sonra bir anda tekrar yüzde 10 aşağıya iniyor. Eğer buna müdahale edilecekse daha önce neden edilmedi? Bu vurgunu kim yaptı? Bir ayda Dolar da Euro da yüzde 10 arttı ve 1 ay sonra tekrar yüzde 10 geriye gitti. Bu arada kimler bu spekülasyondan yararlandı? Bunun da bence özellikle maliyenin, vergi dairesinin ve devletimizin araştırması gerekiyor. Sonuçta zaten büyük boyutlu döviz hareketleri tamamen bankalar üzerinden gerçekleşiyor. Burada kasti bir durum varsa, bir spekülasyon yaratılıyorsa, insanlar 300-500 milyon dolarlarla piyasayı manipüle ediyorlarsa bunun önüne geçilmesi gerekiyor. Çünkü insanlar birikim yapmak için döviz, altın alıyorlar. İnsanlar tam umutlanıyor ondan sonra 4,90'dan 4,50'ye düşüyor. Bu insanların yaptıkları birikimler de zaten bin dolar civarında. Dolayısıyla bu insanlarımız mağdur oluyor. Ben bir iş adamı derneği başkanı olarak rica ediyorum; döviz hareketliliğinin neden böyle olduğunun açıklanması gerektiğini düşünüyorum.  Çünkü Merkez Bankası buna müdahale ettiyse neden 4,70'teyken müdahale etmedi? Neden 4,90'lara kadar müdahale yapılmadı? Bunun gerekçesini öğrenmek istiyoruz' dedi. 

'2018 daha kötü olacak'
2017 yılının Mart ayında kredi garanti fonu kefaletiyle iş adamlarına kendi hacimlerine göre kefaletli krediler verildiğini hatırlatan İnci; 'Bu kredileri birçok esnafımız aldı. Ancak şu anda o esnaflar bu taksitleri ödemeye zorlanmaya başladılar. İnsanlar kefaletle aldıkları kredileri geri ödeyebilmek için tekrar ipotek verip, yeni bir kredi çekip kefaletle aldıkları kredinin taksitlerini ödemeye çalışıyorlar. Bu da piyasanın daraldığını gösteriyor. Aslında o dönemde verilen paraların veriliş amacı şuydu; bir iş adamı olarak siz bu parayı alın, yeni bir iş dalı açın, açtığınız iş dalında istihdam yaratın, topluma bir geri dönüş yapın. Çünkü devlet kefil oluyordu ve kredi garanti fonundan bu paraları veriyordu. Bu paraları alan iş adamları ne yaptı? O paraları çektiler, diğer bankalardaki borçlarını kapattılar. Dolayısıyla devletin hedeflediği istihdam ve piyasalardaki rahatlama gerçekleşmedi. Değişen hiçbir şey olmadı. Dolayısıyla bunun topluma yansıması da olmadı. Bu durum şu anda daha büyük bir yük getirdi. Şu anda insanlar bireysel kredi kartı mağduruydu. Kredi kartını kullanıyordu. O kredi kartının borcunu kapatabilmek için diğer kredi kartından para çekiyordu. Bu bir rahatlama getiriyordu. İnsanlar hiçbir şekilde yaşam standartlarını değiştirmediği için açık sürekli artarak gitti. İş adamlarına da bu paralar hedeflenenin dışında dağıtıldığı için iş adamlarına da bir rahatlama geldi. İş adamları da normal yaşayışlarını, yatırım akışlarını, ticari hayatlarını değiştirmeden o rahatlıkla biraz daha açıldılar. Şu anda ben, 2018'in çok daha kötü olacağını düşünüyorum' ifadelerine yer verdi.

'Yaklaşık 1 milyon kişi ekmeksiz kaldı'
2017 yılının ilk 6 ayında Türkiye'de 50 bin esnafın iflas ettiğine dikkat çeken İnci; 'Bu rakam, devletin verdiği rakamdır. 50 bin esnaf demek, en az 250 bin kişiye tekabül ediyor. 50 bin kişinin 2-3 kişi istihdam ettiğini düşünürsek 150 bin aileye tekabül ediyor. Onların da ailelerini katarsak yaklaşık 1 milyon kişi, Türkiye'de ilk 6 ayda ekmeksiz kalmış. Bu tür önlemler alınmadığı, sorunlara reel yaklaşılmadığı sürece hiçbir konuyu çözemeyeceğimizi görüyorum. STK olarak bizlerin de yapabileceği çok fazla bir şey yok. Geçen sene dövize borçlanmayın diye açıklama yaptığımda Euro fiyatı 3,10 TL idi. 1,5 ay sonra 3,90 TL oldu. Geçen sene de dövizde yüzde 20-25 artış oldu, bu sene de en az yüzde 20-25 değişim var. Biz sürekli bir devalüasyon yaşıyoruz' dedi.

