Canalp'ten 1922 hatırlatması
Edirne Valisi Ekrem Canalp ve eşi Ayten Canalp, 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları kapsamında resepsiyon düzenledi. Canalp, resepsiyonda yaptığı konuşmada 30 Ağustos Zaferi'nin 97'nci yıldönümünde Türk ordusunun imkânlarına dikkat çekti. Canalp, 30 Ağustos Zaferi'nin yokluklar içerisinde kazanıldığını hatırlatırken 'Düşünün ki bugün bizim önümüzden askerlerimiz geçti. Tanklarıyla, araçlarıyla gerçekten muhteşemdi. Bu askeri araçları, askerlerimizi o giysiler içinde gördüğümüz zaman onları seyreden herkes de gerçekten duygulandı. Ama lütfen gözünüzün önüne 1922'yi getirin' dedi.
Edirne Valisi Ekrem Canalp ve eşi Ayten Canalp, 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları kapsamında resepsiyon düzenledi. Ekmekçizade Ahmet Paşa Kervansarayı'nda düzenlenen resepsiyona Garnizon Komutanı Tuğgeneral Dündar Şahin Güngör, Belediye Başkanı Recep Gürkan, Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, Baro Başkanı Av. Alper Pınar, ilçe kaymakamları ve belediye başkanları, askeri erkân, kamu kurum ve kuruluşlarının müdürleri, sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ve davetliler katıldılar.
30
Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle düzenlenen yemekli gecede konuşma yapan Vali
Canalp, milletlerin tarihinde belli dönüm noktaları bulunduğuna dikkat çekerken;
'Ağustos ayı, bizim milletimiz açısından da gerçekten bu kilometre taşlarının
da döşendiği çok müstesna bir aydır. Anadolu'yu bizlere vatan yapan Malazgirt
savaşı, yine bir Ağustos ayında cereyan etti. Yine Doğu Anadolu'yu tekrar vatan
olarak geri kazanmış olduğumuz Çaldıran savaşı da Ağustos ayı içerisindedir.
Karadeniz'i bize vatan yapan Otlukbeli savaşı da yine aynı şekilde Ağustos ayı
içerisindedir. Balkanlar'daki Mohaç savaşı, Belgrad'ın fethi gibi pek çok
müstesna olay da yine hep Ağustos ayı içerisinde cereyan etmiştir. Bu
zaferlerle beraber tarih boyunca belli güzel zamanlar yaşadık, belki Tuna'nın
ötesine taştığımız zamanlar oldu. Ama büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün
ifadesiyle yine milletimizin de makûs talihini yaşadığı 200 yılı aşkın bir
zamanı da yaşamış olduk. Öyle ki bu makûs talih, Birinci Dünya Savaşı
sonrasında öyle bir noktaya geldi ki milletimizin, devletimizin neredeyse
ordularının tamamına yakınının dağıtıldığını, askerlerimizin terhis olduğunu ve
bugün vatan olarak bildiğimiz bu toprakların pek çok noktasının da işgal altına
alındığını maalesef yaşamış olduk. Ordularımız dağıtılmıştı, ekonomimizin
üretkenliği belki dip noktalara vurmuştu ve milletimiz fakirlik ve aynı zamanda
yoklukla da mücadele eder hale gelmişti. Böylesine Türk milletinin bittiğinin
söylendiği bir zamanda büyük önder Gazi Mustafa Kemal'in önderliğinde, bu asil
millet tekrar ve yeniden dirilme imkânı buldu' ifadelerine yer verdi.
Canalp,
Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde Kurtuluş Savaşı verildiğini ve yokluklar
içerisinde düzenli bir ordu kurulduğunu hatırlatırken; 'Bu düzenli orduyla
Birinci ve İkinci İnönü Savaşları ile üzerimize gelen birlikleri durdurmayı
başardık. Sakarya Meydan Muharebesi ile de savaşa belli bir denge getirdik.
Ancak yine de Afyon'un batısındaki her toprak parçası ve bir vatan kurtarılmayı
bekliyordu. Her 30 Ağustos'un bizim zihnimizde canlandırması gereken belli
duygular olmalıdır ve her Türk vatandaşı bu duyguları bir kez daha yaşamalıdır.
Bize 30 Ağustos'un yaşatması gereken duygulardan bir tanesi, o zamanı tekrar
gözümüzün önünde canlandırmakla olur. Düşünün ki ordumuz, bugün bizim önümüzden
askerlerimiz geçti. Tanklarıyla, araçlarıyla gerçekten muhteşemdi. Bu askeri
araçları, askerlerimizi o giysiler içinde gördüğümüz zaman onları seyreden
herkes de gerçekten duygulandı. Ama lütfen gözünüzün önüne 1922'yi getirin.
