Salgının göbeğinden mektup var-4

İtalya'da yaşayan yazarımız ve iş insanı Cüneyt Özdemir, korona salgınının kasıp kavurduğu İtalya'daki gelişmeleri GÜNDEM için araştırıp yazmaya devam ediyor. Yazı dizisinin bu bölümünde Özdemir, salgının İtalya'nın geleceğine nasıl bir etkisi olabileceğini sorguluyor.

Salgının göbeğinden mektup var-4
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Salgın İtalya'nın geleceğini nasıl etkiler?

İtalya Sağlık Bakanlığı'nın sitesini kontrol ettim ve 24 Mart 2020 tarihi için İtalya'da hayatını kaybeden sayısının 6 bin 820'ye ulaştığını gördüm. Her gün akşam saat 18.00'de genel açıklama yapılıyor internet sitesinde. Bu şekilde insanlar kaç yeni vaka olduğunu, kaçının iyileştiğini ve kaçının hayatını kaybettiğini öğreniyor.

Salgının korkunç boyutlara ulaşması ile birçok insan psikolojik açıdan kötü şekilde etkilendi. İnternet yoluyla görüştüğümüz eş, dost ve akrabaların her birinde büyük bir endişe gözlemliyorum. Herkes evlerine kapanmış durumda ve ne zaman normal hayata dönüleceğini merak ediyor. Bir yandan da hayatını kaybedenlerin yasını tutuyor. İtalyanlar neşeli ve esprili insanlardır fakat herkes gibi onlar da birer kalp taşıyor. Fatih Terim'in korona virüsü tedavisi görmeye başladığını duyan birkaç arkadaşım bana mesaj atmışlar. İtalyanlarda da futbol bir hastalıktır. Tüm Türk halkına dikkatli olmaları konusunda ricada bulunuyorlar. 'Bizim burada yaptığımız hataları yapmasınlar ve mümkün olduğunca evlerinden çıkmasınlar' diye de ekliyorlar. İnsan her yerde insandır. Bu virüs belki de insanlığın dünyaya geliş amacını hatırlatacak ve milletler yakın gelecekte sınırları ortadan kaldırıp, doğanın kanunlarına uyup daha düzgün bir yaşayış biçimi seçecektir. Temennimiz bu yönde.

Salgın sadece İtalya'nın değil diğer tüm ülkelerinde geleceğini etkileyeceği apaçık ortada. Şimdiden havlu atan birçok işletme sahibi var. Psikolojisi bozulan insanlar, evlerinde çaresizce oturup bu tufanın bitmesini bekliyorlar. Çocuklar olayın belki tam olarak farkında değiller ama bilinçaltlarında bir yerlerde kalan bu virüs onların da geleceklerinde hiç şüphesiz derin izler bırakacaktır.

Hayatını kaybeden binlerce insandan bahsediyoruz. Şu an için İtalya'daki rakam 6 bin 820 yani neredeyse 7 bin kişi. Bu sayıyı 4 ile çarptığımızda 30 bine yakın insana tekabül ediyor. Ölen insanların sonuçta aileleri var. Kızları, oğulları, torunları ya da damatları cenaze töreni bile yapamadan sevdiklerini ebediyete uğurladılar. Sadece bu travmanın atlatılması bile en az 6 ay süre ister diye öngörüyorum. Bizim gibi sadece evde oturup bu zor zamanın geçmesini bekleyen daha çabuk atlatacaklardır fakat onlarında bir an önce normale dönmeleri çok kolay olmayacaktır. Her şey tepe taklak oldu. Yeniden takvim çalışmaları yapılacak, her şey eskisi gibi takvimine uydurulmaya çabalanacak. Yunanistan gibi İtalya'da büyük ihtimalle ekonomik açıdan dibi görecek ki toplumun genelinde bu kaygı büyük şekilde hissediliyor. Kiminle konuşursam konuşayım aynı şeyleri duyuyorum bu günlerde. Avrupa Birliği'nden alınacak paranın ülkenin sonu olacağını söyleyip duruyor herkes. Aslında haklılar gibi çünkü anlık bir çözüm gibi gözüküyor. Tamam yaralarımızı saracağız. Çok güzel. Fakat yıllarca ağır yükün altında ezilmek zorunda da kalacağız. 'Liraya dönelim' sesleri duyuluyor. Eğer domino etkisi yapar ise; birçok ülke kendi parasına dönebilir. İşte o zaman Avronun tarihe karışmasına şahitlik etmiş olabiliriz. Bu birliğin bozulması için ajanlar yetiştirip birçok Avrupa ülkesine yollayanlar; uzun zamandır uğraştıklarını virüsün yardımıyla çok çabuk ve etkili bir şekilde alabilirler aslında. Birlik dışardan bakıldığı zaman hem ekonomi hem de sosyal açıdan dünyada ki en büyük proje. Onlarca ülke aynı parayı kullanıyor ve sınırları birbirine açık ticaret yapabiliyor, insanları rahatça seyahat edebiliyor ya da gidip iş kurabiliyor. Ülkemiz Türkiye de yıllardır girmeye çalışıyor fakat herhangi bir gelişme yok. Belki iyi de oldu aslında. Benim şahsi düşüncem birlikten kuvvet doğar ama birliğin içinde kurnazlık yapanlar varsa o birlikten hiçbir şey doğmaz. Salgın kaderimizi değiştiriyor, yeni yollar açıyor. Bu süreç bittikten sonra herkes yeni bir yola sahip olacaktır, buna şüphe yok. İtalya kendi yoluna, Türkiye kendi yoluna. Bekleyip göreceğiz; ben yakın gelecekte tüm Avrupa'yı ve dünyayı etkileyecek yeni bir siyasi fikir akımının çıkacağına inanıyorum. Dünyanın var oluş sebebi ve insanlığın devamını getirecek bu yeni fikir akımı olacaktır diye düşünüyorum. O fikir akımı nedir? Toprak, su, hava, hayvan, insan yani doğa... Para değil, doğa... (Yarın: İtalya ile Türkiye arasındaki benzerlikler)

Bakmadan Geçme