Gaytancıoğlu'ndan ihale tepkisi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) 25 Ağustos'ta 500 bin ton buğday ve 60 bin ton arpa için ihaleye çıkmasına tepki gösterdi. Gaytancıoğlu, ithalatın gerekçeleri olarak açıklanan hububatta spekülatif kaynaklı fiyat artışlarının gıda enflasyonunu tetikleyici etkilerini önleme ve fiyat stokçuluğunun önüne geçme nedenlerini değerlendirdi.

Türkiye'nin tüm bölgelerinde hasat döneminin bitmediğine dikkat çeken Gaytancıoğlu; 'Herkes elini vicdanına koymalı. Türkiye'nin her yerinde hasat bitmedi. Edirne'de hasat bitti çünkü biz erkenciyiz. Ağustos ayının ortasındayız ve Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ile İç Anadolu bölgelerindeki bazı yerlerde hasat devam ediyor veya yeni bitti. Çiftçi ürününü yeni satacak. Çiftçi tarlada, TMO ya da tüccara ürününü pazarlamak durumda ama bir yanda da TMO, 25 Ağustos'ta ihale olduğunu duyuruyor. Çiftçiye yazıktır, günahtır. Bu ihale, çiftçiyi, ülkeyi düşünmemektir. Eli nasırlı, alnı terli çiftçi zor durumda kalacak' ifadelerini kullandı.

'KENDİ ÇİFTÇİNİ DÜŞÜNMEMEKTİR'

Gaytancıoğlu, üreticisini düşünen devletlerin hasat zamanı ithalat yapmadığını söylerken; 'Ürün bitmesine yakın zamanda ithalat yapılır, önceden bunun planlaması da yapılır. Dünya fiyatları zaten aşırı derecede yükselmiş ve yükselmeye de devam edecek. Birçok ülke ithalatta engellemeler getiriyor, ihracatta ekstra vergiler alıyor. Türkiye de bu ortamda evdeki halıları satışa çıkarıyor. Bu tamamen plansızlık, programsızlık, kendi çiftçisini hiç düşünmemektir' dedi.

'BUGÜNLER ZATEN KARA GÜNDÜR'

TMO'nun önemine dikkat çeken Gaytancıoğlu; 'Cumhuriyet, en zorlu mücadeleden çıktığı zaman İzmir İktisat Kongresi'nde her şeyin yerli kaynaklarla yapılacağı söylenmişti. TMO da dünyadaki ekonomik buhranların en zorlu döneminde, 1929 yılı sonrası kuruldu. Devletçi politikalara, TMO'yu güçlendirmeye ihtiyacımız var ama bunu TMO'ya o görevi verenler düşünmeli. TMO, Et ve Süt Kurumu gibi devlet kurumları ithalat ile değil; depolama, piyasaların düzenlenmesi, pazar paylarının oluşturulmasıyla gündeme gelmeli. Üretimi tüketime eşitlemeye, sanayicinin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyorlar ama bu kurumlar zaten bunun için kuruldu. Ofis, çiftçinin kara gün dostudur. Bugünler zaten kara gündür. Borçlu bir çiftçi ile karşı karşıyayız. Bir yandan kuralık var ve girdi fiyatları aşırı derecede artmış. Ürün fiyatları ise yerinde seyrediyor. Dünya pandemiden kırılıyor, kendi ürünümüzü kendimiz üretmemiz lazım ama başka ülkelere parayı bastırıp satın alıyorsun. Döviz zaten artıyor. Dövizi tutmamız gerekirken başka ülkelere kendi yetiştirebileceğimiz ürünler için veriyoruz. Petrol ithalatı için döviz verseler bir şey diyemem. Çünkü bizde petrol çıkmıyor. Ama buğday ithalatı için kenara döviz ayırıyorsan çiftçiye yazıktır. Kendi çiftçine vermiyorsun, başka ülkelerin çiftçisine veriyorsun' sözlerine yer verdi.

'ÇİFTÇİMİZ MAĞDUR OLUYOR'

Türkiye'yi bilgisizce yönetenlerin sürekli gıda enflasyonu iddialarını dile getirdiğini söyleyen Gaytancıoğlu; 'Bütün dünyada enflasyonu düşürmenin bir tek yolu vardır; üretimi arttırırsın ve enflasyon düşer. Üretim artınca maliyetler düşer ama sende üretim yok. Dışarıdan ürün alarak, başka ülkelerin ürününü kendi ürününe katarak üretimi arttırırsan olmaz. Çünkü ona döviz ödüyorsun. Dünyadaki bütün ülkeler, verimliliği ve üretim alanlarını arttırarak enflasyonu düşürme yoluna giderler. Türkiye de tam tersine başka ülkelerin üretiminden alarak, arzı çoğaltmaya çalışıyor. Çiftçimiz bundan mağdur oluyor. Hâlbuki destekleme bütçesini arttırsalar, destekleme primlerinden çiftçiye daha fazla verseler, maliyetleri düşürecekler. Gıda enflasyonu da böyle düşer. Gıda enflasyonu, ürün fiyatlarından artmıyor. Elektrik, gübre, mazot girdileri nedeniyle gıda enflasyonu artıyor. Bunu hâlâ anlayamadılar' ifadelerine yer verdi.

'SPEKÜLATÖRLER YABANCILARIN ELİNDE'

Çiftçinin hububatta hiçbir şekilde stokçuluk yapmadığını belirten Gaytancıoğlu; 'Türkiye'de ciddi spekülatörler vardır ve bunlar yabancıların elindedir. Türkiye çiftçisinin elinde ürün yok. Hasat bittiği gün çiftçinin elinde ürün kalmaz. Çiftçi römorkuna ya da kamyona ürününü yükler ve satmaya çalışır. Çünkü çiftçi borçlu. Stokçu olan aracılardır' diye konuştu.