Bu hafta Erol Güngör konuşuldu
Birlik Vakfı Edirne Şubesi'nin düzenlediği 'Edirne Konuşmaları' programı kapsamında bu hafta ülkemizin yetiştirdiği dünyaca ünlü sosyal bilimcilerden biri olan Profesör Doktor Erol Güngör'ün hayatı, eserleri ve düşünceleri ele alındı.
Şehrimizin Kaleiçi semtinde bulunan ve daha ziyade üniversite gençliğinin rağbet ettiği Dervişhane çay evinde düzenlenen program, vakıf şube başkanı Dr. Recep Duymaz'ın açılış konuşmasıyla başladı. Duymaz özetle şunları söyledi: 'Sevgili gençler, Edirne'de bir düşünce ve edebiyat ortamı meydana getirmeye çalışıyoruz. Bu maksatla her hafta cuma akşamları vakfımızda düzenlediğimiz 'Edirne Konuşmaları' programını bu hafta sizlerin de rağbet ettiğiniz bir mekânda gerçekleştiriyoruz. Bu akşam sizlere bir ziyafet çekeceğiz. Bu ziyafet, midelerimizden çok, beyinlerimize hitap edecektir. Beyinlerimiz giderek bilim, düşünce, sanat ve edebiyat değerlerinden uzaklaşıyor'¦ Gençlerimiz akıllı telefon, internet ve sosyal medya paylaşımlarıyla bu değerlerden kopuyor, köklerimize tutunamıyor'¦ Aile, eğitim ve siyaset kurumlarımız bu tutunamayış ve kopuş karşısında hala köklü bir çözüm üretebilmiş değillerdir... Fedakârca çalışan bazı öğretmen ve eğitim kurumlarımızın yanında gönüllü sivil toplum kuruluşları da onlara yardımcı olmaktadır'¦ Biz de bilim ve düşünce hayatımıza yön veren bilim, düşünce ve sanat adamlarımızı kendi eserlerinden kalkarak tanıtmak suretiyle elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz. Bilim ve sanata yönelmek zorundayız. Bilim ve sanat bir kuşun iki kanadı gibidir. İki kanadı olan kuş, göklerde süzülerek uçabilir.'
Devamında Prof. Dr. Ahmet Günşe'in sunumuna geçildi. Ahmet Günşen, Erol Güngör'ün 1938 yılında Kırşehir'in Kayabaşı mahallesinde doğduğunu hatırlatarak, kendisinin de bu şehirde uzun yıllar görev yaptığını, bu sebeple bir bakıma Erol Güngör'le hemşeri olduğunu söyledi. Onunla ilgili anlatacağı bilgilerin, ailesinin fertlerinden, komşularından ve arkadaşlarından, yani birinci elden elde edilen bilgiler olduğunu ifade eden Günşen, 'Kırşehir, Horasan illerinden Anadolu'ya göç etmiş ve burasını Müslüman Türk milletine ebedi vatan haline getirmiş Hacı Bektaş-ı Veli, Ahi Evran-i Veli, Âşık Paşa ve Yunus Emre gibi uluların meydana getirdikleri manevi bir iklime sahip şehirlerimizden biridir. Erol Güngör'ün dedesi Hacı Osman Efendi, Ahi Evran Camisi'nde imamlık ederken torununu elinden tutar sık sık camiye götürür ve dizinin dibinde oturtup bu uluların anlam ve heyecan dolu menkıbelerini anlatırmış'¦ Bu yolla Erol Güngör'ün şahsiyetinin kökleri, Anadolu'nun manevi kaynaklarından beslenerek filizlenmeye başlamış, daha sonra aldığı eğitim ve gördüğü disiplinle sarsılmaz ve yıkılmaz bir çınar halinde yükselmiştir. İlk, orta ve lise öğrenimini Kırşehir'de görmüştür. Lise arkadaşlarından Dursun Yastıman, ünlü halk söz ve saz ustalarından Şemsi Yastıman'ın yeğenidir. Erol Güngör, bu yolla türküleri, müziği ve şiiriyle Türk halkını daha gençlik yıllarında yaşayarak, onun havasına girerek yakından tanımıştır. Bunlarda dile gelen temiz aşkı, gurbeti, yoksulluğu ve fanilik duygusunu kendi içinde de duyarak hayat yolunda ilerlemiştir. Lisede İlhan Berk'in Fransızca öğretmeni olması, onun için bir şans olmuştur. İlhan Berk, onda hem sanat duygusunun uyanması ve gelişmesine, hem de Fransızcaya, dolayısıyla Batı kültürü ve medeniyetine karşı ömrünün sonun kadar devam edecek eleştirel bir ilginin uyanmasına