İtalya'dan Edirne'ye uzanan lezzet
Eşref Bekiroğlu'nun İtalya'ya gerçekleştirdiği iş gezilerinde öğrendiği ve ilk işletmesini Makedonya'nın Üsküp kentinde açarak bugünkü temellerini attığı Altay Pastanesi, 87 yıldır taze ürünleriyle hizmet vermeye devam ediyor. Muharrem Altay'ın Sırbistan'ın Novi Pazar ve Bulgaristan'ın Sofya kentlerinde de işletme açarak Türkiye'ye 1963 yılında kazandırdığı Altay Dondurması, 1972'den bu yana da yerel süt, şeker ve salep kullanımı ile dikkat çekiyor. İşletme sahibi Eşref Altay, dondurmanın kökeninin İtalya olsa da Altay Dondurmasının İtalyan dondurmasından daha iyi olduğunu söylerken 'Edirne'ye gelenlerin sadece ciğer yemeğe geldiği düşünülüyor ama dondurma yemeğe gelen de var' dedi.
Edirne'nin en köklü işletmelerinden Altay Pastanesi, İşletme Sahibi Eşref Altay, her gün taze süt ve meyvelerden hazırlayıp vatandaşlara sunduğu Altay dondurmasının 1932 yılında Makedonya'nın Üsküp kentinde başlayan hikayesini GÜNDEM'e anlattı. Eşref Bekiroğlu'nun (Bekirov) İtalya'ya gerçekleştirdiği iş ziyaretlerinde öğrendiği dondurma yapımını Üsküp'te açtığı işletme ile devam ettirmesiyle 87 yıldan bu yana en taze dondurma ile hizmet veren işletme, Edirne'nin yerel tatlarından ciğer ve badem ezmesinin yanında dondurması da olduğunu hatırlatıyor.
İşletmenin
giriş tabelasında 1935'ten bu yana dondurmacılığa devam edildiği yazsa da
işletme sahibi Eşref Altay, dedesi Eşref Bekiroğlu'nun ilk işletmesini 1932
yılında Üsküp'te kurduğunu açıklarken; '1932'de Makedonya'nın Üsküp kentinde
kuruluyor. Daha sonra Bulgaristan'da Sofya'da devam ediyor. Dedem Eşref
Bekiroğlu, Balkanlar'ın en büyük ustası ve usta yetiştiricisidir. 1944 yılında
İkinci Dünya Savaşı'nda Naziler, Sofya'da dedemi öldürüyorlar. 1963 yılında
babam Muharrem Altay, Sofya'dan İstanbul'a gelmek zorunda kalıyor. Çünkü babam,
3 yaşında yetim kalıyor. Türkiye'ye gelince Altay soyadını alıyoruz. Babam,
bugün Sırbistan'ın kenti olan Novi Pazarlıdır. Novi Pazar'da da bir işletmesi
varmış. Fakat orada Türklere baskı uyguluyorlar ve Türkiye'ye gelmek zorunda
kalıyor. İstanbul'da geldikten sonra Eskişehir, Tekirdağ, Lüleburgaz ve
Kumburgaz'a gidiyor' ifadelerine yer verdi.
Altay,
babası Muharrem Altay'ın Türkiye'ye geldiği dönemlerde dondurmanın çok fazla
tanınmadığını ve dondurma kültürünün olmadığını söylerken; 'İstanbul'da ilk
dondurmacıyı açan da babamdır. Kumburgaz'da açmıştır. Fakat orada da dondurmacı
açtığı dükkân satılıyor ve Lüleburgaz'a taşınmak zorunda kalıyor.
Lüleburgaz'daki dükkânı da belediye istimlak edince 1972'de Edirne'ye geliyor.
1972'den beri de Edirne'deyiz. Ama babam çok gezmiş. Çünkü gurbetçilik,
göçmenlik, muhacirlik zordur. Biz de bu mesleği de yıllarca devam ettirdik'
dedi.
