O parayı ben kazandırdım
Av. Süleyman Özduygu, Uğur Dündar'ın '˜Ben devlete 22 milyon dolar para kazandırdım' söylemlerine sert tepki göstererek devlet hazinesine 2 yıl önce kazandırıldığını açıkladığı Murat Demirel'in off-shore'daki 22 milyon doların hikâyesini açıkladı. Av. Özduygu, Dündar'ın konunun tümüne sahip çıkmasının büyük bir haksızlık olduğunu belirterek '30 milyon doların 8 milyon doları ortadan kayboldu' dedi.
Av. Süleyman Özduygu, Uğur Dündar'ın '˜Ben devlete 22 milyon dolar para kazandırdım' söylemlerine sert tepki gösterdi. Av. Özduygu, No 7 Kafe'de gerçekleştirdiği toplantıda Cayman Adaları'ndaki off-shore hesaplara kaçırılan 22 milyon doların Türkiye Cumhuriyeti devlet hazinesine teslim edilmesinin hikayesini anlattı.
Av. Özduygu, devlet hazinesine 22 milyon dolar para kazandırdım diye övünen Uğur Dündar'ın bu konuda gerçekleri yansıtmadığını, Türk halkına ve kamuoyuna yanlış bilgiler verdiğini belgeleriyle açıklayacağını söyleyerek; 'Benim vekilim Suphi Demirtaş, 30 seneden beri Bulgaristan'da yaşar. Bulgarcası fena değildir. Bulgaristan'da banka kurmak isteyen Yahya Murat Demirel, kendisine tercümanlık yapması için müvekkilimle temas kurar. Böylece aralarında bir arkadaşlık başlar. Müvekkilim Türkiye'ye geldiğinde Yahya Murat Demirel ve eşi, Türkiye'den çıkmak üzereyken kendisine üzerinde '˜unutma' yazılı bir zarf bırakır. Müvekkilim bunu Yeşilyurt'da bir bankanın kasasında saklar. Bu zarfı birilerine gösterir. Ona denir ki; '˜Bu belgelerde Cayman Adaları'nda yüklü bir miktarda para saklıdır.' Bunun üzerine müvekkilim Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) ile irtibata geçer. Tahsilat Daire Başkanı Fethi Çalık der ki; '˜Biz belgeleri görelim.' Ben de Edirne'deyim ve hiçbir şeyden haberim yok. Müvekkilim beni aradı ve gittim. Esentepe'de bir kafede buluştuk. Bana TMSF'nin zarfı kabul etmediğini, içindeki belgeleri görmek istediğini, ne yapması gerektiğini sordu. Ben de ona; '˜İçindeki belgeler görüldükten sonra ya protokol yapmazlarsa? Ya anlaşma yapmazlarsa?' dedim. Çünkü müvekkilim ihbar ikramiyesi almak istiyordu. '˜Bu böyle olmaz' dedim ve gidip Fethi Çalık ile görüştük. Ben, Fethi Çalık'a dedim ki; '˜Müvekkilim sizden peşinen muhbir ikramiyesi istemiyor. Önce bir protokol yapalım. Eğer bu belgelerden devlet hazinesine bir para intikal edecekse, takdir edeceğiniz muhbir ikramiyesini müvekkilime ödersiniz.' Fethi Çalık, sözlerim karşısında '˜hayır' dedi. Ben de belgeleri teslim etmeyeceğimi söyledim' ifadelerine yer verdi.
Dündar ile ilk görüşmesini anlattı
Görüşmenin ardından müvekkili ile birlikte Edirne'ye geldiğini söyleyen Av. Özduygu; 'Kendisinden vekâlet aldım. Kimi arayacağımı düşündüm. O zamanlarda Kanal D'de yayın yapan ve Hürriyet Gazetesi'nde yazı yazan Uğur Dündar'ı aradım. Bu konuyla ilgili Yahya Murat Demirel hakkında yazıları da var. Ayrıca ben okumadım ama okuyan avukat arkadaşlarım söyledi; '˜İyi Uykular Sayın Seyirciler' adlı kitabında ismimden bahsetmeden kendisini Edirne'den arayan bir avukatın aradığına değinir. Hürriyet Gazetesi'ne telefon numaramı bıraktım ve beni aradı. Dedim ki; '˜Yahya Murat Demirel hakkında önemli konu var. TMSF ile anlaşamıyoruz. Onlar belgeleri görmek istiyor. Biz de önce protokol yapalım ardından zarfı teslim edelim diyoruz. Bu konuda yardımcı olabilir misiniz?' dedim. Dündar da bana; '˜Ben şimdi İzmir'de tatildeyim. Sana asistanım Hatice Demircan'ı gönderiyorum. Onunla konuşun, daha sonra olayları geliştiririz.' dedi.
