Dünyanın borsası Türkiye olmalı
Edirne Ticaret Borsası'nda gerçekleştirilen Ulusal Hububat Konseyi 2017 Hububat Sezonu Değerlendirme Panelinde açılış konuşması yapan Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürü İsmail Kemaloğlu, geleceğin tarımının Türkiye'nin etrafında döneceğini söyleyerek 'Yeni bir bölgesel borsaya ihtiyaç var. Lisanslı depoculuk ürün ihtisas borsası hikâyesi aslında 10 yıl önce söylediğimiz bir rüyanın parçasıdır. Bölgenin emtia borsası Türkiye olmalıdır. Depolarıyla, elektronik piyasasıyla bölgenin emtia ticareti Türkiye'den dönmelidir. 10 yıl sonra bu gerçekleşti. Artık Şikago'dan bölgemizin ürün fiyatlarını belirlemenin imkânı yok' dedi.
Ulusal Hububat Konseyi 2017 Hububat Sezonu Değerlendirme Paneli, Edirne Ticaret Borsası'nda gerçekleştirildi. Panele; Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürü İsmail Kemaloğlu, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü Tohumculuk Dairesi Başkanı Mehmet Sığırcı, Ulusal Hububat Konseyi Başkanı Özkan Taşpınar, Konya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Çevik, KTO Karatay Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bayram Sade, Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu Başkanı Eren Günhan Ulusoy, Edirne Ticaret Borsası Başkanı Özay Öztürk, Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürü Dr. Halil Sürek, UHK Araştırma ve Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Süleyman Soylu, Edirne Ticaret Borsası Meclis Başkanı Fedai Canım, İpsala Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Girgin ile çok sayıda kurum ve kuruluş temsilcileri ile üreticiler katıldılar. Panel; Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Ulu Önder Atatürk, şehitler ve gaziler anısına bir dakikalık saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunması ile başladı. Toplantının açılış konuşmasını Edirne Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Özay Öztürk, son yıllarda hız kazanan lisanslı depoculuk sisteminin, tarım ürünlerinin pazarlanası konusunda farklı enstrümanları sektöre dahil edeceğini söyleyerek; '40 bin ton kapasiteli lisanslı depomuz 2017 yılında faaliyete başlamış ve 37 bin ton alım gerçekleştirmiştir. Sistemin yaygınlaşması için verilen desteklerin devam etmesi gereklidir. Ulusal Ürün İhtisas Borsası'nın kuruluş işlemlerinin tamamlanarak faaliyete geçmesini bekliyor ve destekliyoruz' ifadelerine yer verdi.
Ürün İhtisas Borsası 2018'de açılacak
Öztürk'ün konuşmasının ardından bir konuşma da Konya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Çevik yaptı. Çevik, konuşmasında 2018 yılı içinde Ürün İhtisas Borsası'nın kurulacağını açıklayarak; 'Kurulmasıyla beraber Türkiye genelindeki tarımsal ticaretin spot ayağı lisans üzerinde dönecek. 2018 yılın ürün ihtisas borsasının kuruluşuyla spot piyasalar ve bunun devamı olan vadeli opsiyon piyasalarının oluşması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü çiftçi ayağından da tüccar ayağından da baktığımız zaman önemlidir. Toprak Mahsulleri Ofisi, almış olduğu kararlar çerçevesinde 2020 veya 2023 Aralık ayına kadar tahmin ederim ki piyasadaki marketçilik dönemini bırakıp regüle dönemine geçmiş olacak. Şu anda 1 milyon 850 bin ton Türkiye genelinde lisans almış lisans depolarımız var. Bu tahminen 2020 ya da 2023'te 6-7 milyon ton arasına ulaştığı zaman Türkiye'nin tarımsal ve bitkisel üretimi olan 30 milyon ton civarındaki ürününün yüzde 30'unun altyapısı oluşmuş olacak. Bununla beraber bu piyasa ihtisas borsasının öncülüğünde harekete geçecek ve vadeli opsiyonlu borsası da onun arkasından devam edecek' dedi.
