Salgının göbeğinden mektup var-5
İtalya'da yaşayan yazarımız ve iş insanı Cüneyt Özdemir, korona salgınının kasıp kavurduğu İtalya'daki gelişmeleri GÜNDEM için araştırıp yazdı. Yazı dizisinin bu son bölümünde Özdemir, salgın açısından İtalya ve Türkiye arasındaki benzerlikleri ve farkları irdeledi.
Türkiye-İtalya arasındaki benzerlikler ve farklar
Ülkemiz Türkiye'de gereken tedbirler vaka
sayılarının artması beklenmeden alındı, alınıyor. Önlemler açısından İtalya ve
Türkiye'yi kıyaslayacak olursak neredeyse aynı süreç yaşandı gibi gözüküyor.
İtalya'nın bu vahim duruma düşmesi tedbirleri biraz geç almasından
kaynaklanıyor. Ülkemizin tek avantajı diğer ülkelerden biraz daha sonra virüs
ile tanışması. Aldığı önlemler diğer ülkelerin aldığı önlemlerle neredeyse aynı
fakat işin iyi tarafı vakaların az olduğu noktada önüne barikat kurulmuş
olması. Umarım en az kayıp / zararla atlatacağız.
İki ülke insanı arasındaki benzer konu;
virüsü ilk başlarda ciddiye almıyor olması. İtalyanlarda bizim gibi sıcak kanlı
ve sert futbol oynamayı seven insanlar. Dini açıdan baktığımızda da neredeyse
aynı kafada olan çok insan var. Bizler Müslümanız onlar ise Hıristiyan fakat
dine bağlılık ve yaradana dua / şükür açısından pek fark yok. Tabii bu
yaşananlardan sonra, insanlar Papa'yı değil de doktorları daha fazla dinlemeyi
de ihmal etmiyorlar. Malum sadece dua ile çözülecek işler değil bunlar. Ama
motivasyon önemli. O konuda bende hem fikirim çünkü ruhsal motivasyonu düşük,
ölümden korkan insanlar her zaman kaybediyorlar bu gibi mevzularda.
Yasaklara karşı çıkmak insanoğlunun
doğasında vardır fakat bireysel sağlıktan daha çok toplum sağlığının söz konusu
olduğu konularda yasakları çiğnemek büyük bir saygısızlık göstergesidir.
İtalya'da ilk günlerde olayın ciddiyetinin tam olarak farkında olmayan bir
kesim rahatça dışarı çıkıp istediklerini yapacaklarında iddialıydılar. Fakat
gelen para cezaları ve hapse varan yaptırımlar ile şu an herkes evlerinde.
İtalya'nın birçok yerinde dronlar ile gözetleme de yapılmaya başlandı.
Evlerinden keyfi olarak çıkan insanlara cezalar yağıyor. Hayatını kaybeden
sayısı 10 bine doğru ilerliyor.
Ülkemizin bazı belediyelerinin bankları söktüğü
görüntülerini haberlerde izledim. Hem güldüm hem ağladım diyebilirim. Günlerce
uyarı yapıldı, anonslar edildi ama insanımız sanki inadına dışarıya çıktı. İşte
bu olayı sadece Türkiye'de gördük. Dünyanın diğer ülkelerinin basınını da takip
eden birisi olarak buna yüzde 100 garanti verebilirim ki tarihe geçen bir
uygulama bu. Bazı belediyeler aynı zamanda çiçeklik olan bankları sökmek yerine
etrafına tel örgü çekti. Güler misin, ağlar mısın?
Neyse, isterseniz gelin işin psikolojik boyutuna geçelim; 26
Mart tarihinde Kızılay Roma'ya tıbbi yardım ulaştırdı. Birçok Türk gibi ben de
gurur duydum fakat sosyal medya üzerinde bu konuyu paylaştıktan sonra bazı
olumsuz tepkiler aldım. Halkımızın bazı kesimleri bu yardımdan rahatsız olmuş
gibi duruyor, nedenini tam anlayamadım. Korona virüsün oluşturduğu stres olsa
gerek, psikolojik olarak insanı yoruyor. Bu virüs bir pandemi halini aldı yani
global bir sorun; bugün onlara yarın bize bu yardımlar. Bataklığı kurutmadıkça
sivrisinek sorununu çözemeyiz. Bunu unutmamak lazım. Günlerdir evlerdeyiz ruh
halimiz tabi ki de iki üç hafta öncesi gibi değil fakat objektif bakmayı
öğrenmeliyiz.
Kızılay Türk insanının Türk devletinin
yardım götüren elidir. Bir verene, bin geri döner. Türk her zaman beklenendir,
yardım eli uzatandır. Bu belayı da en kısa zamanda atlatacağız tüm dünya
olarak, hiç şüpheniz olmasın. Ekonomik olarak kıyaslamaya gitmeyi pek uygun
bulmuyorum çünkü iki ülke arasında eşit şartlar mevcut değil. Herkes kendi
yağında kavruluyor ve her devlet elinden gelenin en iyisini yapmaya ve en az
zararla bu kaostan kurtulmaya çalışıyor. 'Fransa şunu verdi, Almanya bunu verdi'
demek yerine bu zor zamanı birlik ve beraberlik içinde atlatarak geçirmeliyiz.
Ben de biliyorum ekonomik yardımların yetersiz olduğunu ama yapacak bir şey
yok. İlerleyen günlerde bunun yeterli olup olmadığını dünya halkları
sandıklarda gösterecek.
Beş gün boyunca sizlerle beraber olmaktan,
izlenim ve tecrübelerimi paylaşmaktan ötürü mutluyum. Koronasız güzel günlerde görüşmek ümidiyle'¦ (BİTTİ)