Düşmenin çaresi bilim
Trakya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Hilal Keklicek, düşmenin Avrupa'da yıllık 37 milyon Avro kayba neden olduğunu söyledi. Keklicek, düşmenin önemli bir sağlık sorunu olduğunu belirtirken düşme riskine karşı hem Sağlık Bilimleri Fakültesi'nde, hem de Trakya Üniversitesi Aktif Yaşlanma Merkezi'nde ilk kez analizlerin başlayacağını açıkladı. Düşme sonucunda kırılma ya da incinme konusunda vatandaşları uyaran Keklicek 'Bir travma bulgusu varsa kesinlikle bu konunun uzman hekimine danışılması gerekir. Tıbbın dışında bir yönteme başvurulmaması gerekir' dedi.
Trakya Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Hilal Keklicek, Düşme Riskinde Hareket Analizleri ve Koruyucu Fizyoterapi Yaklaşımları konusunda açıklamalarda bulundu. Sağlık Bilimleri Fakültesi Toplantı Salonu'nda düzenlenen toplantıda basın mensuplarıyla bir araya gelen Keklicek, düşme sorununa karşı alınması gereken önlemlere ve sonrasında yapılması gerekenlere dikkat çekti.
Düşmenin,
göz ardı edilmemesi gereken önemli bir sağlık sorunu olduğunu söyleyen
Keklicek; 'Düşme, hem bu süreci yaşayan birey, hem bakım veren bireyler, hem de
sağlık harcamaları açısından manevi ve maddi birçok maliyete sebep olan bir
olaydır. Düşmelerin yüzde 10'luk bir dilimi kırıkla sonuçlanmaktadır.
Kırıkların ise hemen hemen yüzde 90'lık bir dilimi düşme nedeniyle olmaktadır.
Düşmeler ise çoğunlukla yürüme esnasında veya harekette değişiklik yapma anında
meydana gelmektedir. Avrupa'da düşmenin getirdiği maliyetin 7 bin dolar kayba
neden olduğu, komplikasyonlarla birlikte bu maliyetin 9 bin dolara çıkabildiği
ve Avrupa'ya yıllık yükünün 37 milyon avroya karşılık geldiği bildirilmiştir'
ifadelerine yer verdi.
Düşmenin
bireye yansımalarının ise telafisi mümkün olmayan süreçleri devreye
sokabileceğine dikkat çeken Keklicek; 'Kazara kırıkların olması, travma yaşayan
bölgeye, kişinin kemik veya sistem sağlığına bağlı olarak farklı sonuçlar
doğurabilir. Birey, yaşamını dahi kaybedebilir ki kazara ölümlerde düşmenin
etkili bir faktör olduğu da bilinmektedir. Düşme ile en güzel ve etkili
mücadele düşmeyi önlemektir. Düşmenin önlenmesi için ise öncelikle risklerin
iyi tespit edilmesi gerekir' dedi.
'Düşme eğilimi belirlenebilir'
Kişilerin
düşmeye eğilimli olup olmadığının çok daha önce belirlenebilmesinin öncelikli
amaç olduğunu söyleyen Keklicek; 'Yaşlanmış veya bir hastalığı olan bireyin
risklerini belirlemek ya da hangi nedenler ile düşebileceğini öngörmek veya
düştüğünü tespit etmek için klinik olarak ulaşılabilir birçok test ve ölçek
bulunmaktadır. Kişilerin belirli bir süre içerisinde, belirli bir performansı
gerçekleştirmesindeki becerileri ve süreleri dikkate alınarak bu tespitler
yapılabilir. Zaman içerisinde becerilerinin gerilediği veya geliştiği bu süreli
performans testleri veya çeşitli ölçeklerle belirlenebilir. Bireyin düşmesine
neden olabilecek bireysel veya çevresel etmenler incelenip, önleyici ve koruyucu
yaklaşımlar yapılabilir. Bu uygulama yelpazesi, fizyoterapist eşliğinde kişiye
özel egzersiz uygulamalarından ev içi düzenlemelere kadar uzanabilir' sözlerine
yer verdi.