'Büyüdükçe kalite düşüyor'
Dedesinden
bu yana aile mesleğini devam ettirdiklerini belirten Altay; 'Babamdan sonra da
mesleği ben ve ağabeyim devraldık. Babam da 4 sene önce rahmetli oldu. Mesleği
biz devam ettirmeye çalışıyoruz. Şu anda oğlum Taha Altay, dördüncü nesil
olacak ama üniversite eğitimine devam ediyor. Ağabeyimin kızı da Endüstri
Mühendisliği okudu. Onlar artık kendi dallarında gidecekler. Gitmezlerse de
işletme burada zaten. Biz aslında 3-4 şubeli bir markaydık. Fakat küçülmeye
gittik. Büyüdükçe kalite düşüyor ve iş takibi zor oluyor. Çalışanlar veya şube
verdiğiniz firmalar bizim kadar ciddiye almıyor. Biz de tekrar kendi kabuğumuza
geçip, her şeyi burada üretip satıyoruz. Şu anda sadece Saraçlar Caddesi'ndeki
şubemiz var. Tekirdağ'ın Şarköy ilçesinde ve Edirne'de Binevler'de şubelerimiz
vardı ama kapadık' sözlerine yer verdi.
Yerli şeker ve süte destek
Altay
Pastanesi'nde satışa sundukları ürünlerin tamamını işletmelerinde
hazırladıklarını açıklayan Altay; 'Sadece peynir helvası Malkara'dan geliyor. Tamamını
her gün taze sütten yapıyoruz. Gönül rahatlığıyla tüketilebilir. Meyvelerini de
her gün aldığımız taze meyvelerden kullanıyoruz. Dondurmamızın salebini de
Burdur'un Bucak ilçesinden alıyoruz. Yerli salep üretimini kullanıyoruz. Avrupa
salebini kullanmıyoruz. Fakat Türkiye'de şeker fabrikaları kapandıktan sonra
şeker kalitesinin düştüğünü görüyoruz. Şu anda şeker, Türkiye'ye ABD'den ithal
ediliyor. Fakat onlar, şeker kamışı kullanıyorlar. Biz, dondurmayı pancar
şekerinden yaptığımız zaman daha da lezzetli oluyor. Müşterilerimiz de bunu
fark ettiler; '˜Dondurmanın tadında bir değişiklik var' diyorlar. Biz de durumu
anlatmaya çalışıyoruz. Şekerimizi Alpullu ve Konya Şeker fabrikalarından
alıyorduk. Bunlar güzel fabrikalardı, bizim fabrikalarımızdı. Bizim en büyük
mücadelemiz buydu. Hayvancılığa çok önem veriyorduk. İnsanlar köyde hayvancılık
yapsın ki süt ürünü alalım. Yerli sütümüz olsun. En azından destek oluyoruz.
Her gün en az 300 litre süt alıyoruz. Bu da bir ailenin aylık kazancına yetecek
düzeydedir ama artık hayvancılığı da bitiriyorlar. En çok üzüldüğümüz olay
tarımı bitiriyorlar' dedi.
'İtalyanlardan daha iyiyiz'
İtalyan
tipi dondurma üretimlerine rağmen işletmede özellikle Türk ismi kullanmayı
uygun bulduklarını söyleyen Altay; 'İşletme ismimizin Altay Dondurmaları
olmasının nedeni Türk ismi olmasını istememizdir. İtalyan tipi Roma
dondurmaları da olabilirdi. İtalyan ismi ile daha da cazip hale getirebilirdik.
İnsanlar yabancı isimlere daha da ilgi gösteriyorlar. Çünkü yaptığımız dondurma
aslında İtalyan dondurmasıdır. Dedem Eşref Bekiroğlu, bir dönem İtalya'da da
bulunuyor. Dondurma yapmayı ağırlıklı olarak İtalya'da öğreniyor. Aslında ana
yer İtalya'dır. Zamanla bizimkiler kendilerini geliştiriyorlar. Şimdi
İtalyanlar hep katkı maddeli dondurmalar yapıyorlar. Ama biz hep yerli üretim
kullanıyoruz. Sütümüz, şekerimiz, salebimiz var. Bunlar olunca da dondurmayı
kendimize has lezzet haline getirdik. Aslında İtalyanlardan çok daha iyiyiz.
