Emniyet çemberli açıklama
Trakya Üniversiteli Kadın Kolektifi, Çilingirler Caddesi'nden Saraçlar Caddesi'ne gerçekleştirdiği yürüyüş ile İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesine tepki gösterdi. Saraçlar Caddesi'ne yürüyen kolektif üyeleri, emniyet ekiplerinin oluşturduğu çember içinde basın açıklaması yaptı. Açıklamanın ardından ekipler, kolektif üyelerinin yürümesine izin vermezken yaklaşık 15 dakikalık bekleyişin ardından emniyet çemberi açıldı ve kadınlar caddeden ayrıldı.
Trakya Üniversiteli Kadın Kolektifi, İstanbul Sözleşmesi'nin Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile feshedilmesine karşı Saraçlar Caddesi'nde basın açıklaması gerçekleştirdi. Çilingirler Caddesi'nde bir araya gelerek HES kodu sorgulamasından geçiş yapan kadın kolektifi üyeleri, cadde üzerinden pankart ve sloganlarla Saraçlar Caddesi'ne yürüdüler.
Saraçlar
Caddesi'nde PTT şubesi önüne gelen kadın kolektifi üyelerini, İl Emniyet
Müdürlüğü ekipleri karşılarken; ekipler, kadın kolektifi üyelerini yürüyüş
yapamayacakları ile ilgili uyarılarda bulundu. Kadın kolektifleri üyeleri de
PTT şubesi önünde basın açıklamasını okurken; emniyet ekipleri, katılımcıların
etrafında çember oluşturdu. Kadın kolektifi üyeleri, emniyet çemberi içinde
basın açıklamasını okuduktan sonra caddeden sloganlar ve pankartlar eşliğinde
yürüyüş ile ayrılmak isterken; ekipler, yürüyüş yapılamayacağı hakkında bir
uyarı daha yaptılar. Yaklaşık 15 dakika caddede emniyet çemberi içinde bekleyen
kadın kolektifi üyeleri, ekiplerin izin vermesi üzerine caddeden yürüyerek ayrıldılar.
'KARAR GAYRİMEŞRUDUR'
Trakya
Üniversiteli Kadın Kolektifi adına Pınar Fidan tarafından okunan basın
açıklamasında, İstanbul Sözleşmesi'nin feshedildiği hatırlatılırken; 'Uzun
süredir İstanbul Sözleşmesi'ne karşı iktidar tarafından yürütülen gerici çalışmalar
sonuç verdi ve 20 Mart günü Cumhurbaşkanı Kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesi
feshedildi. Meclis onayı ile kabul edilen İstanbul Sözleşmesi, gece yarısı tek
adam kararıyla kaldırıldı. İktidar tarafından alınan bu karar gayrimeşrudur'
ifadeleri kullanıldı.
'FAİLLERİ CESARETLENDİRDİ'
Fidan, İstanbul
Sözleşmesi'nin kadınlara ve LGBTİ+'lara yönelik her türlü şiddeti, tacizi,
tecavüzü ve ayrımcılığı önlemek amacıyla düzenlenmiş bir sözleşme olduğunu
belirtirken; 'Ancak iktidar izlediği kadın düşmanı ve homofobik politikalar ile
sözleşmeyi uygulamak bir yana dursun, kadınları toplumdan izole etmeye ve
ikincilleştirmeye çalışmıştır. Kadınları korumakla yükümlü olan devlet
haklarımızı ve can güvenliğimizi hiçe sayarak sözleşmeyi kaldırmış ve artan
kadın cinayetlerinin önünü açarak failleri daha da cesaretlendirmiştir. 24
saatte 6 kadının katledildiği ülkemizde kadın cinayeti faillerine verilmeyen
cezalar demokratik haklarını arayan üniversite öğrencilerine veriliyor. Onlarca
kez şikâyette bulunan kadınları korumayan erkek devlet zihniyeti, kadın
katillerine koruma tahsis ediyor. Devlet, kadınları dövme özgürlüğü isteyen
erkeklere, '˜eşit değilsiniz' diyerek bizi baskıya, şiddete açık hale
getirenlere İstanbul Sözleşmesi'nin feshedilmesiyle cesaret veriyor' dedi.
'KARARNAMEYİ KABUL ETMİYORUZ'
İstanbul
Sözleşmesi'nin kadınların, LGBTİ+'ların ve çocukların mücadeleyle kazanılmış
hakkı olduğunu söyleyen Fidan; 'Sözleşmeyi kaldırmak demek; devletin kadın
cinayeti failleriyle işbirliği yapması, cezalandırma yükümlülüğünden kaçması,
cinayetleri meşrulaştırması ve homofobik, cinsiyetçi saldırılara göz yumması
demektir. Sözleşmeyi kaldırmak demek, iktidar tarafından kadınlara ve
LGBTİ+'lara karşı bir savaş başlatılmış demektir. Bizler, Üniversiteli kadınlar
olarak tek adamın gece yarısı çıkarttığı kararnameyi kabul etmiyoruz. İstanbul
Sözleşmesi'nin feshini tanımıyoruz. İstanbul Sözleşmesi, kadınların ve
LGBTİ+'ların yıllar süren çabaları ve mücadeleleriyle kazandıkları bir yaşam
güvencesidir. Kazanılmış haklarımızı bir grup adamın gerici zihniyetine
bırakmıyoruz. Yaşamlarımızdan vazgeçmiyoruz' sözlerine yer verdi.
'80 GÜNDE 85 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ'
Fidan,
İstanbul Sözleşmesi'nin 20 Mart'ta kaldırılmasına karşı milyonlarca kadınnın
sokakları doldurduğunu belirtirken; 'İktidar pandemiyi bahane ederek kadınları
evlere ve işyerlerine kapatmaya çalışıyor ancak 80 günde 85 kadın öldürüldüğü
Türkiye'de ataerki pandemiden daha can alıcı. Kadına yönelik şiddet sistemin
bir hatası değil, ta kendisidir; ataerki var olduğu sürece kadınların isyanı
dinmeyecek. Milyonlarca kadın ve LGBTİ+'yız, varız ve yeni bir dünyayı
ellerimizde şekillendireceğiz. Eşit, özgür ve tahakkümsüz bir dünya için
örgütleniyoruz. Bugünden bizim olanı alacağız İstanbul Sözleşmesi bizimdir,
vazgeçmiyoruz. Son olarak; Boğaziçi direnişinde demokratik üniversite ve kadın
mücadelesi verdiği için 5 Şubat tarihinden bu yana tutuklu bulunan ve tecrit
edilen sıra arkadaşımız, feminist yoldaşımız Şilan Delipalta'nın 2 Nisan
tarihinde mahkemesi vardır. Özerk, demokratik, feminist mücadele talebimiz
yargılanamaz. Şilan'ı da tüm tutuklu bulunan arkadaşlarımızı da alacağız' diye
konuştu.