'Gözetim ve denetim sistemi kurulmalı'
Çevik'in konuşmasının ardından bir konuşma da Ulusal Hububat Konseyi Başkanı Özkan Taşpınar yaptı. Taşpınar, konuşmasında hububatın gerek üretimi gerekse ticareti üzerinde oluşturulacak politikaların önemine dikkat çekerek; 'Sektör üretimiyle, ticaretiyle dünya ile uyumlu, sürdürülebilir bir yapıya mutlaka kavuşturulmalıdır. Bunun için tüm paydaşlar, karar alıcılarla sürekli ve etkin bir diyalog içerisinde olmalıdır. Devletin ana görevi, sürdürülebilir bir üretim ve ticaret için haksız rekabetin önüne geçmek; üretici ve tüketiciyi korumak olmalıdır. Bunun sağlanması için öncelikli olarak piyasada etkin bir gözetim ve denetim sistemi kurulmalıdır. Buğday maalesef kıraç alanların ürünü ya da zorunlu mübadelede kullanılmak üzere ekilen bir ürün olarak değerlendirilmektedir. Buğday ekim alanlarında sınır değerlere ulaşılmış olup, bunu altında düşen ekim alanları kurak yıllarda üretim yetersizliği sorununu beraber getirecektir. Bunun için buğdaya yapılan desteklemeler bölgesel farklılıklar da dikkate alınarak acil bir düzenleme yapılarak artırılma yoluna gidilmelidir' sözlerine yer verdi.
'Çiftçi üretimden düşürülüyor'
Üretimi artırıcı politikalar oluşturulmasının gerekliliğine dikkat çeken Taşpınar; 'Ekim alanlarını koruyacak tedbirler acilen alınmalıdır. Türkiye'de 4,5 milyon hektar civarında nadas alanı bulunmaktadır. Tarımın iklim şartlarına bağımlılığını azaltmak için verimlilik çerçevesinde pazarlar arası su transferi mutlaka yapılmalıdır. Ülkemizde enflasyonun en önemli nedeni tarım ve gıda olarak gösterilmeye çalışılmaktadır. Bu yanlışlıkla birlikte gümrük fonlarının düşürülmesi de üzerine gelmektedir. İthalat söylemleri ürün hasat zamanında piyasaları olumsuz etkilemekte, çiftçiyi üretimden soğutmakta, hatta üretimden düşürmektedir. Gümrük vergisi düzenlemeleri iyi hesaplanmalı, vergiler düşürülecekse de hasat zamanında değil ürünün en az olduğu zamanlarda uygulanmalıdır' dedi.
'Dünya ticaretine entegre olmalıyız'
Bakanlığın toplulaştırma çalışmalarının kararlılıkla ve hızlı bir şekilde mutlaka yapılması gerektiğini söyleyen Taşpınar; 'Ülkemizde son yıllarda yaygınlaşan lisanslı depoculuğun etkin bir şekilde kullanılarak dünya tarım ticaretine mutlaka entegre olmalıyız. Sistemin gelişmesi için bizim öncelikli önerimiz; desteklemelerin yanında sahada tanıtım ve bilgilendirme faaliyetlerinin mutlaka yapılmasıdır. Desteklemelerin sektöre ne yönde ve ne derece etki ettiği, hedeflenen amaçlara ne ölçüde ulaşıldığı konusunda etki analizi mutlaka iyi bir şekilde değerlendirilmelidir. Önemli bir husus da uzman olmayan kişiler buğday, ekmek, pirinç üzerine yorum yapmaktadır. Bu olumsuz propagandaların önüne geçilmesi gerekir' ifadelerine yer verdi.
