Dinle problemimiz yok

Eğitim-İş Sendikası, kendisine yönelik eleştirilere bir basın açıklamasıyla cevap verdi. Edirne'deki basın açıklamasına katılan Eğitim-İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım, konunun saptırıldığını ileri sürerek 'Eğitim-İş olarak bizim din ile değil, dini kendi çıkarları için kullanarak eğitimi bilimsellikten ve çağdaşlıktan uzaklaştırmak isteyenlerle sorunlarımız vardır' dedi.

Dinle problemimiz yok
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Eğitim-İş Sendikasının 4-6 yaş grubu öğrencilere Kur'an Kursu eğitimini yargıya taşımasını, yerelde bazı sendikaların sosyal medyada tepki göstermesine karşı Eğitim-İş Edirne Şubesi bir açıklama yaptı. Saraçlar Caddesi'ndeki PTT binası önünde gerçekleşen açıklamaya Eğitim-İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım'ın da katıldı. Konunun saptırıldığını söyleyen Eğitim İş Edirne Şube Başkanı Nedim Zobar, "Eğitim İş Sendikası Milli Eğitim Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında imzalanan 4-6 yaş grubu kuran kursu eğitimine karşı açtığı dava ve Danıştay tarafından bu konunun iptali için yaptığı müracaata karşı bazı kesimler sendikamıza karşı yerelde sosyal medyada hakarete varan tavırlar sergilemiş, konuyu saptırmışlardır' dedi.

Çok sayıda bakan ve müfredat değişikliğini dile getiren Genel Başkan Orhan Yıldırım konuşmasında şu görüşlere yer verdi: '17 yıldır ne yazık ki Türkiye'nin eğitim karnesi çocuklarımızın kendi gelecekleriyle ilgili kendi süreçlerini bilimsel ve çağdaş yöntemlerle kendini geliştirebilmeleri yıllardır sekteye uğruyor. Bunun tek sorumluğu eğitim bakanlığını yürüten ve her gelen bakanın bir önceki bakanın yaptığı değişikliği çöpe atarak yeni reform adı altında ülkemiz çocuklarına ve halkımıza yeni sistem diye yutturmaya çalıştıkları yeniliklerdir. 3 Mart 1924 Tevhid-i Tedrisat Öğretim Birliği Yasası'nın kabulünden bu yana Türkiye'de eğitimin yozlaştırılması, geçmişe duyulan özlem, çocuklarımızın bilimsel ve çağdaş eğitimden uzaklaştırılması adına tarikatların cemaatlerin sürekli olarak çocuklarımıza el uzatması nedeniyle eğitim sekteye uğramaktadır. Günümüzde Diyanet İşleri Başkanlığı kendi ilgi alanının dışına taşarak Milli Eğitim Bakanlığı'nın yapmakla sorumlu olduğu Anayasamızda yer alan tüm çocuklarımıza eşit ve adil bir şekilde ulaşılabilir, erişilebilir eğitimin sunulmasının önüne geçmek, daha henüz idrak kapasitesine ulaşmamış olan, soyut ve somut kavramları kabullenememiş olan çocuklarımıza henüz bu psikolojik eğitimi almadan çocuklarımıza dini bilgiler verilmek istenmektedir. Eğitim-İş olarak bizim din ile değil, dini kendi çıkarları için kullanarak eğitimi bilimsellikten ve çağdaşlıktan uzaklaştırmak isteyenlerle sorunlarımız vardır. Öğretmek, biz öğretmenlerin işiyken, bunu devlet eliyle din adamlarına devretmenin de anlaşılır bir tarafı bulunmamaktadır. Üç beş kuruş için tüm eğitim çalışanlarını, memurları enflasyonun altında ezdirenler, kapalı kapılar ardında imza atanlar, emek sorunuyla ilgili hiçbir eylem yapmayanlar, sürgün ve ihraçlara ağzını açmayanlar sendikacıyız diye ortada dolaşmayacaklar. Dernekseler dernekçilik yapacaklar, sendikacıysalar herkesin emeğin, çalışanların hakkını ve tabi ki Türkiye'nin sorunlardaki doğru noktalarda mücadelesini yürütecekler. Hiç kimse buralarda Edirne'deyiz başka bir kentteyiz diye boş boş konuşmayacak. Konuşanlar hakkında da gereği hem hukuksal yönden hem de kamuoyu yönünden ilerleyen günlerde her zaman için bunun hesabı sorulacaktır. Eğitim İş Sendikası kurulduğu günden bu yana sürekli üye sayısını arttıran Türkiye'nin her tarafında örgütlenen mücadelesini de hukuksal zeminlerde sürdüren Türkiye'nin en önemli çağdaş, bilimsel laik örgütüdür.' 

Bakmadan Geçme