Akdağ, topyekûn mücadele istedi

TUYUB Yönetim Kurulu Başkanı Önder Akdağ, Edirne'ye gelen Yunan ve Bulgar turistlerin gıda terörü, sahte ürünler, otopark sorunları, fahiş fiyatlar ve farklı döviz kurlarına maruz kaldığını açıklayarak sorunların çözümü için Edirne Valisi Ekrem Canalp himayesinde Edirne'deki tüm kurum ve kuruluşların da yer alacağı Topyekun Mücadele Komisyonu'nun kurulmasını önerdi.

TAKİP ET

Türk Yunan Bulgar Dostluk Grubu Derneği (TUYUB), Türk Lirası'nın döviz karşısında değer kaybetmesinin ardından Edirne'nin sınır komşuları Yunanistan ve Bulgaristan'dan kente alışveriş amacıyla gelerek kent ekonomisine katkıda bulunan Bulgar ve Yunan turistlerin ekonomik sürdürülebilirliğinin devam ettirilmesi amacıyla basın toplantısı düzenledi.

Toplantıya; TUYUB Yönetim Kurulu Başkanı Önder Akdağ ile yönetim kurulu üyeleri İsmail Yerkarıştıran ve Halim Gürsu katıldılar. Toplantıda konuşma yapan Akdağ, Edirne'ye Bulgaristan ve Yunanistan'dan özellikle alışveriş amacıyla gelen turistlerin alışverişlerde yaşadığı sorunlara dikkat çekti. Akdağ, açıklamasında Yunan ve Bulgar turistlerin gıda terörü, sahte ürünler, otopark sorunları, fahiş fiyatlar ve farklı döviz kurlarına maruz kaldığını açıkladı.

Döviz kurlarındaki değişimin ardından Edirne'ye Bulgaristan ve Yunanistan'dan çok sayıda turistin geldiğini söyleyen Akdağ; 'Bununla ilgili uzun zamandır araştırmalar, sorgulamalar ve gözlemler yapıyoruz. Bu açıklama derneğimiz adına biraz geç kalmış bir açıklama olabilir fakat doğru ve yerinde bir açıklama yapmak adına bu günü bekledik. Bugün burada yapacağımız açıklamanın belirli konu başlıkları var. Bunlar; turistlere yönelik satışı yapılan ürünlerde gıda terörü, sahte ürünler, otoparklar, fahiş fiyatlar, döviz kurlarında esnafı uyguladığı özel ve keyfi tarifelerdir' ifadelerine yer verdi.

'Zeytinyağını bana satmadılar'

Akdağ, gıda maddeleri ile ilgili nizamname ve talimatnamelerin bulunduğuna dikkat çekerek; 'Görünen şu ki Edirne'de bunları denetleyen bir kurum yok. Bugün Bostan pazarına indiğiniz zaman maalesef gıda terörünün bütün örneklerini görmek mümkün. Geçtiğimiz günlerde Pazar araştırması yaparken Bostan pazarında birkaç mağazaya girdim. Örneğin; sızma zeytinyağı 5 kilosu 50 TL idi. Almak istedim, satıcı bana, '˜Beyefendi bu size uymaz' dedi. Neden uymadığını, fiyatının çok uygun olduğunu söyledim ama satın almamam konusunda ısrarcı oldu. 5 kiloluk zeytinyağının o fiyata satılması zaten mümkün değil. Bu demektir ki zeytinyağı adı altında gelen turiste başka yağlar satılıyor. Şu anda bir akın yaşıyoruz fakat bu bizleri hileye, hurdaya teşvik etmemeli. Bu alışverişin sürdürülebilirliği açısından herkesin üzerine düşen görevi bence eksiksiz yapması gerekiyor. Burada kamu kuruluşları, valilik, belediye, tarım müdürlüğü, bu konuyla ilgili denetleme görevinde olan bütün kurumların üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerekiyor. Aksi takdirde bu alışverişin ekonomimize getirdiği katkının sürdürülebilirliği uzun vadede devam edeceğini düşünmüyoruz' dedi.

'Bu bir gıda terörüdür'

Türkiye'de turistlerin alışverişlerinde daha önce de çeşitli sorunların yaşandığını hatırlatan Akdağ; 'Ülkemizde bunun örnekleri de var. İstanbul'daki Laleli örneğini hepimiz biliyoruz. Orada da benzeri uygulamalar yapılmıştı. Ruslarla olan ticarette de benzer şeyler yapılmıştı. Sonuçları maalesef hiç iyi olmadı. Örneğin; Antep fıstıklı baklavayı 15 TL'ye satıyorlar. Antep fıstığının kilosu 200 TL. Bu bir gıda terörüdür. Milli ürünümüz olan baklavaya hem bizim ticari ahlakımıza neresinden bakarsanız bakın yanlıştır. Bütün kurumlar bu konuda yanlışın düzeltilmesi için ciddi anlamda denetleme yapılmak zorundadır. Gıda ürünlerinin satışıyla ilgili kuralların hepsi, özellikle Bostan Pazarı'nda ve Bulgar turistlerin alışverişine yönelik yerlerde tamamen ihlal ediliyor. Deterjan ile gıda maddesi yan yana, gıda maddeleri açıkta satılıyor. Bostan Pazarı'nda satılan deterjanların yüzde 80'i sahtedir. Biz hangi ara bu kadar sahtekâr bir millet olduk? Bu konuda bir başıboşluk var. Bunun denetleme mekanizmaları kimse herkes üzerine düşen görevi yapmalı. Aksi takdirde 5-6 ay sonra bu insanlar Edirne'ye gelmeyecekler' sözlerine yer verdi.

