Sokakları kadınlar doldurdu
Edirne'de çok sayıda sivil toplum kuruluşu ile siyasi partiler '25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü' nedeniyle sokaklarda boy gösterdi. 'Kadına yönelik şiddete hayır' ortak mesajının verildiği açıklamalar kapsamında Saraçlar Caddesi'nde düzenlenen kadına yönelik şiddeti anlatan tiyatro oyunu ilgi çekti. Kadınlar siyah ve mor balonları kadına yönelik şiddetin son bulması dileğiyle gökyüzüne bıraktı.
Edirne'de '25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü' kapsamında üç ayrı program düzenlendi. Öğle saatlerinde ilk etkinliği AK Parti Kadın Kolları gerçekleştirdi. Saraçlar Caddesi'nden Atatürk Anıtı'na yürüyen AK Kadınlar, ellerinde taşıdıkları pankartlarla kadına yönelik uygulanan şiddete dikkat çekti. AK Parti Kadın Kolları Başkanı Nergiz İnce, burada yaptığı açıklamada, 'Bizler AK Parti'nin 5 milyona yaklaşmış kadın üyesi adına, genel geçer cümleleri kurmak ve 'dostlar alışverişte gözüksün' misali buluşmalar için toplanmadık. Dünyada '˜Kadın ve şiddet' kelimelerini kullanarak oluşturulmuş cümleler ile ülkemizde ya da yurtdışında siyasi istismar yapanlar gibi üstünlük taslamak için de toplanmadık. Sadece kendi rahatlığını ve konforunu düşünüp, her fırsatta sahte gözyaşları dökenler gibi olmak için de burada değiliz. 17 yılı aşkın iktidarımızda, her daim ortaya koyduğumuz samimiyet ve sorumluluk bilincimizle bu derinden kanayan yaraya derman olmaya çalıştık' dedi.
Tavizsiz mücadele sürüyor
AK Parti'nin kadına yönelik şiddet karşısında tavizsiz
mücadelesini sürdürdüğünü dile getiren İnce,
'Dolayısıyla biz bugün öncelikle herkesi genel geçer açıklamalar yapmak
yerine samimiyete davet ediyoruz. '˜Kadınlara Karşı Ayrımcılık Irkçılıktan
Beterdir' diyen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve değerli
hanımefendinin, her platformda göstermiş oldukları samimi duyarlılıkları milletimizin
malumlarıdır. Yıllardır sürdürdükleri kapsamlı mücadeleler ile kadına ve
aslında insana yakışır hak ve adaletin tesisinde büyük kazanımlar elde
edilmiştir. Bu dönem içinde, gerek partimiz gerekse kurulan tüm hükümetlerimiz
ve özellikle de kadından sorumlu bakanlarımızın tavizsiz mücadeleleri ve saygın
çabaları apaçık ortadadır. Bugüne kadar kadınların yaşadığı sorunlarla ilgili
yapılmış yasal düzenlemelerle kadınlarımızın ekonomi, siyaset, bilim ve
eğitimde güçlendirilmesine önemli katkılar sağlanmıştır. Hal böyle iken her
'kadın' konusu gündeme geldiğinde veya acı bir hadise yaşandığında devletimizle
dayanışma yerine bir takım çevrelerin, bu meseleyi istismar etmeleri, kendi
çirkin siyasetlerine malzeme yapmaları da bir başka hakikattir. Yaşanan
acıların, ilkelliklerin, cehaletin yurdumuzda ve dünyanın her yerinde son
bulması için kadınlar ve erkekler olarak, hep birlikte gerçek anlamda bir
dayanışmaya davet ediyoruz. Laf ola beri gele türden açıklamalardan bıktık. Bir
annenin, bir genç kızın ya da sadece bir insan olarak, yaşama savaşı veren
mazlum bir kadının, köşesinde Allah'a yakarırken, bir başkasından yardım dahi
alamadan can vermesi hiçbir siyasete malzeme yapılamaz. Söz konusu bir insanın
