Saray'a jeofizik desteği

Prof. Dr. Mehmet Ali Kaya, Edirne Sarayı'nın devam eden kazı ve restorasyon çalışmaları kapsamında jeofizik uygulamaları gerçekleştirildiğini açıkladı. Kaya, 20 bin metrekarelik bir alanda peyzaj tasarımı için gerçekleştirilecek çalışma nedeniyle tarihi eserlere zarar vermemek amacıyla jeofizik yöntemi kullandıklarını belirterek, 2 alandan önemli veriler elde edildiğini açıkladı.

Saray'a jeofizik desteği
TAKİP ET Google News ile Takip Et



Trakya Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Mimarlık ve Şehir Planlama Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Kaya, Saray-ı Cedid-i Amire ya da bugünkü adıyla Edirne Sarayı'nın devam eden kazı ve restorasyon çalışmaları kapsamında jeofizik uygulamaların gerçekleştirildiğini açıkladı. Trakya Üniversitesi tarafından Saraylar teması ile düzenlenen I. Uluslararası Osmanlı İzleri Sempozyumu'nda, '˜Kültürel Mirasların Korunmasında Jeofizik Uygulamalar: Edirne Yeni Saray' konulu sunum gerçekleştiren Kaya, kültürel mirasın korunmasına dair uluslararası anlaşmalar, jeofizik çalışmalarla ortaya çıkarılan tarihi yapı örnekleri, hasarsız jeofizik yöntemleri, restorasyonda Türkiye istatistikleri ve Edirne Sarayı jeofizik uygulaması ile ilgili bilgiler verdi.

Kültürel mirasın korunmasına dair uluslararası anlaşmalar olduğunu belirten Kaya; 'Dünya kültürel mirasın korunmasına dair sözleşme; kültürel mirasın sadece doğal değil, aynı zamanda insan eliyle de sosyal ve ekonomik koşullardan dolayı ciddi anlamda yok olma tehlikesi altında olduğunu vurguluyor. Avrupa arkeolojik mirasın korunmasına dair sözleşme, sıkıntılardan söz ettikten sonra 3'üncü maddesinde; arkeolojik kazılı aramaların bilimsel şekilde ve tahrip edici olmayan yöntemlerle gerçekleştirilmesi gerektiğini vurguluyor. Kazı yapacaksanız, asla tahrip edici bir yöntem kullanmamanız gerekir. Yeraltının görülebilmesi için yollar açabilirsiniz, sondajlar yapabilirsiniz ya da kazı yapabilirsiniz. Bunların hepsi mümkündür. Ama jeofizik çalışma da yapabilirsiniz' ifadelerine yer verdi.

'Tahrip edici yöntemimiz yok'

Kaya, sunumunda jeofizik çalışmalarla ortaya çıkarılan tarihi yapılardan örnekler verirken, hasarsız jeofizik yöntemlerine dikkat çekerek; 'Biz, alanda ölçü alırken buradaki taşları kırmak, dökmek gibi bir şey yapmıyoruz. Hiçbir tahrip edici yöntemimiz yok. Jeofizik, kazmadan görmektir. Ülkemiz, 450 bin yıldır yaşanılan çok değerli bir mekan. Restore edilecek yapının kendisine bir hasar vermeden yapının sağlamlığıyla ilgili yardımcı olmaya çalışıyoruz' dedi.

'Restorasyonda yol kat etmeliyiz'

Restorasyon ve restorasyonda Türkiye istatistiklerini açıklayan Kaya; 'Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne sorduğumuzda, 2012 yılında Türkiye'de kayıt altına alınmış yaklaşık 20 bin restore edilecek eser vardı. Bu sayı, bugün 25-26 binlere ulaşmış olabilir. 3 bin 500 civarında eser bitmiş. Ama restorasyon açısından ciddi bir yol kat etmemiz lazım' sözlerine yer verdi.

'20 bin metrekarede jeofiziği kullandık'

Sarayiçi Yerleşkesi, Tunca Nehri, Tunca Nehri'nin ikiye ayrıldığı kanal başta olmak üzere 20 bin metrekarelik bir alanda peyzaj tasarımı için gerçekleştirilecek çalışma nedeniyle tarihi eserlere zarar vermemek amacıyla çalışma yaptıklarını açıklayan Kaya; 'Bir metre aralıklarla taradık. 5 santimde bir, her bir noktada ölçü aldık. İğne ile kuyu kazmak gibi bir şeydi. Ama bir jeofizikçi olarak bunu yapmak zorundayız. Hatlarda bir buluntu görüyorsak, orada mutlaka bir şey olduğunu gösteriyordu. Alanı boydan boya geçen bir iz olduğunu gördük. O kadar geometrik ve çizgisel ki bunu doğanın herhangi bir şekilde yapması mümkün değil. Ama bunu yorumlamam mümkün değil. Bunu sadece bulmuş olduk. Bu bilgiyi arkeologlarla paylaşıp, önlemlerini almaları için bilgi veriyoruz' dedi. Kaya, jeofizik uygulamaların sonucunda ortay çıkan grafiklerde 3 ve 5 numaralı alanda tarihi buluntuların yoğunluk gösterdiğini açıklayarak; özellikle 5 numaralı alandaki çalışmalara yoğunluk gösterilmesi gerektiğini söyledi.

Bakmadan Geçme