Edirne'nin deprem envanteri yok
TMMOB İnşaat Mühendisleri Edirne İl Temsilciliği, 17 Ağustos Depremi'nin 20'nci yıldönümünde basın açıklaması ve deprem fotoğraf sergisi düzenleyerek, depremi unutturmadı. İnşaat Mühendisleri Edirne İl Temsilcisi Nihat Çolak tarafından gerçekleştirilen basın açıklamasında Edirne ile ilgili de bilgilere yer verildi. Çolak, Menzilahir Mahallesi 28 Temmuz 2013 tarih, 28721 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu Kararı ile riskli alan ilan edildiğini hatırlatırken Menzilahir Mahallesi dışında hiçbir bölgede bina ya da bölge bazında inceleme olmadığını açıkladı.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası Edirne İl Temsilciliği, 17 Ağustos 1999'da saat 03.02'de meydana gelen ve yaklaşık 45 saniye süren 7.4 büyüklüğündeki depremi, 20'nci yılında çeşitli etkinlikler düzenleyerek hatırlattı. TMMOB Edirne İl Koordinasyon Kurulu Başkanı Yılmaz Eren, Başkan Yardımcıları Kadir Aydoğdu ve Eren Eryılmaz, İnşaat Mühendisleri Odası Edirne İl Temsilcisi Nihat Çolak, Mimarlar Odası Edirne İl Temsilcisi Serap Kuru, Jeoloji Mühendisleri Odası Edirne İl Temsilcisi Osman Candeğer ve Edirne Tabip Odası Onur Kurulu Üyesi Dr. Ertuğrul Tanrıkulu'nun katıldığı etkinliklerde basın açıklaması gerçekleştirilirken; deprem fotoğraf sergisi de açıldı.
İnşaat
Mühendisleri Odası Edirne Temsilciliği'nde düzenlenen etkinliklerde basın
açıklamasını Nihat Çolak yaptı. Çolak, açıklamada TMMOB'nin, depremin
unutulmaması amacıyla 1999 depreminde ağır derecede yıkıma uğrayan kentlerde
yürüyüşler, paneller, tartışma toplantıları, sergiler düzenlediğini
belirtirken; 'Deprem özel sayıları hazırlanarak deprem bilincinin yükseltilmesi
için öğretici yayınlar yapılmıştır. Elbette bütün bunların tek bir amacı
bulunmaktadır. İnşaat mühendisleri, meslek alanına dâhil konularda basınç
oluşturarak kamu idaresini harekete geçirmek ve kamuoyunun doğru bilgilenmesini
sağlamaktır' ifadelerine yer verdi.
Çolak,
Türkiye'de hâlâ olası bir depremin yıkıcı etkisini azaltacak önlemlerin
alınmadığını söylerken; 'Aradan geçen 20 yıla rağmen yapı stokunun
iyileştirilemediği, yapı güvenliğinin sağlanamadığı, yapı üretim sürecinin
nitelikli hale getirilemediği, kentlerin deprem tehlikesine göre düzenlenmediği,
olası bir depremde afet sonrası organizasyonun ne şekilde olacağının
belirlenemediği, ilgili mevzuatın ihtiyacı karşılayacak bir içeriğe
kavuşturulamadığı, deprem bilincinin geliştirilemediğinden söz ediyorsak, hiç
şüphesiz ki bunun sorumlusu Türkiye gerçeklerini, deprem tehlikesini,
uzmanların görüş ve önerilerini yok sayan, '˜ben yaptım oldu' yaklaşımını adeta
yönetsel bir tarz haline getiren, kentleri deprem tehlikesine göre değil ranta
göre düzenleyen siyasi iktidardır' dedi.
'20 milyon yapı stoku yenilenmeli'
Türkiye
topraklarının yüzde 66'sının birinci ve ikinci derece deprem kuşakları üzerinde
olduğuna dikkat çeken Çolak; 'Nüfusumuzun yüzde 70'ini barındıran 11 büyük
kent, büyük sanayi kuruluşlarımızın yüzde 75'i deprem tehlikesi altındadır.
Yapı stoku güvenli ve sağlıklı olmaktan uzaktır; pek çoğu kaçaktır,
ruhsatsızdır ve mühendislik hizmeti almadan üretilmiştir. 20 milyon civarında
bulunan yapı stokunun büyük oranda yenilenmesi, güçlendirilmesi gerektiği
anlaşılmıştır. Kaldı ki deprem sonrası açığa çıkmıştır ki, ülkemizde sağlıklı
yapı envanteri de yoktur. Yapı malzemeleri nitelikli olmaktan uzaktır.
Nitelikli tasarım-uygulama ve denetim ilişkisinden söz etmek mümkün değildir.
Yapı denetimi, ne yazık ki yapı üretim sürecinde kendisine küçük bir yer
açabilmiştir. Pek çok kentte bulunanlara Edirne de dahildir. Dere yataklarının
imaa açık olduğu görülmüştür. Edirne merkezde de bulunan pasif heyelan
bölgelerinin ısrarla yapılaşmaya açıldığı da görülmektedir. İmar planlarının
yapılaşma alanlarında zemin özellikleri dikkate alınmadan, deprem gözetilmeden
hazırlandığı ortadadır' sözlerine yer verdi.