'Su kısıtı yaşıyoruz'
Taşpınar'ın konuşmasının ardından bir konuşma da Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü Tohumculuk Dairesi Başkanı Mehmet Sığırcı yaptı. Sığırcı, konuşmasında Türkiye'nin hububat üretiminde 2007 yılından 2017 yılına gelindiğinde buğday, arpa, çavdar, yulaf, mısır ve çeltik bağlamında toplam üretim alanlarında 5 milyon hektarlık bir azalma görüldüğüne dikkat çekerek; 'Ancak yine 2016 yılı verilerine göre; son 10 yılda üretimde yüzde 5 oranında artış oldu. Tarım alanlarında azalmaya rağmen modern tarım tekniklerini uygulayan, verimli unsurlarını ön plana çıkaran başta üreticilerimiz olmak üzere bu konuda emeği geçen meslektaşlarımızı tebrik etmek istiyoruz. Bakanlık olarak önümüzdeki yıllarda en önemli çalışmamız, esas manada iki çatı üzerine oturacak. Bunlardan birincisi, hem dünyada hem de ülkemizde artık en değerli faktör olan su kavramıdır. Su kısıtı gerçekten bitkisel üretimin miktarını çok önemli şekilde etkileyici bir faktördür. Özellikle son yıllarda küresel ısınma dediğimiz en önemli verilerin, atmosferin yağış olarak geri dönüşün şekilleri ve miktarı, tarım için en önemli kavram olan rejimi konusunda çok ciddi problemler yaşıyoruz' dedi.
'Toprağı zenginleştirmeliyiz'
Su kısıtı ile beraber bir diğer önemli konunun organik madde eksiklikleri olduğuna dikkat çeken Sığırcı; 'Bu konuda toprağın organik madde bakımından zenginleştirilmesi zorunluluktur. Neticede ıslah kavramı burada kendini bir kat ön plaka çıkarmaktadır. Çok iyi bir organik gübreleme metodu geliştirebilirsiniz ama toprağın da mutlaka ıslahını geliştirmemiz gerekiyor. Bunda da en önemli konulardan bir tanesi yeşil gübreleme ve bitkinin kendi işlevselliği olarak toprağı kendisinin zenginleştirmesi ile ilgili üretim metot tekniklerinde ve analizi ile ilgili bir çalışma içerisine girmemiz gerekiyor. Bu sürecin önümüzdeki yıllarda ve destekleme politikalarının da bu bağlamda gelişmesi ve bakanlığın çalışmalar yaparak önümüzdeki yıllarda yansımalarını sunacağız' sözlerine yer verdi.
'2019'da lisanslı depolama ile yöneteceğiz'
Sığırcı'nın konuşmasının ardından bir konuşma da Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürü İsmail Kemaloğlu yaptı. Kemaloğlu, konuşmasında Lisanslı Depoculuk Ürün İhtisas Borsası'nın rolünün piyasa düzenlemek olduğunu söyleyerek; 'Doğru, biz hakem olmak istiyoruz. Ama hakem olmamız için önce saha koşullarının iki taraf için eşit olması lazım. Bir tarafta üretici var. Üretim aşamasında yaşadığı sıkıntılar var. Eğer TMO Genel Müdürlüğü önümüzdeki süreçte hakem olacaksa iki tarafın eşit şartlarda buluşacağı altyapının kurulmuş olması lazım. Üreticinin ürününü bekletebileceği altyapının olması lazım. Üreticinin avansa, finansman imkânlarına kavuşması lazım. Üreticiye ve sanayiciye çok katkısı olacağını düşünüyorum. 2019 yılı itibariyle TMO Genel Müdürlüğü, bütün yardımlarını lisanslı depolarda yapıyor olacak. Bu sene biraz daha somutlaştırdık ve 2 milyon ton buğday aldık. 205 bin ton mısır aldık. 340 bin tonunu lisanslı depolarda elektronik ürün senedi olarak satın aldık. Onları aynı şekilde elektronik ürün senedi olarak satıyoruz. Önümüzdeki sene hesabımız 2-2,5 milyon ton ürünü bu çerçevede yönetebileceğiz. 2019 yılında tamamını lisanslı depolama ile yöneteceğiz' dedi.
