Bilim insanları stadyuma tepkili
Edirne Belediye Meclisi kararıyla Gençlik ve Spor Bakanlığı'na 25 yıllığına tahsis edilmesinin ardından alanda gerçekleştirilmesi beklenen restorasyon projesine bir tepki de akademisyenlerden geldi. Trakya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Mimarlık Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi Deniz Gözde Ertin, stadyumun tarihi dokuyu zedelediğini söylerken Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Öğr. Gör. Dr. Hasan Ali Cengiz ise Edirne'deki tüm kurum, kuruluş ve STK'ların stadın kaldırılması için birlik olması gerektiğini söyleyerek 'Bilim insanları olarak biz bu stada karşı çıkacağız' dedi.
Edirne
Belediye Meclisi kararıyla Gençlik ve Spor Bakanlığı'na Kırkpınar Er Meydanı
Modernizasyon projesi kapsamında 25 yıllığına tahsis edilmesinin ardından
alanda gerçekleştirilmesi beklenen restorasyon projesine tepkiler gelmeye devam
ediyor. Edirne Yerel Tarih Araştırmacısı Cengiz Bulut, Balkan Savaşları
tarihinde önemli mekânlardan biri olan Sarayiçi bölgesinde Tarihi Kırkpınar
Yağlı Güreşlerinin düzenlenmeye devam etmesine tepki göstermesinin ardından bir
tepki de bilim insanlarından geldi. Trakya Üniversitesi'nde Saraylar temasıyla
düzenlenen I. Uluslararası Osmanlı İzleri Sempozyumu'nun ikinci gününde Edirne
Sarayı'nın ayağa kaldırılması amacıyla çalışmaların devam ettiğine dikkat
çekilerek, Er Meydanı olarak anılan stadın bölgeye yakışmadığı ve saray
bahçesine zarar verdiği vurgulandı.
Sempozyumda
Trakya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Mimarlık Anabilim Dalı Araştırma
Görevlisi Deniz Gözde Ertin, Edirne Yeni Sarayı (Saray-ı Cedid-i Amire)
Bahçeleri konusunda sunum gerçekleştirdi. Osmanlı saray bahçeleri ile ilgili
bilgi vererek sunumuna başlayan Ertin; 'Osmanlı saray bahçeleri, güzellikleri
genellikle irem bağı gibi tasvir edilen, tarih boyunca yaşamış uygarlıkları
günümüze ulaştıran, kültür ve geleneksel yapılarını bize aktaran belgeler
niteliğindedir. Estetik ile fonksiyonelliğin bir arada ele alındığı Osmanlı saray
bahçelerinde etkisinde kaldığı sanat akımları, yaşam biçimi, bahçe kültürü,
arazi yapısı ve iklim özellikleriyle genel Türk bahçesi karakteristiğiyle uyum
göstermektedir. Osmanlı'da bahçe sanatının gelişimini imparatorluğun geçirmiş
olduğu değişim sürecine bağlı olarak 4 ana dönemde izleyebilmekteyiz. Osmanlı
saray bahçeleri 1299-1453 yılları arasında Selçuklu sanatının etkisinde
kalmıştır. Genel olarak işlevsel ve sade bir düzenleme anlayışı hakimdir.
İstanbul'un fethinden Lale Devri'ne kadar olan dönemde ise Osmanlı bahçe
sanatı, doğu ve batı bahçe sanatlarından bazılarından etkilenerek kendi zevk ve
kültürüyle birleştirilmesi sonrasında önemli gelişmeler geçirmiştir ve özgün
Türk bahçe sanatı bu dönemde doğmuştur. Bu dönemin en önemli örneklerinden biri
de Topkapı Sarayı'dır' ifadelerine yer verdi.
