Kadın politik özne değildi
'Cumhuriyet Misyonerleri' adlı kitabın yazarı siyaset bilimci Trakya Üniversitesi Öğretim Üyesi, Dr. Serap Yavuz, öğrencilerle buluştu. 1930 ile 1946 yıllarında genç neslin politik açıdan konumlandırılışını değerlendirdiği kitabını öğrencilere anlattı. Yavuz, 'O yıllarda kadın politik özne olarak değerlendirilmiyor. Cumhuriyetin modernleşmesinde kadının çok özel bir önemi var. Bu yüzden kadınların işte Batı örneğine uygun bir şekilde giyinmesi, konuşması, dans etmesi gerekiyor belki ama misyoner gibi cumhuriyetin değerlerini taşıması noktasında asıl görevli olan erkekler' dedi.
Tek partili dönemde önde gelen dergilerinden Çığır, Ülkü ve Varlık'ta çıkan yayınlara odaklanarak, 'Cumhuriyet Misyonerleri' kitabını yazan siyaset bilimci Trakya Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Serap Yolcu Yavuz, öğrencilerle söyleşide bulundu. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Fehmi Yıldız Konferans Salonu'nda çok sayıda öğrencinin ilgi gösterdiği söyleşide Yavuz, çarpıcı tespitlerde bulundu. 'Cumhuriyet Misyonerleri'nde, 1930 ile 1946 yıllarında genç neslin politik açıdan konumlandırılışını değerlendiren Yavuz, o yıllarda kadının politik özne olarak değerlendirilmediğini söyledi. Yavuz, 'Bu genç misyoner, asker, münevver ne dersek diyelim bu cumhuriyetin politik özne olarak ön plana çıkardığı gençler erkekler. Kadın politik özne olarak değerlendirilmiyor. Evet cumhuriyetin modernleşmesinde kadının çok özel bir önemi var, bu yüzden kadınların işte Batı örneğine uygun bir şekilde giyinmesi, konuşması, dans etmesi gerekiyor belki ama misyoner gibi cumhuriyetin değerlerini taşıması noktasında asıl görevli olan erkekler. Ancak kadınlar aile içerisinde genç misyonerlerin yetiştirilmesinde yardımcı bir yan unsur olabilirler' diye konuştu.
Dergilerin yaklaşımları
Gençliğe yüklenen politik anlamın 19. yüzyıldan
itibaren geçirmiş olduğu değişimi dikkate alarak ulus devlet inşa etme sürecini
yorumlayan yazar, tek parti döneminin önde gelen dergilerinden Çığır, Ülkü ve
Varlık'ta çıkan yayınlardan da bahsetti. Yazar Yavuz, 'Çığır dergisinin çıkış
amacı, derginin ihtiyaç sahibi Oğuz Bekir Ata tarafından açıklanıyor ve diyor
ki, '˜istediğimiz her şeyden önce gençlikte yeni ideal zihniyeti inşa etmek.' Zaten
amacı bu, '˜nasıl olması gerektiğini biz söyleyeceğiz' diyor. Ülkü dergisi çıkış
amacını '˜büyük dava' yani, Kemalist büyük dava olarak bu ideallere gönülden
bağlı, toplu ve heyecanlı bir millet kütlesi yaratmak olduğunu söyleyecek.
Varlık dergisi ise amacının bu cumhuriyet ülkesinde artık Türkiye'nin de sanat
alanında var olduğunu göstermek niyetinde olduğunu söylüyor. Çerçevesini
batılılaşmayla çizecek ama batılılaşma taklitçilikle eş anlama gelmiyor. Türkiye'nin milli bünyesine uygun batılılaşmayla
çizdiğini söyleyecek. Gençlik açısından değerlendirilirken birbirleri ile
paralel gençlik tanımlarının olduğunu görüyoruz. Örneğin, Çığır dergisinde hem
işlevsel hem de betimsel tanımlamaları var. Görevlerden hareketle işlevsel
tanımlama yapıyor. İdeal gencin nasıl olması gerektiğini söylerken aslında
betimsel bir tanımlama yaptığını görüyoruz. En güzel gençlik tanımlamasını
kitabıma da adını veren Ülkü dergisinde ki Şevket Aziz Karsu'nun yaptığını
görüyoruz. Gençleri cumhuriyet misyonerleri olarak değerlendiriyor ve bu
cumhuriyet misyonerleri olarak gençler artık bu cumhuriyetin temel ilkelerini
manevi kazma küreklerden, maddi kazma küreklere dökebilecek gerçek güç olarak
değerlendiriyor' ifadelerine yer verdi.