Kanal İstanbul'a Edirne yorumu
Türkiye'nin son günlerde en çok tartışılan konularından biri Kanal İstanbul projesi. Siyasilerin tartışma yaratan açıklamalarının yanı sıra projenin Trakya'ya olası etkileri de akıllarda soru işareti yaratırken konuyla ilgili bir açıklama da Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Aydal'dan geldi. Aydal, Kanal İstanbul projesinin, Trakya'nın tehdit eden en büyük tehlike olduğunu söylerken askeri savunma hattının, projenin ardında kalacağını iddia etti. Aydal 'Yani öbür tarafa, '˜Alabilirsiniz' diyorsunuz. Edirne'yi, Tekirdağ'ı savunamayacağım' dedi.
Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Aydal, Kırklareli'nde düzenlenen kaya gazı üretimi hidrolik kırma sırasında kullanılan kimyasalların insan, toprak ve suya zararları konulu konferansında Kanal İstanbul projesi, termik santral filtreleri, Türkiye'nin maden varlığı ve güneş enerjisi çalışmalarıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Aydal, Kırklareli Kent Konseyi Doğa ve Kültürel Varlıkları Koruma Çalışma Grubu tarafından Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen konferansın sonunda katılımcıların sorularını yanıtladı. Konferansın soru-cevap bölümünde katılımcıların Trakya'yı tehdit eden en büyük tehlikeyi sorması üzerine Aydal, Türkiye'nin son günlerde en çok gündem yaratan konularından biri olan Kanal İstanbul projesi ile ilgili açıklamalarda bulundu. Aydal, Türkiye Cumhuriyet Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın; 'Yap-işlet-devret ile müşteri bulduk bulduk, aksi takdirde biz burayı milli bütçemiz ile yapacağız. Şu an da hazırlıklar son safhada, ihaleyi yapıp adımı atacağız. Farklı ülkelerle görüşmeler var, ona göre adım atacağız. En az 6-7 yılı bulur ama her şeyiyle çok müstesna güzelliğe sahip, adından söz ettirecek olan bir proje. 22 kilometre Karadeniz'i Marmara'ya bağlayacak' diyerek yapımını açıkladığı Kanal İstanbul projesinde Trakya'nın güvenlik sorununa dikkat çekti.
Aydal,
açıklamalarında ayrıca Türkiye'deki termik santrallerin baca filtrelerinin
takılmasını 2,5 yıl erteleyen kanun teklifinin, AK Parti ve MHP'lilerin
oylarıyla kabul edilmesinin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
tarafından veto edilen yasa ile gündeme gelen termik santral filtrelerine
dikkat çekti. Aydal, filtrelerin termik santrallere takılmasına rağmen çevreye
etkilerini açıkladı. Aydal, açıklamalarında Türkiye'nin maden varlığı ve
kullanım alanlarını da açıklarken, enerji ihtiyacına çözüm önerilerini de
sundu.
'Edirne'yi savunamazsınız'
Konferansta
katılımcıların, Trakya'yı tehdit eden en büyük tehlikeyi sorması üzerine cevap
veren Aydal; 'Trakya'nın en büyük tehlikesi Kanal İstanbul'dur. Trakya, kendi
güvenliği için askeri birimleri yürüsün diye düz bir toprağa sahiptir. Bunu
Edirne'den kilometrelerce öteye çekip savunmanızı kanalın arkasına
çekiyorsunuz. Yani öbür tarafa, '˜Alabilirsiniz' diyorsunuz. Başka bir
açıklaması da yok. İstanbul'u besleyen 13 su havzası, Kanal İstanbul'un
etrafındadır. Siz, tuzluluğu yüzde 18 olan Karadeniz'den suları geçirdiniz. O
kanaldan yan tarafta hiç mi infiltre olmayacak? Suyun delip geçemeyeceği
açıklık yok. Su böyle bir şeydir. Tuzlu sular, Terkos dâhil olmak üzere bütün
tatlı suların canına okuyacak. Biz hâlâ 3 tane villada su seyredeceğiz diye
villa satışının derdine düşmüşüz. Kanal İstanbul kadar sıkıntılı bir şey yok.
