Şehit babasının isyanı
Edirneli şehit polis memuru Nefize Çetin Özsoy'un babası 64 yaşındaki Süleyman Çetin, kızını şehit vermesinin ardından Edirne Şehit Aileleri ve Yardımlaşma Derneğince bazı etkinliklilere davet edilmeyince acısının ikiye katlandığını söyledi.
2016 yılının Haziran ayında Mardin'de Midyat İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne terör örgütü PKK'nın bomba yüklü araçla düzenlediği saldırıda şehit olan Edirneli polis memuru 32 yaşındaki Nefize Çetin Özsoy'un babası Süleyman Çetin, Edirne Şehit Aileleri ve Yardımlaşma Derneği yönetimine isyan etti. Dernekten dışlandığını ileri süren Çetin, 18 Mart Şehitler Günü, Anneler Günü ve Kadınlar Günü gibi düzenlenen etkinliklere dernek yönetimince davet edilmeyince acısı ikiye katlandı. Bu konuda basın mensuplarına açıklama yapan Çetin, deyim yerindeyse dernek yönetimine ateş püskürdü. Çetin, 'Benim kızım Türkiye'nin 2'nci kadın şehit polis memuru ve bir anneydi. 18 Mart Şehitler Günü, Kadınlar Günü, Anneler Günü ve diğer etkinliklere davet edilmememiz ağırıma gidiyor. Ben de bir şehit babasıyım. Derneğe üye değilim ama benim kızımın resmi var Edirne Şehit Aileleri Derneği'nde' dedi.
'Derneğe
üye yapmadılar' iddiası
Derneğe üye
yapılmadığını öne süren Çetin, 'Söz hakkı istedim, '˜Derneğe üye olman gerekli'
dediler. Üye olmaya kalktığımda genel kurul var diyerek üyeliğimi ileri bir
tarihe ertelediler. Ben bir şehit babasıyım, buranın doğal olarak üyesi olmam
gerekli. İlla ki bir evrak üzerinde üye olunmalı? Benim kızımın resmi oradaysa
benim de söz hakkım olmalı' diye konuştu.
'Sorgulayınca
dışlandım'
Dernek yönetimini, işleyişini eleştirdiği ve sorguladığı için dışlandığını öne süren Çetin, 'Örneğin Edirne Şehit Aileleri ve Derneği Başkanı Faruk Çiftçi'nin durumu araştırdım. Ne gazilikle, ne de şehit ailesi yakınlığı var. Bunu ortaya koyunca benden çekinmeye başladılar. Faruk Çiftçi, sadece jandarmadan emekli bir astsubay. Kırkpınar Ağası Seyfettin Selim, derneğe bir araç bağışladı. Bu aracın dernek binası önünde durması lazım, o aracın hangi model olduğu, ne renk olduğunu kimse bilmiyor. Derneğin tüzüğünü istedim, onu bile alamadım' iddiasında bulunarak yönetimin şeffaf olması gerektiğini savundu.