'Düşme riski önceden tespit edilebilir'
Keklicek,
dünya genelinde son 15 yılda özellikle hız kazanmış hareket analizleri
teknolojileri ile düşme risklerinin düşme olayı meydana gelmeden önce tespit
edilebildiğini açıklarken; 'Henüz genç yaşta herhangi bir düşme öyküsü olmayan
bir bireyin, yakın zaman diliminde düşme eğilimi olup olmadığı belirlenebilmektedir.
Henüz düşmeyen bir bireyin hareketlerine ait özellikler, uzun soluklu yürüyüş
analizi yapabilen sensörler veya kameralı sistemler ile toplanmakta, bu
özelliklerin kendini tekrar edebilme, değişkenlik gösterebilme ve iç örüntü
oluşturabilme kabiliyetleri hesaplanmaktadır' dedi.
'Aktif Yaşlanma Merkezi'nde başlayacak'
Trakya
Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Nörolojik Fizyoterapi ve Rehabilitasyon
Anabilim Dalı'nın, bireylerin düşme risklerini güncel teknolojiye uygun
yöntemlerle belirleyebildiğini açıklayan Keklicek; 'Ayrıca ergoterapi ve
elektrik elektronik mühendisliği ile birlikte detaylı analizler ve çevre
aktivite analizleri de gerçekleştirebilir durumda hizmet vermeye hem Sağlık
Bilimleri Fakültesi'nde, hem de Trakya Üniversitesi Aktif Yaşlanma Merkezi'nde
başlayacağız. Herhangi bir sağlık problemi olmayan bireylerin bile düşme
risklerinin veya eğilimlerinin olup olmadığına düzenli aralıklar ile
baktırmaları, onların gelecekte birçok fayda görmesini sağlayacaktır'
ifadelerine yer verdi.
'Rutin bir uygulama olmalı'
Düşme
riskinin, sanıldığının aksine yalnızca nörolojik hastalıklarla ilişkili
olmadığını belirten Keklicek; 'Henüz 2019 yılında kronik böbrek hastalığı olan
bireylerin, yüksek tansiyonu olan bireylerin düşme riskleri de tanımlanmıştır.
Bu nedenle aslında düşmeye eğitim ya da düşme riskimizin olup olmadığının
kontrolü rutin bir uygulama olmalı, aile hekimlikleri ile temaslar kurulmalı ve
ihtiyaç halinde, eşlik eden başka bir hastalığımız var ise kişinin takip eden
hekimi ile istişare edilerek uygun sıklıkta izlemler gerçekleştirilmeli ve
kişinin tıbbi durumuna uygun olarak ilgili branş hekimi ile fizyoterapist
bireyin koruyucu veya rehabilite edici egzersiz programı planlanmalıdır. Ayrıca
ilişkili tüm sağlık personelleri ile ergoterapi, sağlık hizmetleri, sağlık
yönetimi vb. gibi birimlerle ortak çalışmalarla bireysel ve toplumsal riskleri
en aza indirecek önlemler üzerine çalışılmalıdır' dedi.
'Tıp dışında başvurulmamalı'
Keklicek,
vatandaşlara düşme risklerinin olup olmadığını tespit ettirmelerini önerirken;
'Düşmeden de düşme riskimiz olup olmadığına baktırmamız gerekiyor. Bir kez bile
de düşsek başımıza bir kırık gelse de, gelmese de; bir burkulma yaşasak da,
yaşamasak da; hiçbir yerimiz incinmese bile bunun mutlaka bir analiz
laboratuvarında araştırılması gerekir. Bir travma bulgusu varsa kesinlikle bu
konunun uzman hekimine danışılması gerekir. Tıbbın dışında bir yönteme
başvurulmaması gerekir' sözlerine yer verdi.
Bakmadan Geçme





