Doğadan ilham alarak baston üretiyor
Edirne'de ikamet eden 74 yaşındaki Hasan Kaplan, doğada rastladığı ağaç dallarını toplayarak bunları kendi elleriyle bastona dönüştürüyor. Kaplan'ın yaptığı her baston, doğanın dokusunu ve ustalığının izlerini taşıyan eşsiz bir obje haline geliyor.
Bulgaristan’ın Şumnu kentinde doğan Kaplan, henüz çocukluk çağlarında ahşap işçiliğiyle tanıştı. Eğitim saatleri dışında vaktini, babası ve diğer aile büyüklerinin atölyelerinde geçirerek; kızağın yanı sıra at arabası gibi çeşitli ahşap yapımlarında çalışarak bu sanatı öğrenme fırsatı buldu.
1977 yılında Türkiye’ye yerleşen Kaplan, önce Bursa Büyükşehir Belediyesi’nde görev yaptı, ardından 1998’de emekliye ayrıldı. Emeklilik sonrası doğayla iç içe olan eski ilgisini yeniden canlandıran Kaplan, kızılcık başta olmak üzere uygun ağaç dallarını toplayıp baston üretimine yöneldi.
Baston yapımında tamamen el işçiliğine dayanan özel bir teknik uygulayan Kaplan, makineler yerine sadece bıçak kullanarak her parçayı ayrı bir dikkatle işliyor. Ürettiği bastonlar yalnızca bir yürüme yardımcısı değil, aynı zamanda doğaya olan hayranlığının ve ustalığının birer sembolü haline geliyor.
İşin temelini doğru malzemeyi seçmenin oluşturduğunu dile getiren Kaplan, “Çocukken başladım bu işe. Emeklilikten sonra yüzlerce baston yaptım. Ormanda gezinirken uygun dalı bulmak avcı gibi dikkat gerektiriyor. En çok kızılcık tercih ediyorum. Bastonları tek parça olarak yontuyorum. Her ağacın formuna göre farklı figürler ortaya çıkıyor. Bazen bir hayvan, bazen farklı bir desen oluyor. El işçiliğiyle yapıyorum, makinelerle çalışmak bana göre değil. Bıçağımla şekil veriyorum. Gerektiğinde ateşle ağacı ısıtıp eğip biçim kazandırıyorum. Bin adedin üzerinde baston yaptım.” ifadelerini kullandı.
Ahşapla uğraşmanın ruhunu dinlendirdiğini belirten Kaplan, yontma sürecinin kendisini mutlu ettiğini de sözlerine ekledi.
Kışın ormanlara girerek baston yapımına uygun dallar aradığını belirten Kaplan, “Ormanda dolaşırken her dal bana başka bir form gösteriyor. O yüzden her bastonun kendine has bir karakteri oluyor. Çalışırken zamanın nasıl geçtiğini fark etmiyorum. Önce kafamda bastonun şeklini canlandırıyorum, sonra çalışmaya başlıyorum. Bazı bastonlar iki günde tamamlanıyor, bazıları bir haftayı buluyor.” dedi.