'Edirne'ye yaradı ama'¦'
Döviz hareketliliğinin Edirne'ye yaradığını söyleyen İnci; 'Çevrede yaşayan komşu ülkelerin insanları Euro arttıkça buradaki alım güçleri arttı. Dolayısıyla insanlar 1 ay önce geldiklerinde 50 Euro'ya alacakları bir ayakkabıyı, şu anda 35 Euro'ya alıyorlar. Memnunuz, gelsinler ama bu bizi rehavete kaptırmasın. Esnafımız açılmasınlar. Bu tamamen dövizin yükselişiyle oradaki insanların alım gücünün artmasına bağlı bir yaklaşımdır. Esnaflarımız fazla stoklu çalışmasın, hayal kırıklığına uğramasın' sözlerine yer verdi.

'Hedef TOBB yönetimi olmalı'
Konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan İnci, 2018 yılı Nisan ayında gerçekleştirilecek Edirne Ticaret ve Sanayi Odası seçimlerinin sorulması üzerine; 'Ertelenmenin gerekçesini bilmiyoruz ama sonuçta Bakanlar Kurulu kararıyla ertelendi. Biz hiçbir zaman kurumlardaki kişileri tartışmayalım. Kişiler, bir emanet dönem için seçilmiş insanlardır. Bugün ETSO Başkanı olmak istiyorsanız bunun belli evreleri vardır. Öncelikle iş yaptığınız sektördeki arkadaşlarınızın onayını alıp gruptan çıkacaksınız. Sonra seçildiğinizde Meclis'teki arkadaşlarınızın onayını alıp Yönetim Kurulu Başkanı olacaksınız. Sonuçta oraya gelen kişiler üzerinden tartışmak istemiyorum. Ama Edirne'de Ticaret ve Sanayi Odası'nın başkanının alt yapıya sahip bir insan olması lazım. O istihdama sahip kişiler olmasını istiyorum. Yine kişiler üzerinden tartışmak istemiyorum ama şahit olduğum birçok konular var. Siz, kendisi küçük ama ismi büyük bir sınır şehrinin, Osmanlı'ya başkentlik yapmış şehrin TSO Başkanını gönderiyorsunuz. Biz öyle bir başkan göndermeliyiz ki Ankara'da yönetim kurulları düzenlenirken '˜bu kişiyi atlamayalım, bu da Trakya'yı temsilen burada olmalı' dedirtecek birisi olması gerek. Hedefin aslında TOBB'un yönetimi olması lazım. Yerelde bir şey yok. Çay, kahve içer; kalkar gideriz. Dolayısıyla başkanlığa seçilecek arkadaşlarımızın yüksek istihdama sahip, karşılığı olan arkadaşlarımız olması ve oraya gitmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu, bize uzun vadede artı getirir. Sevelim ya da sevmeyelim Mustafa Yardımcı'nın orada bulunması Edirne'ye çok artı getirmiştir. Bunu hiç kimse inkâr edemez. Ben, Mustafa Yardımcı'nın şahsı ile ilgili konuşmuyorum. Öyle bir kişinin orada olmasının çok faydası olmuştur. Sonuçta bizim, bir kişiyi TOBB'un yönetimine sokmamız çok önemlidir' dedi.

'Sözü geçecek insanlar olsun'
Oy veren herkesin çocuklarının geleceğine oy verdiğini söyleyen İnci; 'Belediye Başkanı, muhtar, ticaret odası başkanı olsun kimi seçerseniz seçin şu anda 13 yaşındaki çocuğun 5 yıl sonraki hayatını seçiyorsunuz. Çünkü 13 yaşındaki çocuk 5 yıl sonra 18 yaşında olacak. Bu çocuk 18 yaşına geldiğinde kimler onu oraya taşıyacak? Siz onu seçiyorsunuz. Bunu tamamen günlük düşünmeyelim. Biraz daha aklı başında, alt yapısı olan insanlar seçilmeli. Öyle insanlar var ki. Benden çok daha üstün insanlar var ve ben onların seçilmesini isterim. Siyasi görüşüm farklı olsa bile beni temsil etmesini isterim. Çünkü adamda birikim var ve bana artı katar diye düşünürüm. Ama öyle insanlar vardır ki çok yakın arkadaşımdır ama o beni temsil edemez. Gruplardan ETSO Meclisi'ne insanları seçerken de bence insanların alt yapısına baksınlar. Sözü geçecek insanlar olsun. Arandığında ciddiye alınacak insanlar olsunlar. O nitelikte olduğu için o göreve gelmiş insanlar istiyorum. O göreve geldiği için o niteliği kazanmış insanlar istemiyoruz. Eğer ben bulunduğum yere Hakan İnci'yim diye geliyorsam problem yok. Ama bulunduğum yerde Hakan İnci oluyorsam orada çok problem var' ifadelerine yer verdi.