yaşamı olduğunda, siyaset dahil her şey ayaklarımızın altındadır. Biz AK Parti'li
kadınlar olarak önce insanız, sonra kadınız. Dünyadaki hiçbir kazanım, güç veya
makam bir kadının yaşam hakkından daha değerli olamaz. Bugün gerçekten bir
dayanışma günü ise, başta HDP Diyarbakır İl başkanlığı önünde yavrularına
kavuşma acısıyla gözyaşı döken analarımızın haykırışlarına kulak verilmelidir. Her
türlü terör örgütü lanetlenerek, annelerimizin taleplerinin karşılanması için
dürüstçe somut adımların atılmalıdır. Gerçekten dayanışma günü ise, sokakta
yürüyen tüm kadınların kılık ve kıyafetine bakılmaksızın, yaşam tercihini veya
inancını öne çıkarmadan, tüm siyasi partiler tutarlı ve ortak tavır içinde
olmalıdır. Bugün kadına şiddet konusunda
dayanışma mesajı verilecekse, öncelikli olarak bir grup başkan vekili, partisinden
olmayan kadın grup başkan vekiline haddini bildirme hadsizliği gösterdiğinde,
bizzat kendi partisinin binlerce kadın üyesi tepki vermelidir. Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere, yeryüzünde
sözde gelişmiş topluluklar kendi ülkelerindeki İslamofobya örneklerine, inanç
ve yaşam özgürlüklerine ilişkin saldırılara karşı durmalıdır' ifadelerine yer
verdi.
Balonlar uçurdular, düdükler çaldılar
Öte yandan çok sayıda sivil toplum kuruluşu, Edirne Belediye
Başkanlığı, CHP Kadın Kolları, MHP Kadın Kolları ise Edirne Belediye Başkanlığı
önünden Saraçlar Caddesi PTT önüne kadar yürüyüş gerçekleştirdi. Ellerinde
siyah-mor balonlar ve taşıdıkları pankartlarla kadına yönelik şiddete dikkat
çekilirken, yürüyüş boyunca düdük öttürerek farkındalık yarattılar. PTT önünde topluluk adına bir açıklama yapan
Edirne Kadın Merkezi ve Danışma Derneği Başkanı (EKAMEDER) Hülya Bodur, 'Haklarımızdan
ve hayatlarımızdan vazgeçmeyeceğiz' dedi.
Ülkemizde aile içinde veya sokakta, otobüste, okulda, yuvada
şiddet olaylarının her geçen gün daha da arttığını dile getiren Bodur, 'Önlem
alınmıyor. Mağdur korunamıyor. Bir insan hakları ihlali olan kadına yönelik
şiddet önlenemiyor. Erkekler kadınlara yönelik sistematik şiddetin '˜hoş görülen
ve desteklenen tetikçileri' haline geliyorlar. Kazanılmış haklara yönelik
saldırılar tüm şiddetiyle devam ediyor. Günden güne artan cinsiyetçi
politikalar kadın istihdamının azalmasına ve kadınların esnek ve güvencesiz
işlerde çalışmasına yol açıyor. Kadın emeği sadece ev içinde değil, hayatın her
alanında cinsiyetçi söylem ve politikalarla itibarsızlaştırılıyor, yok
sayılıyor. Kadınları, yedek iş gücü olarak gören sistem, '˜eşit işe eşit ücret'
talebinin de göz ardı edilmesine ve işten atılmalarda ilk olarak kadınları
hedef alıyor' ifadelerine yer verdi.
Şiddeti zihniyet değişikliği önler
Zihniyet değişikliğinin şiddeti önleyebileceğini kaydeden
Bodur, 'Kadınların sırtındaki ev ve bakım yükleri giderek artıyor, kadınlar
daha da bağımlı hale getiriliyor. Yoksulluğu kontrol altına almaya, yoksulluk
nedeniyle yaşanabilecek patlamalara '˜aile'yi ayakta tutarak engel olunmaya
çalışılıyor. Çocuk yaşta evlilikler özendiriliyor, kolaylaştırılıyor, nafaka
hakkı gasp edilmek isteniyor, boşanmalar zorlaştırılmaya çalışılıyor, şiddet
meşrulaştırılıyor. Sadece aileyi ayakta tutmaya çalışarak şiddet önlenemez.
