KIRKPINAR'IN KÜLTÜREL MEŞALESİ 661 YILDIR YANIYOR
'Yağlı güreşin olimpiyatı' olarak bilinen Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri, geçmişin emanetini geleceğe taşımanın gururuyla 661'inci kez pehlivanları kardeşlik, centilmenlik ve yiğitlik düsturuyla buluşturacak.
Kendine has ritüelleriyle ön plana çıkan Tarihi Kırkpınar Güreşleri, yüz yılların mirasını geleceğe taşımaya devam ediyor. Türk güreşinin en büyük organizasyonu kabul edilen Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri, 1 Temmuz Cuma günü başlayacak. Minik pehlivanların kol bağlamasıyla gelenek 661'inci kez tekrarlanacak.
2 Temmuz Cumartesi günü başpehlivanların da
aralarında olduğu güreşler devam edecek. Güreş ağasının seçileceği, çeşitli
boylarda müsabakaların yapılacağı ve Türkiye'nin başpehlivanının belirleneceği
3 Temmuz Pazar günü Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri renkli görüntülere sahne
olacak.
Efsanenin
doğuşu
Tarihi Kırkpınar Güreşleri'nin, Rumeli'nin fethine
giden 40 akıncıdan Ali ile Selim kardeşlerin, birbirleriyle saatlerce güreşip
can vermeleri sonrası ortaya çıktığı kabul edilir. Galibi belli olmayan bir
güreşte can veren iki akıncıya vefa olarak 6 buçuk asırdır devam eden tarihi
güreşlerin, bazıları değişime uğrasa da asırlardır gelenekleriyle geleceğe
taşınan "olmazsa olmazları", Kırkpınar'ı efsane yapmaya devam ediyor.
Neden güreşte
yağlanma var ?
Diğer güreşlerden "yağlanma" ritüeliyle
kendisini ayıran branş, Türk halkının dünya sporuna bir armağanı olarak
gösteriliyor. Kispetten başka vücutta tutacak yer bırakmaması nedeniyle
pehlivanların yağ ile de mücadele ettiği güreşlerde en iyi olabilmek için,
diğer güreş branşlarına göre çok daha fazla efor sarf edilmesi gerekiyor.
Güreş tarihçilerinden Ali Gümüş, Rumeli'deki ilk
güreşlerde meydanın sivrisinekten geçilmemesi nedeniyle, yağın güreşle
buluştuğu tezini ortaya atıyor. Zeytinyağı sürülen vücuda sivrisineğin
gelmemesi üzerine Rumeli'deki güreşlerde başlanan yağlanma, bir süre sonra
branşın adına da kurallarına da etki ediyor.
Yağlı güreş
oyunları
Ayakta ve yerde yapılan güreşlerde oyunlar,
"elense", "tırpan", "kaz kanadı", "ayakta
güreşi bağlama", "budama", "paça", "kazık",
"kepçe", "kemane", "kolbastı",
"köstek", "künde", "boyunduruk", "kurt
kapanı", "yanbaş", "sarma" olarak sıralanıyor.
Yağlı güreş kurallarına göre, rakibi sırt üstü
getirmek, rakibini kucaklayıp, ayağını yerden kesmiş vaziyette en az üç adım
taşımak, rakibi pes ettirmek, rakibin ayağından kispetini çıkarmak ya da boydan
boya kispetin yırtılması, galibiyet anlamına geliyor.
Güreşlerde hakeme, seyirciye, rakibe söz ya da
işaretle hakaret etmek, rakiple tartışmak, güreşi sulandırmak, şike yapmak,
güreş kurallarına uymamak, hakeme riayet etmemek de ceza gerektiriyor.
Kırkpınar'a
özel terimler
Kırkpınar'a özel bazı terimlerin anlamı şöyle:
Ağa:
Eskiye nazaran şimdi sadece bir simge durumunda olsa da ağa, Kırkpınar'ın
vazgeçilmez ögelerinin başında geliyor. Eskiden güreşleri düzenleyen, konukları
ağırlayan, ödüller dağıtan ağanın pek çok görevi Edirne Belediyesi ve Türkiye Güreş
Federasyonu tarafından yapılıyor.
Başpehlivan:
Kırkpınar'da baş güreşlerinde rakibini yenen pehlivan Türkiye başpehlivanı
unvanını alıyor. Bu unvanı 3 kere üst üste alan başpehlivan, altın kemerin
daimi sahibi oluyor.
Kispet:
Manda ve dana derisinden yapılan pehlivan giysisine verilen addır. Beli sarması
için bel kısmında kalın bir ip bulunan kispetin, paça kısmı da bir sicimle
bağlanır. İyi bağlanmayan bir paça, rakip güreşçinin parmaklarını paçadan içeri
sokup yenmesi anlamına gelir. Kispetler zembil adı verilen hasır çantalarla
taşınır.
Peşrev:
Pehlivanın rakibiyle güreşe tutuşmadan önce yaptığı egzersizlerin bütünüdür.
Belirli bir ritüeli bulunan peşrev, pehlivanı seyreden izleyiciyi coşturarak,
güreşçiye moral de yükler. Hakem heyeti önünde toplanan pehlivanlar, cazgırın
tanıtımıyla peşreve başlar. Üç ileri, üç geri gidişten sonra yere sol diz ile
çökülür. Önce sağ el yere, dize, dudağa ve alına vurulur. Bu şekilde çayırda
gidiş geliş yapılır. Bu sırada karşılaşılan rakibin paçaları yoklanır, sırtı
sıvazlanır, enseler bağlanır, el tutuşulur.
Yağlanma:
Güreşte, her iki pehlivan da müsabaka öncesi yağlanır. Yağ sürülen vücut kolay
kavranamaz. Pehlivanlar, omuzlarına, göğüslerine, kol ve kispetlerine yağ
sürer.
Cazgır:
"Salavatçı" da denilen cazgır, hakem heyetinin eşleştirdiği
pehlivanların adlarını, memleketlerini uygun manilerle söyleyip, pehlivanları
güreşe dua ile davet eder.
Davulcu ve
zurnacı: Güreşlerin olmazsa olmaz ögelerindendir. Çaldıkları ezgilerle
pehlivanları ve seyirciyi coştururken, kimi zaman da güreşteki temponun
düştüğünü, vuruşlarıyla pehlivanlara aktarırlar.
Kırmızı dipli
mum: Kırkpınar'ın davet simgesidir.