EKK'dan Korona Gözlem Raporu
Edirne Kent Konseyi 'Koronalı Günlerimiz' adını verdiği ve korona salgınını anlatan rapor yayınladı. Ülkenin zor günlerde olduğuna değinilen Kent Konseyi raporunda, iktidarın birleştirici olması gerektiğini vurgulandı.
Edirne Kent Konseyi Yürütme Kurulu adına Ziya Gökerküçük 'Koronalı Günlerimiz' adını verdiği ve korona salgınını anlatan bir rapor yayınladı. Zor günlerde olduğumuzu vurgulayan Gökerküçük iktidarın birleştirici olması gerektiğini vurguladı.
'Zor günlerdeyiz'
TBMM'nin 100. yılı kapsamında Egemenlik
Toplantıları yaparak '˜Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir' sözünü hayata
geçirme çalışmalarını tüm dünyada egemen olan korona virüs salgını nedeniyle
durdurduklarını, bu süreci gönüllülerle birlikte izlemekte olduklarını belirten
Gökerküçük 'Tek tek birey olarak da dünya olarak da zor günler geçiriyoruz. Bu
süreçte başta sağlıkçılar olmak üzere çalışanların cansiperane çalışmalarına
karşın, kamu yönetiminin aldığı önlemler ve sürecin yönetimi; umut ve endişe
duygularını birlikte yaşatmaktadır. Pandemi bütün ülkeler için birincil sağlık
sorunu olma durumunu devam ettirmektedir. Bu süreci, akıl ve bilimsel
yöntemlerden uzaklaşmadan, şeffaf ve katılımcılık ile aşmamız gerekmektedir.
Süreç toplumda güven duygusu korunup geliştirilerek yürütülür ise en az
toplumsal hasar ile atlatılabilecektir. Bu sürecin şeffaf, güven veren bir ortak akıl ve işleyiş ile
yürütüleceği bir zamandayız. Egemenliğin meclis tarafından kullanılmaya
başlamasının 100. yılında; her konunun bilimsel verilerle tartışılması
gerekirken işlevsiz kalması, bilgilendirilmemesi ve üstelik tatil edilmesi;
'˜egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' sözü ile bağdaşmamaktadır' dedi.
'İktidar birleştirici
olmalı'
Bu zor koşullarda bilim insanlarının koyduğu
kurallara uymak yükümlülüğünde olduğumuzu belirten Ziya Gökerküçük şöyle dedi:
'Ancak birleştirici olması gereken iktidarın ayrımcı tavırları bu dönemde de
maalesef sürmektedir. Bu vahim süreçte bile bilimsel veriler etrafında birliğin
sağlanamaması yurttaşlar olarak bizlere acı vermektedir. Bunun en somut
örnekleri; muhalif belediyelerin yardım toplamasının yasaklanması, Odunpazarı
ve Muratpaşa belediyelerinin 25 yıllık aşevlerine el konmasıdır. Bu ayrımcılık
akıl, bilim ve hukuk ile tanımlanamaz. Bu kararın derhal kaldırılması ülke için
elzemdir. Bu tür hataların ortak akılla çözülmesi zaruridir. Tıpkı 10 Nisan
günü alınan sokağa çıkma kararının yanlışlığının kabul edilmesi gibi. Bu
süreçte her gün artan ölümler hepimizi üzmektedir. Ölen vatandaşlarımıza ve tüm
insanlara rahmet dileriz. Bu ölümlerin tez zamanda son bulması ortak
temennimizdir. İnsanlık tarihine baktığımızda biliyoruz ki bu tür vakalarda
insanlık deneyim elde ederek kazanmıştır. Bunun tez gerçekleşmesi insanlığın
ortak arzusudur.'
Saros ve Gala'ya vurgu
Bu salgının oluşmasında; doğaya verilen
zararların etkisinin de gözden kaçmaması gerekirken bu günlerde bile idarenin
doğaya zarar veriyor olmasını anlamakta zorlandıklarını belirten Gökerküçük 'Geçmiş
günlerde; Anayasa ve Kıyı Kanunu korumasında bulunan Saros körfezindeki
kumsallarımız ihale ile kiraya verilmiş ve bir açıklama da yapılmamıştır.
Özellikle Edirneliler başta olmak üzere tüm Trakya ve İstanbulluların da tatil
yeri olan Saros kıyı ve kumsallarına hiç kimse para ödemeden giremeyecektir.