Kendi savunma mekanizmasında 13 tane köprü planlamışlar. Ben köprüden mi
geçeceğim? Köprüleri işlemez hale getirmek için 13 bombaya ihtiyaç var. Karşı
tarafa geçip Edirne'yi, Tekirdağ'ı savunamayacağım. Böyle bir tehlike ile karşı
karşıyayız' ifadelerine yer verdi.
'Filtre takınca sorun çözülmez'
Aydal, Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan tarafından veto edilen yasa ile gündeme gelen termik
santral filtreleri ile ilgili de açıklamalarda bulunurken; 'Termik santral
denince herkes bacaya filtre takınca sorunun çözüleceğini sanıyor. Böyle bir
şey yok. Onun tepesine takacağın filtre sadece SO2 gazını tutar. Azotu,
karbonmonoksiti, O3'ü tutmaz. Elektrostatik tutma ile küllerin yüzde 95'ini
tutarsın ama elektrostatik filtre iri toz parçaları olduğu için süratle
tıkanır, şirket sahibi de; '˜Fabrikayı 2 gün durdurayım, filtreyi boşaltayım'
demez ve yola devam eder. Mesela aslında budur, kontrolümüz yok. Biz sanıyoruz
ki bu iş filtre takınca çözülüyor. Azot çıktığı zaman nitrik aside dönüyor.
Asit olarak yağıyor ama kimse farkında değil' dedi.
Bor efsanesini açıkladı
Satılabilir
maden sayısının 90'ın üzerinde olduğunu ve 77 tanesinin Türkiye'de bulunduğunu
açıklayan Aydal; 'Çeşit olarak var olan bir şey, para getirecek anlamı
taşımıyor. Türkiye'ye biz bunu anlatacağız. Hayalin peşinden koşmamayı
anlatacağız. Her şeyden var ama biraz var. Bor dâhil dünyadaki hiçbir
madenimiz, dünyaya posta atacak noktada değil. Bor rezervinin yüzde 73'ü
Türkiye'dedir. Ama bütün dünya bu sene bor satmama kararı alsa ve Türkiye'nin
bütün dünyaya bor satmasına karar verse bile dünyanın bor kazancı 2 buçuk
milyar dolardır. Bunun zaten 800-900 milyon dolarını zaten Türkiye satıyor.
Niye abartılıyor? İnternette öyle laflar dolaşıyor ki. Bor efsanesi de budur.
Biz, madencilikte 3 buçuk milyar dolar seviyesindeyiz. Gerçekleri bileceğiz ve
tedbirleri ona göre alacağız' sözlerine yer verdi.
'Türkiye'nin çözümü güneş enerjisidir'
Aydal,
konuşmasında Türkiye'deki enerji ihtiyacına çözüm olacak sistemin güneş
enerjisi olduğunu söylerken; 'Türkiye'nin bugün bütün hidroelektrik
santralleri, barajları, kömür gazları, termik santrallerinin tamamının kurulu
gücü 90 bin megavattır. Türkiye güneş enerjisi potansiyelimiz 380 bin
megavattır. Bu potansiyel, sülalemizin dördüncü kuşağına bile yeter. İthale de
dayalı değildir. Herkes sanıyor ki Almanya'dan, Çin'den ithal edeceğiz. Böyle
bir şey yoktur. Çok basit ve sıradan bir tekniği var. Ortada bir kule, etrafta
da aynalar var. Türkiye Cumhuriyeti'nde nereye giderseniz gidin aynayı yaparız,
kuleyi de kurarız. Kulenin içine de su tankını koyarız. Aynalar güneşe göre
dönerek ortadaki tankı ısıtıyor. Bu tank, buhar faza geçerek tribünleri
döndürüyor ve elektrik elde ediyor. Bu kadar basit ve çevreci teknikler var. Şu
anda devletin kurduğu güneş enerjisi yüzde 1 değil. Türkiye'nin canına okumak
için bir mekanizma var. Güneş enerjisinin getirisi ne? Biz doğalgaz ve petrole
her yıl 40 milyar dolar veriyoruz. Sadece bunu engellesek yılda 40 milyar dolar
kazanmış oluruz. Bedava enerjiyi ürettiğin zaman da sanayicilerin rekabet
edebilir hale gelecek. Sadece vatandaş bedava elektrik almayacak, rekabet
edebilir hale de gelecek. Bazı çözümler çok basittir, söylerken şaka gibi
gelir' dedi. Aydal'ın soruları yanıtlamasının ardından konferans sona erdi.