Şiddeti zihniyet değişikliği önler. Zihniyet değişikliği olmadıkça; şiddeti,
istismarı önlemek mümkün olmayacak aksine giderek yoğunlaşacaktır. Kararlı bir
devlet politikasıyla '˜toplumsal cinsiyet eşitliği' yolunda zihniyet değişikliğinin
sağlanması gerekmektedir' diye konuştu.
Kadına yönelik şiddet insan hakları
ihlalidir
Kadına yönelik şiddetin 'bir insan hakları ihlali ve suç'
olduğunun altını çizen Bodur, şunları dile getirdi; 'Ülkemizin imzaladığı
kadına yönelik şiddete karşı uygun yasal yaptırımlar ve politikalar
geliştirilmesini öngören uluslararası sözleşmelerin gereklerinin yerine
getirilmesi şiddeti engellemenin en önemli aşamalarından biridir. 6284 sayılı
Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'a
uygulamada, sadece 'aileyi korumaya' yönelik olarak işlerlik kazandırılmaya
çalışılmakta, kanunun şiddete maruz kalan kadınları korumaya yönelik kısmı hiçe
sayılmaktadır. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve nihayetinde son bulması toplumsal
barışı ve refahı ardından getirecektir. Bu nedenle; Devletin kadınlara yönelik
her türlü şiddet eylemini açık bir şekilde kınaması ve cinsiyetçi dil, eylem ve
uygulamalardan uzaklaşmasını, cinsiyetçi ve kadın erkek eşitliğini hükümsüz
kılan yasal düzenlemelerin ve uygulamaların kaldırılmasını, konu ile ilgili
çalışmaların, kadın örgütleriyle birlikte hayata geçirilmesini, kadına yönelik
şiddet eylemleri nedeni ile yargılanan erkeklere "haksız tahrik
indirimi" ve "iyi hal indirimi" uygulamaktan vazgeçilerek
uluslararası sözleşmeler hükümlerinin de dikkate alınarak caydırıcı yaptırımlar
getirilmesini,
Aile içi
şiddeti ve genel olarak kadın ve çocuklara yönelik şiddeti önlemek için iç
hukuk normlarının ve Anayasal düzlemde korunan uluslararası sözleşmelerin
uygulanabilirliğinin sağlamasını,
kadınların
ekonomik özgürlüğünün sağlanması ve fırsat eşitsizliğinin ortadan kaldırılması
için kreş, sosyal güvenlik, parasız eğitim ve parasız sağlık gibi haklardan
yararlanılmasının sağlanmasını,
eğitim,
basın-yayın gibi alanlarda kadınları aşağılayan cinsiyetçi söylemlerden
vazgeçilerek, kadını önceleyen politikalar üretilmesini, kadına yönelik
şiddetin önlenmesinde bu alanda çalışan kadın örgütleri, meslek odaları ve
uzmanlık derneklerinin uzun yıllardır biriktirdikleri bilgi ve deneyimlerden
yararlanılmasını ve bir insan hakları ihlali olan bu suçun artık durdurulmasını
istiyoruz. Bu durum son bulana dek; Sessiz kalmayacağız haklarımızı ve
emeğimizi savunacağız. Haklarımızdan ve hayatlarımızdan vazgeçmeyeceğiz.'
Tiyatro oyununa ilgi
Basın açıklamasının ardından kadınlar ellerindeki siyah ve
mor balonları, kadına yönelik şiddetin son bulması dileğiyle gökyüzüne bıraktı.
Gözleri mor renge boyanmış, tişörtü kanlı halde bir kadın ve eşine şiddet
uygulayan kocayı anlatan mini tiyatro oyunu ise çevredekiler ve katılımcılar
tarafından ilgiyle izlendi.
Bakmadan Geçme