Elimizin altında silahlarımızın son derece sınırlı olduğu zamanları gözümüzün
önüne getirin. Askerimizin giymiş olduğu çorabın, bu asil milletin
annelerimizin kendi elleriyle dikmiş oldukları yünlerden üretmiş oldukları
çoraplar olduğunu gözlerinizin önüne getirin. Askerimizin ayağının altında
çarıklarla savaştığını ve o çarıklarla yüzlerce kilometre yol kat ettiğini
gözlerinizin önüne getirin. Karşımızdaki hasımlarımızın araçlarının olduğunu,
kamyonlarıyla nakliyeler yapabildiğini ama bizim elimizde kamyonların
olmadığını ve nakliyeyi de kağnılarla yapabildiğimizi gözümüzün önüne getirin.
Avrupalı askeri gözlemcilerin şöyle bir kanaati var; sadece Afyon'daki mevzileri,
Türkler 6 ay süreyle topla dövmüş olsalar, bu mevzileri geçemezler. Ama bizim
ordumuzun ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün gerçekten muhteşem bir stratejik
başarısı ve muhteşem bir taktik uygulamadır ki 30 Ağustos, 6 ay topla dövseler
geçilemez denilen o siperler 6 saat içerisinde darmadağın edilmiştir. O
siperleri darmadağın eden şeyler sadece bizim toplarımız, tüfeklerimiz değildi.
Bugün askeri geçit esnasında askerlerimizin yüzlerinde görmüş olduğunuz o ifade
ve yüreklerinde o hissetmiş olduğumuz duygu var ya emin olun ki önümüzden geçen
o devasa tankların motorlarından çok daha güçlüydü ve kalpleri o motorlardan
çok daha güçlü atıyordu' dedi.
'Reşat Çiğiltepe'yi hepimiz hatırlamalıyız'
Türk
milletine, 30 Ağustos zaferini kazandıranın aynı zamanda sahip olduğu maneviyat
ve duyguları olduğunu söyleyen Canalp; 'Hepimizin, 1920'deki bu duyguyu yeniden
yaşamamız gerekiyor. Çocuklarımıza, gençlerimize bu duyguyu her zaman
yaşatmamız gerekiyor. Her zaman için bu duyguyu canlı ve diri tutmamız
gerekiyor. 30 Ağustos denildiği zaman benim her zaman aklıma gelen bir başka
husus da mutlaka Yarbay Çiğiltepe'dir. Reşat Çiğiltepe'yi hepimiz
hatırlamalıyız. Her 30 Ağustos'ta bir kez daha anmalıyız. Onun görev uğruna,
Atatürk'ten aldığı emri zamanında yerine getiremediği için kendi canına
kıymasına sebep olan o görev, disiplin ve sorumluluk anlayışını bütün
çocuklarımıza biz de bugün vermek zorundayız. Ümit ediyorum ki bugün bütün
gençlerimiz, Yarbay Çiğiltepe'nin ruhundan bir parçayı ruhlarında taşıyorlar.
Bizim milletimizin her ferdi de yine aynı şekilde ihtiyaç ortaya çıkarsa bir
Reşat Çiğiltepe olmaya her zaman adaydır. Bu duygu ve düşüncelerle nice 30
Ağustos'lara bu şekilde girmeyi Cenab-ı Allah, bizlere nasip etsin. Milletimize
bir daha 30 Ağustos, Kurtuluş Savaşı yaşamayı göstermesin. Ama herkes de şunu
bilsin ki eğer bir kez daha Kurtuluş Savaşını yaşamamız gerekirse ve bir kez
daha bir 30 Ağustos destanı yaşatmamız gerekirse bu millet, Edirne, Türk halkı
destanı yaşatmaya ve yaşamaya her zaman hazırdır' sözlerine yer verdi.
Canalp'in konuşmasının ardından resepsiyon sona erdi.
Pekcanlı'dan tepki
Cumhuriyet
Halk Partisi (CHP) Edirne İl Başkanı Fevzi Pekcanlı, Edirne Valisi Ekrem Canalp
ve eşi Ayten Canalp tarafından 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları kapsamında
düzenlenen resepsiyona İl Genel Meclisi Üyeleri'nin davet edilmemesine tepki
gösterdi. Pekcanlı, sosyal medyadan yaptığı açıklamada; 'Edirne Valiliğinin
düzenlediği 30 Ağustos yemeğine Edirne halkının oylarıyla seçilmiş ve bütün
Edirne'nin devlet yatırımlarını meclisinde karar alan 'İl Genel Meclisi'
üyelerinin davet edilmemesini çok yanlış buluyorum. Halkımızın oylarıyla
seçilmiş İl Genel Meclisi üyelerine yapılan bu tavır aynı zamanda Edirne
halkına yapılmıştır. Birçok davetlinin olduğu yemeğe sadece usulen meclis
başkanı ve grup başkan vekillerini davet doğru değildir, yani kısacası ilk defa
yapılan bu uygulama son derece yanlıştır. Hiçbir siyasi parti ayırmadan bütün
meclis üyelerine yapılan bu yanlıştan inşallah bir daha ki organizasyonlarda
vazgeçilir umarım Sayın Edirne Valimiz bu duruma müdahale eder ve atanmış
memurların halkın seçtiği kişilere yaptığı bu yanlıştan vazgeçilir' dedi.