Biri buruk iki kutlama
CKD Edirne Şubesi Başkanı Mine Hepgüllü, Lozan Barış Antlaşması'nın 95'inci yıldönümü ile 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı'nı kutladı. Hepgüllü, Lozan Barış Antlaşması'na sahip çıkacaklarını belirtirken, Gazeteciler ve Basın Bayramı'nın ise buruk bir şekilde kutlandığını söyleyerek düşüncelerinden dolayı ceza alan basın emekçilerine dikkat çekti.
Cumhuriyet
Kadınları Derneği (CKD) Edirne Şubesi, Lozan Barış Antlaşması'nın 95'inci
yıldönümü nedeniyle basın açıklaması yaptı. Dernek binasında gerçekleştirilen
basın açıklamasını CKD Edirne Şube Başkanı Mine Hepgüllü okudu. Basın
açıklamasına Düşünce Derneği Edirne Şubesi, CHP ve Vatan Partisi'nin Edirne
üyeleri, Türkiye Gençlik Birliği Edirne Şubesi de destek verdiler.
Hepgüllü, 24 Temmuz'un İstiklal Savaşı
ile kazanılan bağımsızlığın tüm dünyaya haykırıldığı Lozan Barış Antlaşması'nın
95'inci yıldönümü olduğunu belirterek; 'Tüm ulusumuza kutlu olsun. Başta Ulu
Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü ve bugüne imzasını atan İsmet İnönü'yü, saygıyla
anıyoruz. 24 Temmuz 1923 tarihinde, İsviçre'nin Lozan kentinde tarihi bir
toplantı gerçekleştirildi. İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan,
Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika, S.S.C.B. ve Yugoslavya gibi özgürlük
ülkelerinin katıldığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına da İsmet Paşa
Başkanlığındaki bir heyetimizin, yeni Türkiye'yi temsilen ve kayıtsız şartsız
bağımsızlık talebi ile gittiği çetin konferansın 95'inci yıldönümündeyiz'
ifadelerine yer verdi.
Halkının
ve ülkesinin tam bağımsızlığı ülküsü ile hareket eden Mustafa Kemal'in,
uluslararası bir toplantıda ülkesini tüm dünyaya tanıtmak ve tüm egemen
güçlerin boyunduruğundan kurtulmuş bağımsız ve özgür bir ülke yaratmak amacında
olduğunu söyleyen Hepgüllü;'Ülkesini yabancı devletlerin işgalinden kurtararak
"Kurtuluş'u' gerçekleştiren, bunun da ancak '˜Kuruluş' mücadelesiyle
taçlandırılacağını ve tamamlanacağını bilen Mustafa Kemal, çağdaş medeniyetler
topluluğunun bir parçası olmasını istediği memleketinin, en onurlu bir biçimde
temsil edilmesi gerektiğini düşünüyordu. Ankara'da oluşturulan heyete, İsmet
Paşa'nın Başkan seçilmesi bir başka boyutu da sergiliyordu. Bunlar, sürekli
olarak ezilen, horlanan ve geri bırakılan bir toplumdan, her yönden ileri ve
kalkınmış çağdaş bir toplum yaratmanın öncü adımlarıydı' dedi.
'5 başlık dikkat çekiciydi'
Konferansın
görüşülen konularına bakıldığında 5 önemli başlığın dikkat çektiğini belirten
Hepgüllü; 'Savaşta kanımızla çizdiğimiz sınırlarımız, komşu devletlerin
himayesinde tutan emperyalist devletlerce onaylanıyor ve '˜Misak-ı Milli'
sınırlarımızı tüm dünyaya kabul ettiriyoruz. Osmanlı döneminde ekonomik olarak
ayrıcalıklı olan kesimlere ait olan tüm kapitülasyonlar kaldırılıyor. Ülkemizde
bulunan tüm azınlıklar Türk Vatandaşlığına kabul ediliyor ve hiçbir kesimin
ayrıcalığı olmayacağı karara bağlanıyor. Geçici olarak boğazlar sorununa her
kesimin onay vereceği bir çözüm bulunuyor. Sonradan değişecek bu hükümler
Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile belirleniyor. Osmanlı Devleti'nden kalan
borçlar, Osmanlı'dan ayrılan devletler arasında paylaştırılıyor ve Düyun-u
Umumiye tamamen ortadan kaldırılıyor' sözlerine yer verdi.