'Menzilahir riskli alan'
1999
depreminden sonra kentsel dönüşüm projelerinin öne çıkarıldığını söyleyen
Çolak; 'Çünkü mevcut iktidarın, kentleri depreme hazırlamak için kentsel
dönüşümden başka önerisi ve uygulaması bulunmamaktadır. Bilindiği gibi,
kamuoyunda kentsel dönüşüm olarak adlandırılan 6306 sayılı afet riski altındaki
alanların dönüştürülmesi hakkında kanun 2012 yılında yürürlüğe girmiştir. O
tarihten bu yana büyük kentlerimiz başta olmak üzere ranta dayalı kentsel
dönüşüm projeleriyle; yerinden edilenler, sorunlu dönüşümlerle yıllarca
bitirilemeyen projeler ile yine fatura vatandaşa ödetilmiştir. Edirne merkez
Menzilahir Mahallesi 28 Temmuz 2013 tarih, 28721 sayılı Resmi Gazete'de
yayınlanarak yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu Kararı ile riskli alan ilan
edilmiştir. Ancak rant görülmemesi nedeniyle kentsel dönüşüm gerçekleşmemiş,
vatandaşlarımız sağlıksız niteliksiz güvensiz konutlarda yaşamaya terk edilmişlerdir.
Edirne Merkezde yeni yerleşim bölgeleri ise rantiyecilerin iştahını kabartmış,
planlı, altyapısı tamamlanmış bu bölgelerde emsal '“ yoğunluk artışı talepleri
ile kentsel dönüşüm girişimleri de devam etmektedir' dedi.
'Deprem öldürmez, bina öldürür'
20
milyona yakın yapı stokunun büyük bölümü kaçak ve ruhsatsız olduğunu açıklayan
Çolak; 'Bunlar, mühendislik hizmeti almadan üretilmiştir. Bu yapıların deprem
güvenliği yoktur ve içinde yaşayanlar için ciddi boyutlarda tehlike arz
etmektedir. Kamuoyunun beklentisi riskli yapıların yıkılma ya da güçlendirme
çalışmalarının bir an önce tamamlanması, bir başka ifade ile yapı stokunun
iyileştirilmesi doğrultusundayken, riskli yapıların mevcudiyetini devam
ettirecek şekilde İmar Barışı ilan etmek deprem tehlikesine açık davetiye
çıkartmak dışında bir sonuç doğurmayacaktır. 6 Şubat 2019'da Kartal Sema
Sokak'ta 21 vatandaşımızın ölümüne neden olan binanın İmar Barışı için
başvurduğu da bilinmektedir. Kartal faciası, afet sonrası organizasyonda ne
kadar yetersiz olduğumuzu açığa çıkartmıştır. Bu facia şunu bir kez daha
bizlere hatırlatmıştır ki; deprem öldürmez, bina öldürür. 17 Ağustos
sorumlulukları anımsatan bir tarihtir. İnşaat Mühendisleri Odası Edirne
Temsilciliği olarak, 17 Ağustos 1999 depreminin 20. yıldönümünde bir kez daha
söylüyoruz; deprem bir doğa olayıdır, afete dönüşmemelidir. İnsan hayatı
siyasetçilerin oy kaygısına, sermayenin kâr hırsına, niteliksiz yapım
hizmetine, denetimsizliğe terk edilemez, değerlidir. Deprem öldürmez, bina
öldürür' ifadelerine yer verdi.
'Menzilahir dışında inceleme yok'
Çolak,
açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Bir basın
mensubunun Edirne'de riskli alan ilan edilen Menzilahir Mahallesi dışındaki
mahallelerin deprem riskini sorması üzerine cevap veren Çolak; 'Edirne'de
riskli alan sadece bir bölge için belirlendi. O da zeminden daha çok o bölgede
kötü yapı inşası nedeniyle, söz konusu yer Menzilahir Mahallesi'dir. Diğer
kesimlerde henüz daha bina ya da bölge bazında inceleme olduğunu duymadık. Eski
ve sorunlu olabilecek yapıların riskli yapı olup olmadığının tespit edilmesi ve
incelenmesi gerekiyor. Şu anda elimizde böyle bir envanter yok. Sadece bir
dönem Belediye Başkanımızın açıkladığı Edirne'de 1980 yılından önce yapılan bir
takım yapıların yapı yılını doldurduğunu, eski yapı olduğuna dair demeci var.
Ama o çalışma da henüz elimize ulaşmış değil. Yeni yerleşim bölgesinde olan
binalar aslında mühendislik hizmeti almış binalar ama o zamanın teknolojisiyle,
o zamanın zemin etüdü ile bunlar yapıldı. Bugünün şartlarında bizim onu
güncellememiz gerekir. Hele ki öncelikle Edirne'deki yapı envanterimizi çok iyi
ortaya koymamız lazım. Ondan sonra da yapı envanterine göre riskli bölge ve
yapı var mı bunun tespitine yönelmemiz gerekiyor. Bu bir eksiklik ve
tamamlanması gerekiyor' dedi.
Çolak'ın
konuşmasının ardından toplantıya katılan meslek odaları temsilciler de tek tek
açıklamalarda bulunarak deprem sonucunda ortaya çıkabilecek tehlikelere dikkat
çektiler.
Bakmadan Geçme