Oysa Anayasa'nın 43. maddesi kıyıların kamu yararı gözetilerek kullanılacağını
belirtmektedir. Saros kumsalları gibi Gala Gölü hakkında da bazı olumsuz
kararlar alınmıştır. Alanı küçültülmüş olan Gala Milli Parktır. Bu ihtiyacın
nereden doğduğu soru işaretleri ve kuşkulara sebep olmaktadır. Saros ve Gala
Gölü kararları yanında günler çuvala girmiş gibi hafta sonları bile maden ocağı
açılması raporlarının duyurusu yapılabilmektedir. Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü
sayfalarında Keşan Yeşilköy'de açılması planlanan malzeme ocağı ve kırma eleme
tesisi projesi tatil gününde web sitesinde yayınlanabilmiştir. Doğaya zarar
veren ve hukuksal işlemleri tamamlanmamış bu tür baskınların korona virüs
gereği toplumsal muhalefetin ve hukukun durakladığı günlerde bile olması utanç
vericidir' ifadelerini kullandı.
'Meclis çocukları
koruyamadı'
İktidarın çıkardığı yasaları anlamakta
zorlandıklarını belirten Ziya Gökerküçük 'Hepimiz bilimin ve idarenin
kararlarına uymakta iken iktidarın çıkardığı yasaları anlamakta zorlanıyoruz.
Ceza infaz yasası kapsamında yapılan düzenlemelerde iktidar ortağı aylardır
talep ettiğine kavuşmuştur. Oysa azıcık inceleyenler ve hukukçuları dinleyenler
de görecektir ki bu değişiklik taciz ve tecavüz suçlularına, kaçakçılara, mafya
işleri yapanlara bir af niteliğindedir. Yasa; tecavüze uğrayan kız çocuklarına
tecavüzcüsü ile evlendirilmesi yolunu açabilecektir. Veya en az 5 yıl
tecavüzcüsünün istismarına tahammül etmeye ya da tecavüzcüsünden çocuk sahibi
olmaya zorlayacaktır. Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramının kutlandığı bu
günlerde Meclis egemenliğini yitirmiş ve çocuklarımızı koruyamamıştır. AYM bu
yasayı iptal etmelidir. Öte yandan yıllardır sağlıkçılar tarafından talep
edilen ve muhalefet partilerinin önerge verdiği sağlıkta şiddet yasası iktidar
ve ortağı tarafından ret edilmiştir. Gülünç bir durumdur ki toplumun
sağlıkçılara alkış yaptığı ve saygı duyduğu bu ortamda bunun hesabını
veremeyeceğini düşünen iktidar bir gün sonra sadece görüntüyü kurtarmak gibi
bazı değişiklikler ile yasayı çıkarmıştır' ifadelerini kullandı.
'Sosyal devlet görevde
olmalı'
'˜Evdekal' çağrılarına Edirnelilerin
uyduğunu kaydeden Gökerküçük daha sonra şunları söyledi: 'Bir ayı geçen bu
salgın günlerinde uygulanan '˜evdekal' kuralı gereği alınan önlemlere kentlilerimiz
uymuştur. Ancak yetkililerin verilen sözleri yerine getirmede eksiklikleri
görülmektedir. Salgın vesilesi ile sosyal devleti aramaktayız ve sağlığın
kamusal, belediyelerin sosyal olması gerektiğini bir kez daha gördük. Bugüne
kadar ulaşılamayan kentlilerimize ulaşılarak sorunlarının çözülmesi yanında
önümüzdeki günlerde başlayacak oruç ayında da her mutfakta tencere kaynamasının
sağlamak devletin görevidir. Salgın ile geçen günlerde henüz maske dağıtımı
yöntemindeki çelişkili açıklamalar bile idareye güveni azaltmaktadır.
Belediyemiz 230 bin, Valiliğimiz 295 bin 200 maske dağıttığını beyan etmesine
rağmen hiç maske almayan, dağıtım yeri görmeyen binlerce yurttaşın olması,
bizlerde dağıtım yönteminin yanlış olduğu kanısını yaratmaktadır. Bunun çözümü
kararlarda ortaklık, eleştirileri değerlendirme, şeffaflık ve yurttaşları
sürece katmaktan geçer. Salgından bir şekilde zarar gören kesimlerin zararı
sosyal devlet gereği karşılanmalıdır. Özellikle işsizler başta olmak üzere
küçük işletme sahipleri ve buralarda çalışanlar mutlaka finanse edilmelidir.
Kentimize dair salgın bilgileri hakkında bilgi verilmeyince asılsız bilgiler
yayılmaktadır. Bu nedenle resmi kurumlarımız günlük, haftalık, aylık raporlar
düzenleyerek kentlileri bilgilendirmelidir. Edirne Kent Konseyi Yürütme Kurulu
olarak tarafımıza verilen görevleri yapmaya hazır olduğumuzu daha önce de
belirttik. Bu süreçte kentlilerimizin görüş ve önerilerini dinlemekte ve
kamuoyu ile paylaşmaktayız. Bu nedenle çalışma mekânımızda olmasak, olamasak da
evlerimizden süreci ve kenti takip edeceğiz. Dileğimiz bilimin öncülüğünde bu
günlerin insan ve doğa lehine çözüme kavuşmasıdır.'