sebep olmuştur. Yükseköğrenim için İstanbul'a geldiğinde Hukuk Fakültesi'ne kayıt yaptırır. İkinci sınıftayken ilginç bir olay olur ve hayatının yönü değişir. Necip Fazıl'in, kendisi bir ilim ve fikir adamı değil, ama hakiki ilim ve fikir adamları arasında bir 'saka' görevi gören Fethi Gemuhluoğlu, onu Mümtaz Turhan'la tanıştırır. Yılların hocası olan Mümtaz Turhan, onu derhal keşfeder ve Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü'ne gelmesini ister. Erol Güngör, onun artık hayatını bilime adamış sadık bir öğrencisi olur. Bu öğrencilik zamanla onun asistanlığına, daha sonra da meslektaşlığına kadar yükselir. 1966 yılında A. B. D. Colorada Üniversitesi'nde iki yıl görev yapıp İstanbul'a döndükten sonra yazıları, kitapları ve çevirileriyle kendisini üniversite ve akademik çevrelerde kabul ettirmiş ve saygın bir ilim adamı olmuştur. Ayhan Songar, onun hakkında şu anlamda bir cümle söylemiştir: Erol Güngör, önce öğrencimiz sonra, sohbet arkadaşımız, meslektaşımız ve hocamız oldu. 1982 yılında Konya Selçuk Üniversitesi Rektörlüğü'ne atanan Erol Güngör, burada ilim adamlığının yanında idarecilik ve organizatörlük yanlarını da ortaya koymuştur. Yaptıkları arasında en önemlisi, bugün de birçok üniversitemizin en önemli problemi olmaya devam eden bulundukları şehrin halkıyla 'bütünleşememek' problemini, düzenlediği 'Seri Halk Konferansları' ile daha o zaman çözmeye başlamış ve üniversite ile halkı birleştirmeyi başarmıştır. 24 Nisan 1983 tarihinde henüz kırk beş yaşındayken İstanbul'da bir kalp krizi sonucu öldüğünde halk, Erol Güngör'ün cenaze namazına katılmak üzere Konya'dan İstanbul'a otobüslerle adeta akmıştır. Konyalıların bu olağanüstü ilgisini gören gazetecilerden biri, otobüsten inen bir yolcuya bunun sebebini sorunca şu cevabı almıştır: 'Biz Konya'da camiye gelen bir rektör gördük!..'
Erol Güngör, bilgi sahibi olmadan düşünce sahibi olunamayacağını ısrarla belirtmiş ve gençleri önce bilgiye, köklerimizi öğrenmeye teşvik etmiştir. Ahmet Arvasi, 'Deha cemiyetle, cemiyet deha ile hayat bulur. Dehayı doğurmayan cemiyet susar' demiştir. Erol Güngör, bu anlamda milletimizin bağrından çıkmış, hem içerde, hem dışarda, akademik çevrelerde konuşan milletimizin bir dahasıydı. Prof. Dr. Mümtaz Turhan, onun için 'en büyük eserim' demiştir' dedi.
Ahmet Günşen, daha sonra Erol Güngör'ün kitaplarını tanıtmaya ve temel düşüncelerini anlatmaya geçerek, 'Onların sadece yan başlıklarını vermekle yetinelim. Ona göre Türk aydınının özelliklerini şöyle sıralayabiliriz: Her alanda (eğitim, siyaset'¦) köklerimizden yola çıkmak; önce içerde birliğimizi sağlamak için çalışmak; dışarda üst düzeyde bilim, sanat alanlarında lobi faaliyeti yapmak; Avrupa Birliğini yanımıza çekmek; bilim, bilinç ve teknolojik güce sahip eğitim kurumları kurmak'¦
Müzakere bölümünde daha ziyade şu tür sorular soruldu: Gençlerimiz, köklerimizle nasıl bağlantı kuracaklar? Eğitim sistemimiz neden bir türlü çağımıza ve değerlerimize uygun duruma getirilemiyor? Erol Güngör'ün, Cemil Meriç'e dair düşünceleri nasıldır? Bunun gibi Cemil Meriç, Erol Güngör'ü nasıl değerlendirmiştir?' diye konuştu.
Bakmadan Geçme

“Sıcak havalar kronik hastalar için tehlike oluşturuyor”

Sarı’dan Nuhoğlu’na hayırlı olsun ziyareti

Tunca Nehri'ndeki su seviyesi köy temsilcileriyle değerlendirildi

Bazı bakanlık ve kurumlara 2 bin 659 yeni kadro ihdası yapıldı!

Evde bakım yardımı 11 bin 702 oldu

“Sosyal taraflarla birlikte çalışıyoruz”