Diyarbakır'da Meksa Vakfı tarafından burada yaşayan Dom'lar için hazırlanan '˜Mezopatamya'nın Kayıp Halkı Dom'lar' projesi sona erdi. Merkezi İstanbul'da bulunan Sıfır Ayrımcılık Derneği ile birlikte projenin kapanış törenine katılan Edirne Roman Eğitim Gönüllüleri Derneği Başkanı Turan Şallı, yapılan çalışmaları yerinde inceleyip deneyim kazandı.
Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Avrupa Birliği tarafından finanse edilen dezavantajlı kişilerin sosyal entegrasyonu ile istihdam edilebilirliklerinin geliştirilmesi konusunda Edirne'de yaptıkları proje sonrasında bir benzeri projenin de Diyarbakır'daki Dom'lar için yapıldığını ifade eden Başkan Şallı, 'Bizde aynı hibeden yararlanarak Edirne'de bu projeyi gerçekleştirmiştik. Proje ile ilgili yapılan toplantılara da beraber katılmıştık. Onları da bir tanıma şansımız doğdu ve bizleri de mahallerine davet ettiler. Orada projede yürütülen ofis ve atölyelerini gördük. Kursiyerleri tanıdık. Projeden faydalanan kadınların neler kazandıklarını gözlemledik. Olumlu ve olumsuz taraflarını öğrenme şansımız oldu' dedi.
'Kültür birliği yaptık'
Diyarbakır'da yaşayan Dom'ların Romanlara göre daha zor şartlarda yaşamlarını sürdürdüklerini belirten Şallı, 'Romanlar her ne kadar sosyal dışlanma yaşıyorsa, Diyarbakır'da yaşayan Dom'lar daha zor şartlarda yaşamaya çalışıyorlar. Mahallede yaşayan kadınları, gençleri ve çocukları gördük. Yaşayış tarzlarını, hayata bakış açılarına şahit olduk. Proje sonunda yapılan kapanış töreninde oradaki insanlarla kültür birliği yaptık. 21 Diyarbakır, 22 Edirne dedik. Rom'larda bizim Dom'larda bizim, Lom'larda bizim Abdallarda. Edirne ve Trakya kültürünü Diyarbakır'daki Dom'ların kültürüyle birleştirdik. Biz Türkiye'nin renkli mozaiğiyiz. Biz bu ülkenin bireyleri ve kardeşleriyiz' diye konuştu.
Kapanışta Roman havası
Projenin kapanış töreninde mahalle halkıyla birlikte Roman havası oynayan Turan Şallı, 'Dom'lar da çingenelerin bir koludur. Biz zaten Rom'lar, Dom'lar, Lom'lar Abdallar olarak bir ağacın dallarıyız. Etkinlikte birlikte Roman havası çalarak birlikte oynadık. Başta biraz yadırgadılar ama bu çok uzun sürmedi. O yörenin kendine has bir kültür yapısı var. Kendine özgü bir müziği var. Ama ben oraya çıktıktan sonra demek ki bazı şeyleri hissetmiş olmalılar ki kanımızda, genimizde de olduğu için kısa sürede bize ayak uydurdular. Daha sonra hiçbir zorluk çekmeden güzel güzel oynadık. Birlik ve beraberliği o kadar iyi sağladık ki, oraya Suriye'den gelenler bile çok şaşırdı. Biz bu ülkenin ortak kültür değeriyiz. Bunu da fark etmiş olduk. Rom ve Dom kardeşliğini geliştirdik. Coşku ve kültür yumağı yarattık' şeklinde konuştu.