Hattati memleketinde bir hattat
Hattat Zafer Günal, İkiz Evler Geleneksel Sanat Atölyesi'nde hem hat çalışmalarına hem de Halk Eğitim Merkezi'ne bağlı hat kursuna devam ediyor. İslam sanatının kalbi niteliğindeki hat sanatını yeni nesillerle buluşturan 63 yaşındaki sanatçı, Edirne'nin hat sanatı için önemine dikkat çekerek 'Edirne Hattati memleketidir. Osmanlı döneminde hattatlar, icazeti Edirne'den alırlarmış. İstanbul'da ya da farklı şehirlerde yazı yazanlar için Edirne'de Adalet Kasrı'nın olduğu yerde icazet töreni yapılırmış' dedi.
İslam yazılarının estetik ve görsel kuralların göz önünde bulundurulması, yazı ve çizgilerin kullanılması ile ortaya çıkan hat sanatının Edirne'deki temsilcilerinden Zafer Günal, İkiz Evler Geleneksel Sanat Atölyesi'nde hem hat çalışmalarına hem de Halk Eğitim Merkezi'ne bağlı hat kursuna devam ediyor. İslam sanatının kalbi niteliğindeki hat sanatını yeni nesillerle buluşturan Günal, hat sanatına başlamasından günümüze gelene kadar yaşadığı tecrübeleri anlatırken, hat sanatının da inceliklerini açıkladı.
Günal,
elinde anlam bulan sanatına 1974 yılında Kocaeli İmam Hatip Lisesi'ndeki hat
dersleri ile başlarken; Nevşehir'de polislik mesleği ile devam ettirdiği hat
sanatını merhum hattat Haşim Bağdadi'nin öğrencisi Kerkük'lü hattat Muhammet
Necip ile tanışmasıyla geliştirmiş. Türkiye'nin çeşitli şehirlerindeki
eserlerinin yanı sıra Kosova'da da Helveti Tekkesi'ne sanatıyla dokunan Günal,
emekli olduktan sonra 2007'de taşındığı Edirne'de sanatını devam ettiriyor.
63
yaşındaki sanatçı, 18 yaşında Kocaeli İmam Hatip Lisesi'nde okuduğu dönemde 8
saatlik Arapça derslerinin 2 saatinde hat dersi görerek başladığı sanatını,
farklı mesleğine rağmen geliştirerek hayatının en önemli noktalarından biri
haline getirmiş. Günal, lise öğrenciliği döneminde hat derslerinin yanı sıra
yazısının da iyi olduğunu belirterek; 'Ayrıca SEKA Kâğıt Fabrikası'nda güreş
yapıyordum. Fabrikaya eski atık eserler geliyordu ve onları inceliyordum.
Böylece hat sanatına olan ilgim arttı. Hat sanatını anlatan Kalem Güzeli adlı
bir kitaptan esinlendim' ifadelerine yer verdi.
'Muhammet Necip'ten 5 sene ders aldım'
1980-81
yıllarında polislik mesleğine başladığını söyleyen Günal;'İlk görev yerim
Edirne oldu. Edirne'ye ilk geldiğimde Oral Onur ile tanıştım ve kendisine bir
yazı çıkardım. Daha sonra Edirne'den Siirt'e tayin oldum. Siirt'te kardeşim
askerdi ve şehit oldu. Bunun üzerine doktorlar da yaşadıklarımı üzerimden
atabilmem amacıyla bir işe yoğunlaşmamı söylediler. Böylece hat sanatına daha
fazla ilgi göstermeye başladım. Siirt'te yaklaşık 70 eser yazdım. Siirt eski
Valisi ve Kültür eski Bakanı Atilla Koç'un açtığı GAP Proje Sergisi'ne
katıldım. Adana ve Nevşehir'de çalışmalar yaptım. Nevşehir'de Kerkük'lü
Muhammet Necip adlı bir hoca ile tanıştım. Mülteci olarak gelmişti ve 5 sene
boyunca hat sanatının yazı çeşitlerini gösterdi. Bir nevi doktor, hastanın
ayağına geldi. Nevşehir'de, Bursa'da sergiler açtım' dedi.
'Edirne hattati memleketidir'
Günal,
2006 yılında Bursa'da görevli olduğu sırada polislik mesleğinden emekli
olduğunu açıklayarak; 'Bursa Belediye Başkanı, Irgandı Köprüsü'nde çocukları
hat sanatı konusunda eğitmem için bir yer verdi. Orada yaklaşık 50 öğrenciyle
başladık ve şu anda Bursa'da 500'e yakın hat sanatı öğrencisi var. 2007 yılında
Edirne'ye yerleştim. 2007'de Edirne'de İl Kültür ve Turizm Müdürü İrfan
Özcan'dı ve bana ihtiyacı olduğunu söyledi. Edirne'de benim dışımda hat
sanatıyla uğraşan sadece Trakya Üniversitesi Şehit Ressam Hasan Rıza Güzel
Sanatlar Meslek Yüksekokulu'nda Öğretim Görevlisi Orhan Dağlı var.Edirne öyle
bir yer ki Hattati memleketidir. Osmanlı döneminde hattatlar, icazeti
Edirne'den alırlarmış. İstanbul'da ya da farklı şehirlerde yazı yazanlar için
Edirne'de Adalet Kasrı'nın olduğu yerde icazet töreni yapılırmış. Hattatiler
Edirne'ye gelerek icazet alırlarmış. Hatta 3 Şerefeli Camii'nin arkasındaki
tümenin içinde kalan yerin Hattatiler Mezarlığı olduğu söyleniyor' sözlerine yer
verdi.