'Emtia borsası Türkiye olmalı'
Geleceğin tarımının Türkiye'nin etrafında döneceğini söyleyen Kemaloğlu; '10 yıl önce ABD, bir numaralı buğday ihracatçısıydı. Bugün dünyanın bir numaralı buğday ihracatçısı kim? Rusya. Bugün dünyanın tahılı Karadeniz havzasında dönüyor. Bugün Karadeniz Bölgesi'nin tahıl fiyatını Şikago belirlemiyor. Yeni bir bölgesel borsaya ihtiyaç var. Lisanslı depoculuk ürün ihtisas borsası hikâyesi aslında 10 yıl önce söylediğimiz bir rüyanın parçasıdır. Bölgenin emtia borsası Türkiye olmalıdır. Depolarıyla, elektronik piyasasıyla bölgenin emtia ticareti Türkiye'den dönmelidir. 10 yıl sonra bu gerçekleşti. Artık Şikago'dan bölgemizin ürün fiyatlarını belirlemenin imkânı yok. Yeni bir yapıya ihtiyaç vardır. Türkiye gerekli hızı gösterirse biz bunu beraber başaracağız' ifadelerine yer verdi.
'Kimseyi mağdur etmedik'
TMO fiyatını geç açıkladığı ve piyasaya müdahalede geciktiği ile ilgili eleştirilerek cevap veren Kemaloğlu; 'Biz Nisan'da da, Mayıs'ın başında da fiyat açıklayabiliriz. Ama piyasa işliyorsa, üretici ürününü istediği fiyata satabiliyorsa niye daha hasat başlamadan fiyat açıklayacaksınız? Fiyat açıklanmamasının temel nedeni, üreticiyi koruyup piyasanın şekillenmesine müsaade etmektir. Kimseyi mağdur etmediğimizi düşünüyoruz. Hasadın başladığı günden itibaren TMO'nun bütün depoları, işyerleri üreticimizin hizmetindedir. Fiyat açıklanana kadar hiçbir depo kira ücreti almıyoruz. Fiyat açıklanana kadar isteyenler bir önceki yılın fiyatıyla yüzde 30 avans veriyoruz. Bu sene çeltikte fiyat açıklamadık. Niye? Çünkü üretici zaten istediği fiyata satıyor. Gerek yoktu' dedi.
'Gümrük vergisi keşke düşürülmeseydi'
Kemaloğlu, gümrük vergisinin düşürülmesiyle ilgili eleştirilerin haklı olduğunu söyleyerek; 'Daha önce de gündeme geldi ama '˜hasat zamanı vergi düşürülmeseydi' dendi. Evet, keşke düşürülmeseydi. Katılıyorum, ilk defa böyle bir şey oldu. Daha önceki yıllarda pek olmuyordu. Toplamda fiziki ithalat olarak buğdayda vergi düşürüldü diye bir gram buğday gelmedi. Ama psikolojik bir etkisi oldu. Biz de onu yönetmekte sıkıntı yaşadık. Fiyat düşüşüne sebep oldu' sözlerine yer verdi.
Konuşmaların ardından KTO Karatay Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bayram Sade'nin moderatörlüğünde Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürü İsmail Kemaloğlu, Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu Başkanı Eren Günhan Ulusoy, Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürü Dr. Halil Sürek, UHK Araştırma ve Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Süleyman Soylu, Edirne Ticaret Borsası Meclis Başkanı Fedai Canım, İpsala Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Girgin'in sunumlarıyla panel devam etti.
Bakmadan Geçme

Edirne Merkez’e bağlı köy ve mahallelerde çeltik ruhsat başvuruları başladı

Temsili askerlik yapacak engelli öğrencilere "asker kınası" yakıldı

İba, “Çiftçilerimiz, bu milletin sessiz kahramanlarıdır”

Üniversiteler arası judo şampiyonası başladı

Terziler sezona hazır

Evliya Kasımpaşa Camii’nde restorasyon çalışmaları devam ediyor