Çünkü onlar süt tozu kullanıyorlar. Avrupa salebi kullanıyorlar. Bizim yerli salebimiz,
orkideden oluyor. Onlar Avrupa'da orkide çiçeklerini koruma altına aldıkları
için kullanmıyorlar. Salep şu anda Diyarbakır'da, Kastamonu'da ve Bucak'ta
yapılıyor. En güzel salebi de Bucak'tan alıyoruz ve Antalya'ya geçerek su
değirmeninde çektiriyoruz. Dondurmanın incelikleri buradan gelir. Oysa çoğu
işletme Avrupa salebi kullanılıyor. Üç çeşit salep vardır. Birincisi
kuvvetlendiriyor, ikincisi koku veriyor, üçüncüsü ise lezzet veriyor. Üç çeşit
salebi alıp değirmende karıştırıyoruz' ifadelerine yer verdi.
'Yerel işletmeler desteklenmeli'
Vatandaşları
dondurma yemeğe alıştırmak için yıllardır fiyatlarda çok fazla değişiklik
yapmadıklarını da açıklayan Altay; 'Örneğin; kışın da dondurma satıyoruz. Kışın
Edirne'de dondurma yenmiyor. Aslında kışın dondurma yemenin bir zararı
olmadığını öğrenmelerini istiyoruz. Özellikle çocukların dondurma yemesi için
çok mücadele ettik. Trakya Üniversitesi'nden öğretim görevlisi müşterilerimiz
var. Onlar da insanları kışın dondurma yenmesine alıştırmamız gerektiğini
söylüyorlar. Memleketimizde aslında çok güzel tatlar var. Yeter ki üretime
katkı olsun. Edirne'de, Trakya'da fabrika yok, üretim yok. Sadece birkaç tane
tekstil fabrikası var. Onun için tarımın desteklenmesi çok önemlidir. Edirne'de
sürekli yeni bir yer açılıyor ama yerel işletmelerin desteklenmesi gerekiyor.
Örneğin; Bursa'ya gittiğimde İskender Kebap'ın ayakta durduğunu ve
desteklendiğini görürsünüz. Yerel işletmelerin daha da desteklenerek kentte
istihdam sağlaması gerekiyor. Bu sağlandığı zaman da ekonomiye can veriyor.
Merdiven altı iş yapan çok fazla yer var. Sizin işinizi kırıyor ve moralinizi
bozuyor. Kutularımızda bile birinci kalite kullanmaya dikkat ediyoruz. İnsan
sağlığına en zararsız olanını kullanıyoruz. Plastik yerine karton kullanıyoruz'
dedi.
'Sadece ciğer değil, dondurma da var'
İstanbul,
Bulgaristan ve Yunanistan'dan müşterileri olduğunu açıklayan Altay; 'İstanbul'dan
çok fazla müşterimiz var. Bunun yanı sıra Bulgaristan ve Yunanistan'dan
gelenler de işletmemizi keşfetmeye başladılar. Edirne'ye gelenlerin sadece
ciğer yemeğe geldiği düşünülüyor ama dondurma yemeğe gelen de var. Bazen
İstanbul'dan sanatçılar geliyor. İstanbul'da bizim dondurmamız gibi dondurma
bulamadıklarını söylüyorlar. Çünkü İstanbul'da süt yok. O insanlar buraya
gelsinler. Edirne; işsizlikle, göçle uğraşmasın. Edirne'de sadece ciğer ve
Kırkpınar güreşlerinde kaldık. Kırkpınar güreşlerinde şu anda festival havası
yok. Bu iş sadece belediye ile de gitmiyor. Şu anda Sarayiçi'ne Edirne'nin
yerel işletmeleri için kirasız stantların açılması gerekir. Buralarda ciğer, badem
ezmesi, dondurma tanıtılmalı. Bu uygulama birçok kent festivalinde yapılıyor.
Benim üretime nasıl paralar harcadığımı, bu dondurmanın el değmeden nasıl
yapıldığını biliyor musun? Bir dondurmanın 120 derece sıcaklıktan nasıl sıfırın
altında 20 dereceye geldiğini biliyor musun? Bu sadece dondurma değil. Onun da
bir hikâyesi var. İnsanlar dondurma yesinler diye uğraşıyoruz' sözlerine yer
verdi. Altay Pastanesi, dondurmanın yanı sıra pasta ve tatlı çeşitleriyle de
Saraçlar Caddesi'ndeki şubesinde hizmet vermeye devam ediyor.