TMSF'ye kameralı teslim
Av. Özduygu, Dündar ile ilk görüşmesinden 1-2 gün geçtikten sonra ofisinde Dündar'ın asistanı Hatice Demircan ile görüştüğünü açıklayarak; 'Kendisiyle ofisimde 3,5 saat kadar görüştük. Bütün olayları anlattım, notlarını aldı ve ayrıldı. 1 hafta sonra beni İstanbul'a davet ettiler. Uğur Dündar ile yüz yüze görüştük. Tatmin oldu. Hatırladığım kadarıyla müvekkilimle de telefonda görüştüm. O zaman müvekkilim hayati tehlike geçiriyordu. Çünkü Yahya Murat Demirel, yeraltı dünyasından bazı kimselerle müvekkilimi tahliye olduktan sonra zarfı almak için tehdit ediyordu. Müvekkilimi çağırdım ve geldi. 6 Eylül 2005'te Yeşilyurt'a gittik. Kanal D'nin eskortları ve kamerası eşliğinde kiralık kasadan çıkarırken dahi başucunda durdum. Müvekkilimi kameraya aldılar ve TMSF'ye gittik. Benim TMSF'ye girişim, zarfı teslim edişim ve içindeki belgeleri protokol yapmasalar bile kameraya alındıktan sonra haklılığımız kesinleşecekti ve bu bakımdan faydalı oldu. Sonuçta Fethi Çalık ve ekibi belgeleri gördü. Havalara uçtular. Sonuçta bu tutanak düzenlendi' sözlerine yer verdi.
Dündar ile Demircan şahit
Tutanakta belgelerin listesinin yapıldığını söyleyen ve tutanağı basın mensuplarıyla paylaşan Av. Özduygu; 'Ben orada söz aldım. Fethi Çalık da söz alarak kayıt altına alınan belgelere dayanarak fonun herhangi bir tahsilat yapması halinde fon kurulu onayına bağlı olarak takdir edilecek ikramiyenin ödeneceğini söyledi. Teslim eden Suphi Demirtaş Vekili Av. Süleyman Özduygu. Uğur Dündar ve Hatice Demircan da orada şahit olarak imzaladılar' dedi.
'8 milyon dolar kayboldu'
Mahkeme dosyasına giren bilirkişi raporunu da açıklayan Av. Özduygu; 'Bu raporun dava nedeniyle Kanal D'den dökümleri istendi ve dökümü yapıldı. En alt karede ben TMSF binasına girerken görülüyorum. Ayrıca ertesi günü Kanal D'de Arena programında müvekkilim açıklamalarda bulunuyor. Uğur Dündar soruyor, müvekkilim cevap veriyor. Aynı stüdyoda ben de bulundum. Görüntülerde bankanın kiralık kasasından zarfın çıkarılışı var. Kanal D ekibi oradaydı ve görüntüye aldılar. Raporda zarf da var. Raporda Uğur Dündar ve Fethi Çalık ile birlikte göründüğüm görüntüler de var. Görüntülerde zarf benim elimde. Zarfı Fethi Çalık'a teslim ettim. Görüntülerde '˜Zarfı emanet alan kişi Arena'ya konuştu' diye Arena programında müvekkilimden bahsediliyor. Hal böyle iken son 4 Arena programında bu konuyla ilgili açıklamalarda bulunacak diye Arena programını izledim. '˜Ben devlete 22 milyon dolar para kazandırdım' diyor ama bu belgelerden devletin kasasına 30 milyon dolar girdi. Ancak Londra'da bir hukuk servisi ile anlaşmışlar. Tedbir kararı koydular. Buradan mahkemece uluslararası hukuka göre geçerli olmak üzere bir tedbir kararı kondu. O tedbir kararı Londra'daki hukuk bürosu tarafından Cayman Adaları'ndaki banka hesaplarına tedbir konuldu. Dava 2 sene kadar sürdü. Sonuçta 30 milyon doların 8 milyon doları ortadan kayboldu. Onun ne olduğunu biz bilmiyoruz' ifadelerine yer verdi.
