
Neden beton döktünüz, neden kırdınız, neden planlamadınız?
ALİ CAN ZERAY
Neden beton döktünüz, neden kırdınız, neden planlamadınız?
Edirne göz göre göre betona gömülüyor
Edirne’de son haftalarda yaşananlar, “yanlış yönetim” tanımının canlı örneğine dönüştü. Bu şehirde artık temel bir soru soruluyor: Neden beton döktünüz?
Üstelik rengarenk çiçeklerin üzerine, güzelliğin tam kalbine!
Neden kırdınız? Daha yeni yapılmış kaldırımları kısa süre sonra yeniden söküp yaptınız.
Neden planlamadınız? Önceden düşünülmesi gerekenler sonradan panikle, aceleyle, masrafla telafi edilmeye çalışıldı.
Ve tüm bu yanlışların, ihmallerin, zevksizliklerin bedelini kim ödüyor? Elbette her zaman olduğu gibi Edirneliler.
Her yıl Kırkpınar öncesi şehir hazırlanır, gelenekler yaşatılır, Edirne adeta bayramlık elbiselerini giyer. Ama bu yıl olanlar, ne gelenekle, ne şehir estetiğiyle, ne akılla ne de vicdanla açıklanabilir. “Şehri güzelleştiriyoruz” diyerek Atatürk Bulvarı boyunca açmış çiçekleri söktünüz, yerlerine soğuk, gri beton döktünüz. Aralara da boyalı taşlar serptiniz; bir kısmına Ege sahillerinden alınmış gibi duran palmiyeler diktiniz.
Edirne sahil kenti mi? Bu şehir Akdeniz turizmi mi satıyor?
Hayır! Bu şehir tarih satıyor, kültür yayıyor, köklerini koruyarak büyümek istiyor.
Edirne’ye bu görüntü yakışmıyor!
Bunun adı güzelleştirme değil; dayatma, zevksizlik ve vizyonsuzluktur.
Güzellik uyumdan doğar. Siz, uyumu çiğneyip Edirne'nin ruhuna beton döktünüz.
Kıyık Caddesi fiyaskosu
Bir başka örnek, hatta ibretlik tablo da Kıyık Caddesi’nde yaşandı.
Yapılan kaldırım, kaldırım değil âdeta bir inşaat temeli gibi. Yaya geçişleri unutulmuş. İnsanların nasıl geçeceği düşünülmemiş.
Sonra halk tepki gösterince, "hata olmuş" deyip kaldırımı kırdınız ve yeniden yaptınız.
Bu kaçıncı kır-yap?
Bu kaçıncı hesapsızlık?
Bu kaçıncı halkın cebinden çalınan zaman, emek ve para?
Bunlar artık sıradan hatalar değil. Bunlar ciddi yönetim zaaflarıdır.
Edirne halkının parasını boşa harcayan, kenti estetikten uzaklaştıran bu anlayış; sadece basiretsizlik değil, doğrudan kamu zararına neden olan bir uygulamadır.
Projenin hangi aşamasında kim görev aldıysa; çiziminden onayına, ihalesinden uygulamasına kadar kim sorumluluk taşıyorsa, bu zararın da önünde hesap vermek zorundadır.
Sayın başkan ve meclis üyeleri: halk size izlemeyecek, hesap soracak
Sayın Belediye Başkanı Filiz Gencan...
Bu şehir size bir makam değil, sorumluluk verdi.
Ama siz Edirne’nin tarihi dokusunu, doğal güzelliklerini ve estetik birikimini hiçe sayarak, “tek akıl” yönetimiyle şehri betona boğdunuz.
Bu kararlarda halkla istişare ettiniz mi?
Uzmanlar nerede? Mimarlar, şehir plancıları, peyzaj mühendisleri hangi raporu sundu?
Yoksa “ben yaptım oldu” anlayışıyla, şehir kimliğini masa başında mı belirlediniz?
Ve belediye meclis üyeleri...
Her projede el kaldırıyorsunuz, peki gerçekten neye onay verdiğinizi biliyor musunuz?
Kaldırımlar yeniden kırılırken, betonlar çiçeklerin üstüne dökülürken, siz neredeydiniz?
Sessizliğiniz artık suça ortaklıktır.
Şehrin ortasında yükselen beton duvarlar kadar, sizin suskunluğunuz da Edirnelilerin yüreğini sızlatıyor.
Edirne hesap soruyor
Edirne betonla değil, bilinçle güzelleşir.
Edirne’yi güzel yapan; tarihiyle barışık yapılar, çiçeklerle bezenmiş yollar, gelenekle uyumlu dokunuşlardır.
Siz ise Edirne’nin geçmişine değil, plansızlıkla geleceğine zarar verdiniz.
Şimdi bu şehir size soruyor:
Bu projelerin planlarını kim çizdi?
Kim ihaleyi verdi?
Kim denetledi?
Kim olur verdi?
Ve en önemlisi: Bu yanlışların bedelini kim ödeyecek?
Edirne halkı unutmaz.
Edirneliler bu şehri sevenleri de, bu şehre ihanet edenleri de bilir.
Ve günü geldiğinde, sandık her şeyi yeniden hatırlatır.