'Isınma sorunu yaşıyoruz'
Polislik
mesleğinden emekli olduktan sonra amacının Edirne'ye yerleşmek olduğunu
söyleyen Günal; 'Edirne'ye geldikten sonra Sultan II. Bayezid Külliyesi'nde hat
dersi vermeye başladım. Şu anda da dersleri Halk Eğitim Merkezi bünyesinde İkiz
Evler'de veriyorum. Bu binaya Avrupa Birliği Projesi kapsamında girdik. Fakat
şu anda ısınma sorunu yaşıyoruz. Kaloriferlerimiz, doğalgazımız var ama
camlarımız müsait değil. Elektrik ile ısınmaya çalışıyoruz. Faturasını da
buradaki eğitimciler arasında toplayarak ödüyorlar. Binanın onarımı ve
bakımının yapılması gerekiyor. Şu anda beklemedeyiz. Edirne Valimiz Ekrem
Canalp ile görüştük ve bizi ziyaret edeceğini söyledi. İnşallah ziyareti kışa
denk gelir de halimizi görür' dedi.
'Eserlerimin sayısı 2 bini bulur'
Edirne'nin,'˜Selimiye'nin
yapısı, Eski Cami'nin yazısı, 3 Şerefeli'nin kapısı' sözüyle bilinen eserleri
olduğunu belirten Günal;'Ama aynı yazılar Bursa'da Ulu Cami'de de var.
Edirne'de en çok sebiller var. Sebillerin üzerinde çok güzel yazılar var ama
hepsi atıl durumda ve bakımsız. Örneğin; Kasaplar Çarşısı'nın girişindeki
sebil. Altında kahve yapılmış, etrafını binalar sarmış, oysa üzerinde yazılar
var. Karşısındaki havuza harcanacak para o sebile harcansaydı, etrafı
açılsaydı, millet oraya otursaydı ve yazıları da altın varakla restore
etselerdi çok güzel olurdu. Daha bunun gibi nice sebiller ve yazılar var.
Edirne, tarihi dokudan çok zengin ama değeri bilinmiyor. Dışarıdan gelene
tanıtamıyoruz, gösteremiyoruz. Bir ciğeri gösteriyoruz, başka bir şey yok.
Gelen ciğere geliyor. Hasan Sezai Türbesi ve Sultan II. Bayezid Külliyesi,
Karaağaç'ta 2 cami, Selimiye'nin arkasındaki Atik Ali Paşa Camii, Lalapaşa
Camii içindeki yazılar bana aittir. Hatta Kosova'da Helveti Tekkesi'ndeki
yazılar da bana aittir. Piyasada yazmış olduğum eserlerin sayısı 2 bini bulur.
Her gittiğim ilde de cami yazısı yazdım' ifadelerine yer verdi.
'Hat sanatı sabırdır'
Günal,
İkiz Evler Geleneksel Sanat Atölyesi'ndeki Halk Eğitim Merkezi'ne bağlı hat
sanatı kursunda 27, KYK öğrenci yurtlarında ise 35 olmak üzere Edirne'de toplam
52 öğrencisinin bulunduğunu açıklayarak; 'Biz, hat sanatına, '˜Rabbi Yessir VelâTuassir
Rabbi Temmim Bi'l-hayr' duasıyla başlarız. Bu, hat sanatında en az 6 ay
yazılır. Rabbi Yessir'de el kırılır, yazıya alışkanlık kazandırılır ve sabır
ölçülür. Yapamayacağını söyleyen kaybeder. Yazacağını söylediğin zaman da hem
sabrın törpülenir, hem de yazıya aşkın artar. Hat zaten sabırdır. En ince
detayını da görmek de önemlidir. Hattı çok yazmak ve hoca yazarken elini izlemek
gerekir. Her harfin ölçüsü var ve uymak zorundasın. Harfi o ölçülerle
oturtmadığın zaman yazı bozuk olur. Her yazı çeşidinin de ayrı bir karakteri ve
özelliği vardır. Normal bir sülüs yazıya en az 3-4 sene emek vermen lazım ki
kıvama gelesin. Ayrıca kıskançlık yazıyı kaybettirir. Hat sanatında kibir,
haset olmaz' dedi. Günal, açıklamalarının ardından İkiz Evler Geleneksel Sanat
Atölyesi'ndeki eserlerini tanıttı.