'Emperyalizme karşı ilk zafer'
Türk
Ulusunun Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde İsmet Paşa'nın üstün başarısı ile
kazanılan Lozan Barış Antlaşması'nın, emperyalizmin masadaki ilk siyasi
yenilgisinin belgesi olduğunu vurgulayan Hepgüllü;'Ulusal Bağımsızlık Savaşı da
cephede emperyalizme karşı kazanılan ilk askeri zaferdir. Bu iki zaferin
sonucunda, Türk Ulusu ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti, yok olmaktan var olmayı,
esaretten özgür bir ulus ve bağımsız bir devlet yaratmayı başarmıştır. Dünya
tarihinde emperyalizme karşı kazanılmış ilk büyük zafer olan Kurtuluş Savaşımız
bu antlaşma ile bir teslimiyet belgesi olan Sevr'i yırtıyor ve emperyalizmi
siyasi alanda da mağlup ediyordu. Lozan Barış Antlaşması sonuçları itibari ile
sadece bizler ve Türkiye Cumhuriyeti için değil, dünya siyasi tarihi için de,
son derece önemli bir antlaşmadır' dedi.
Curzon'un rövanşına dikkat çekti
Mustafa
Kemal Atatürk'ün Lozan tanımına dikkat çeken Hepgüllü; 'Mustafa Kemal Atatürk,
Lozan'ı şu sözlerle tanımlıyordu; '˜Bu antlaşma, Türk ulusu aleyhine,
yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış,
büyük bir suikastın sonuçsuz kaldığını bildirir belgedir.' O dönemin İngiltere
Dışişleri Bakanı Lord Curzon, ulusu adına direnen İnönü'ye; '˜Aylardır müzakere
ediyoruz. Arzu ettiklerimizin hiçbirini alamıyoruz. Vermiyorsunuz. Ama ne
reddederseniz, cebimize atıyoruz. Memleketiniz haraptır. Yarın geleceksiniz. Bu
cebimize koyduklarımız birer birer çıkarıp size vereceğiz.' diyerek daha ilk
günden bu siyasi yenilginin rövanşını almak için tetikte bekleyeceklerini ima
etmiştir' ifadelerine yer verdi.
'Curzon'un cebine koydukları önümüzde'
Lozan'dan
95 yıl sonra Curzon'un cebine koyduklarının Türkiye'nin önüne sunulmaya
başlandığını söyleyen Hepgüllü; 'Bu amaçla, bir yandan ülkemiz etnik ve dinsel
farklılıklar körüklenerek bölünmeye, halkımız yoksullaştırılmaya
çalışılmaktadır. Bu saldırıyı defetmenin yöntemlerini, kurtuluş mücadelemiz ve
Lozan deneyimi bize sunmaktadır' dedi.
'Cumhuriyet'in tapusudur'
Lozan
Barış Antlaşması'nın Türkiye Cumhuriyeti'nin nüfus kâğıdı ve tapusu olduğunu
söyleyen Hepgüllü; 'Lozan; Türk Ulus Devleti'nin, Atatürk Cumhuriyeti'nin temelidir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin yurttaşları olarak, bizlere büyük sorumluluklar ve
görevler düşmektedir. Lozan'ı hedef alarak, Lozan'a yönelik saldırıların
karşısında olmak, en büyük görevimizdir. Çünkü Lozan hedeftedir. '˜Lozan
hezimettir' hatta '˜ihanettir' biçimindeki yalanlara cevap verebilmek için,
Lozan gerçeklerini iyi bilmek, Lozan'ı anlamak ve anlatmak yurttaşlık
görevimizdir' sözlerine yer verdi.
'Tapumuza sahip çıkacağız'
Lozan
Barış Antlaşması'nın 95'inci yıldönümünde Cumhuriyet'e gönülden inanan
kadınların Lozan'ı çok iyi anlaması ve gelecek nesillere aktarmasını isteyen
Hepgüllü; 'Tarih bizler için, birer laboratuvardır. Gelecek için de, geçmişi
iyi değerlendirmek gerek. Bu bilinçle, Lozan Barış Antlaşması bağımsızlığımızın
temelidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin nüfus kâğıdı, tapusudur. Bizler bugün
Lozan'ı anmak ve yaşatmak adına, söz veriyoruz. Tapumuza sahip çıkacağız' dedi.
'Buruk bir kutlama'
Hepgüllü,
basın açıklamasının ardından Edirneli basın mensuplarının da 24 Temmuz
Gazeteciler ve Basın Bayramı'nı kutladı. Hepgüllü, Gazeteciler ve Basın
Bayramı'nı buruk bir şekilde kutlandığını söyleyerek; 'Ben de kutlamadan ziyade
anmak istiyorum. Çünkü hâlâ fikirlerinden, düşüncelerinden dolayı cezaevinde
olan basın emekçilerimiz var. Kutlama yerine sadece dayanışma günü olarak
değerlendirmek istiyorum' ifadelerine yer verdi.