'Tümüne sahip çıkması haksızlıktır'
Dündar'ın Arena programının son 2 bölümünde konuyla ilgili açıklamalarda bulunmasının ardından Dündar'a mesaj yolladığını belirten Av. Özduygu; 'Bütün bu gerçeklere rağmen son 2 Arena programının ilkinde sesimi çıkarmadım. Son Arena programında Uğur Dündar'a bir mesaj gönderdim. '˜Sayın Dündar, benden bahsetmemenize çok üzüldüm' yazdım. Ayrıca hayati tehlikeler geçirdik. Ben ve müvekkilim hayati tehlike geçirdik. Ben burada Valilikten yakın koruma talebinde bulundum. Bir süre yakın koruma devam etti. Ancak sonradan sadece terör suçlarını kapsıyor diye yakın korumayı kaldırdılar. Çağrı üzerine koruma talebim olduğunda yardımcı olacaklarını söylediler de ben öldükten sonra çağrıyı kim yapacak? O da ayrı bir meseledir. Her zaman gönderdiğim mesajlara cevap verirdi ya da telefonumu açardı ama buna hiç cevap vermedi. Ben ve müvekkilim, bu durumun maddi ve manevi çok sıkıntılarını yaşadık. Müvekkilim Bulgaristan'da saklandı. Orada bile yeraltı dünyasında arattılar. Saklandı, iş yapamadı, çalışamadı. En azından tercümanlık yapıp kazancıyla geçinen bir kişi bundan mahrum kaldı. Ben ise çoğu zaman ona bakmak zorunda kaldım. Ben de bazı maddi sıkıntılar yaşadım. Zarfı da içini boşalttıktan sonra yaptığı yardımlardan dolayı kendisine hatıra olsun diye Uğur Dündar'a verdim. 80 milyonun karşısında '˜bu yaptım' diyor. Hayır, kendisini ben aradım. Asistanını kendisi gönderdi. Bire bir görüşmelerde konuyu kendisine anlattım. Konunun tümüne sahip çıkması büyük bir haksızlıktır. Türkiye'nin en güvenilir habercisi diye takdim edilen birisinin kendi kameralarından, şahit olduğu olaylardan hiç bahsetmeden '˜ben devlete 22 milyon dolar para kazandırdım' diye ifadede bulunması benim çok gücüme gitti ve içime sindiremedim' dedi.
'İllegal yolları düşünmedik'
Suphi Demircan'ın müvekkili olduğu sürece ikramiye verilmediğini söyleyen Av. Özduygu; 'İkramiye verilmesi bir yana ne beni ne de müvekkilimi TMSF görüşmeye dahi çağırmadı. Bir teşekkür çayı bile içemedik. Sonradan alıp almadığını bilmiyorum. Şu anda benim müvekkilim değil. Anlattığım olaylar vekili olduğum süreyi kapsıyor. Bazıları sonradan ona '˜biz hallederiz' şeklinde vaatlerde bulunmuşlar. Ne bulundular bilmiyorum, şu anda alıp almadığını da bilmiyorum. Ama gerek verirler, gerek vermezler; biz işin başında müvekkilimle oturduk ve konuştuk. Başta Yahya Murat Demirel olmak üzere bunu illegal yollardan kesinlikle birilerine vermeyi düşünmedik. Şunu düşündük; devlet, bankasından 1 milyar 300 bin dolar para kaçıran bir kişinin mudilerinin paralarını ödedi. Bunu devlet hazinesinden; sizin, benim, vatandaşın kesesinden çıktı. Burada isterse 500 milyon dolar çıksın. Devlet bize ister versin ister vermesin devlet bundan okul, yol, su, hastane yaptıracak. Bunun devlete intikal etmesinde kesinlikle zaruret vardır. Bunun üzerine bunu TMSF'ye teslim etmek için mücadele ettik. Devletin verdiği para helaldir dedik. Devlet bundan vergisini de alır. Bu düşünceyle Uğur Dündar'ı aradık. O zamanlar da siyasi iktidar ile arası iyiydi' sözlerine yer verdi.
'Ben gerçekleri anlattım'
15 Aralık'ta Uğur Dündar'ın Edirne'ye geleceğinin hatırlatılması üzerine Av. Özduygu; 'Ben artık kendisiyle görüşmem. Uğur Dündar yalan söylüyor demiyorum. Ben sadece gerçekleri anlattım. Olayın doğrusu budur. 22 milyon dolar, 2 sene önce hazineye intikal etti. Bilirkişi raporuna göre küsuratı da var. Benim gücüme giden olayı kendisine mal etmesidir. Biz bunun maddi ve manevi sıkıntılarını yaşadık ve halen de yaşıyoruz. Ben, 45 senelik meslek hayatım boyunca haksızlıklara karşı mücadele etmiş bir insanım. Uğur Dündar ya da kim olursa olsun doğruları konuşacağım' dedi.