'Kafasına göre kur uyguluyorlar'

Akdağ, alışveriş ve turizmin sürdürülebilirliği için acilen bütün kurumların üzerine düşen görevlerini eksiksiz yerine getirmesi gerektiğini belirterek; 'Herkes kafasına göre bir kur uyguluyor. Böyle bir şey mümkün değil. İnsanları mağdur etmenin bir anlamı yok. Bize, bu konuda da şikâyetler geliyor. Geçtiğimiz günlerde basına da yansıdı; belediyenin otoparkçıları herkesten kafasına göre ayrı bir tarifeden ücret alıyor. Özel otoparklar, yabancı gördükleri zaman farklı ücretler alıyorlar. Konaklama tesisleri yabancı gördüklerinde farklı bir tarifeden ücret alıyorlar. Bunların hepsi Edirne için büyük sorundur. Altın yumurtlayan tavuğu kesiyoruz. Ülkede genel olarak bir kriz havası varken Edirne'nin bundan etkilenmemesini nedeni sınır komşusu olduğumuz iki ülkedir. Bunu, doğru hamlelerle uzun vadeli kazanca dönüştürmek, sürdürülebilirliğini sağlamak varken neden bunları yapıyoruz? Bunlar bizim dostluk ilişkilerimize, ekonomimize zarar veren şeyler. Sivil toplum örgütü olarak bizim, bunları tespit edip kamuoyuyla paylaşma görevimiz var. Fakat denetlemesi bize ait bir konu değildir. Bununla ilgili devletin birçok kurumu var ve herkes üzerine düşen denetlemesini yapacak. Gerekirse ceza uygulayacak' dedi.

'Üst üste kurslar düzenlenmeli'

Edirne'nin esnafında turizm bilincinin olmadığını söyleyen Akdağ; 'Biz 3-4 yıl önce ücretsiz Bulgarca ve Yunanca kursları açtık. Kurslara katılım çok azdı. Sınır şehirlerinde insanların gidiş gelişlerinin sürdürülebilmesi için meslek kuruluşlarının üyelerine hem turizm, hem turiste nasıl davranılacağı, hem de dil konusunda eğitici kursları yapması gerekiyor. Turizm Müdürlüğü'nün bugün bununla ilgili derhal Edirne Valiliği'nin himayesinde üst üste kurslar, seminerler vermesi gerekiyor. Maalesef turizm bilinci Edirne'de tam anlamıyla oluşmuş değil. Yabancı insanlar Edirne'ye gelerek alışveriş yapıyorlar, ekonomimize katkıları var ama biz hâlâ turizm bilinciyle yaklaşmıyoruz. Kimse dil bilmiyor, Bulgarca ve Yunanca yazılan tabelaların çoğu eksik ve yanlış. Bunlar, hep turizm bilincinin oluşmamasından kaynaklanan, profesyonelce değil de amatörce yapılan hareketlerin sonucunda ortaya çıkan şeylerdir' ifadelerine yer verdi.

'Topyekun mücadele komisyonu kurulmalı'

Edirne'de meydana gelen sorunların aynı anda çözümünün mümkün olmadığını söyleyen Akdağ; 'Ama en azından aza indirmek için resmi kurumların görev alanlarına giren konularda denetleme görevlerini derhal yaparak, bunların düzeltilmesi için çaba sarf etmesi gerekiyor. Bunları kamuoyu ile paylaşırken bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak üzüntü duyuyorum. Böyle olmamalıydı. Bu bizim suçumuz değil. Bunu paylaşmak zorundayız. Bu alışveriş ve turizmi sürekli kılmak istiyorsak esnafımız ve halkımız acilen kendine bir rota çizmek zorundadır. Vatandaş olarak yanlış gördüğümüz bir şeyi uyararak müdahale edebiliriz. Bununla ilgili topyekun mücadele edilmelidir. Edirne'de bulunan kurumlar, meslek kuruluşları ve halk da dahil olmak üzere bununla ilgili bir uyanışta bulunup çevrede görünen yanlışlar düzeltilmeli. Bu sorunu ancak bu şekilde çözebiliriz. Önümüzdeki hafta bu konuyu Edirne Valimiz ile de görüşeceğiz. Belki bu konuda Vali Bey'in himayesinde bir komisyon kurulacak. Bu sorunların çözülmesi adına bir şeyler yapılmak zorundadır. Aksi takdirde bu ekonomik fırsatı kendi ayaklarımızla geri tepmiş olacağız' dedi.