'Has bahçeler padişahlara aittir'
Lale
Devri'nin başlamasıyla Osmanlı'da batı etkisi görülmeye başladığını belirten
Ertin;'Burada, insan ve doğa ilişkisi estetik bir boyut kazanmıştır. Doğa ile
olan bu sıkı ilişkiyle de tasarımlarda serbest ve informal bir düzen anlayışı
egemen olmuştur. Bu dönemin de başlıca örnekleri; Çırağan ve Sadabad Sarayları'dır.
Lale Devri'nden Cumhuriyet'in ilanına kadar olan dönemde ise bahçeler
çoğunlukla informal ve sade kullanımlarıyla içe dönük avlu sistemi ve bitkisel
düzenlemeleriyle 18'inci yüzyılın sonlarına kadar bozulmadan gelebilmiştir.
19'uncu yüzyıl başlarında bahçelerde Avrupa etkisiyle geometrik düzenin ve
simetrinin hâkim olduğu Barok stili görülmeye başlamıştır. Barok stilinin en
net olarak görülebildiği örneği de Dolmabahçe Sarayı'dır. Osmanlı kültüründe
padişaha ait olan bahçelere Has Bahçe adı verilmiştir. Has bahçeler, bostancı
adı verilen özel görevliler tarafından korunmakta olup, hemen hepsinde
Sultan'ın günlük gezilerinde ve av partilerinde dinlenebileceği, düzenlenen
çeşitli eğlenceleri izleyeceği köşk ve kasırlar da inşa edilmiştir. Ayrıca has
bahçeler, süs ve gezintiden başka, farklı amaçlar için de kullanılmıştır.
Çoğunda sebze, meyve ve çiçek yetiştirilmiş, burada yetiştirilen ürünlerin
fazlası da satılarak saraya gelir elde edilmiş. Bugün Osmanlı saray bahçelerine
başta Topkapı Sarayı olmak üzere Dolmabahçe, Yıldız, Çırağan ve Beylerbeyi
Sarayı bahçeleri örnek olarak verilebilir. İstanbul'da bulunan bu saray
bahçelerinden önce Osmanlı İmparatorluğu, yaklaşık 600 yıllık yaşam süreci
içinde devlet yönetiminde merkez olmuş saray, birkaç kez yer değiştirmiştir.
Sarayın yer değiştirmesiyle de Bursa, Edirne ve Manisa'da diğer saraylar
yaptırılmıştır. Bunlardan biri de Osmanlı'ya yaklaşık 92 yıl başkentlik yapan
Edirne'dir' dedi.
'Eski sarayın bahçesiyle ilgili veri yok'
Edirne'de
2 saray yaptırıldığını hatırlatan Ertin;'İlk saray, eski saray olan Saray-ı
Atik'tir. Bugün Selimiye Camii'nin bulunduğu alanda I. Murat tarafından 1365-68
yılları arasında yaptırılmıştır. Eski saray, şehir merkezinde inşa edilmiş
olması nedeniyle bağ ve bahçesinin olmadığı, ilk Enderun Mektebi'nin burada
kurulmuş olduğu ve II. Selim tarafından yıktırıldığı bilinmektedir. Saray'dan
günümüze kalan bir bahçenin olduğuna dair bir veri, şehir merkezinde bulunmasından
dolayı bulunmamaktadır. Edirne'de eski sarayın yıkılmasından sonra 1450 yılında
Sultan II. Murat tarafından da Tunca Nehri'nin batısında oldukça geniş bir
alanda Yeni Saray yaptırılmıştır. Zaman içerisinde ilaveler ve onarımlarla
büyümüş, bir kompleks haline gelmiştir. Saray binaları, büyük meydanlar
etrafında konumlanmakta ve Osmanlı-Türk saray mimarisinin genel
karakteristiğini yansıtmaktaydı. Yeni Saray, geçirmiş olduğu depremler,
yangınlar, su baskınları ve uğramış olduğu işgallerle zaman içerisinde zarar
görmüştür. Özellikle 1877 yılında Osmanlı-Rus savaşında sarayın cephanesi ateşe
verilerek 3 günde yok edilmiştir. Saraydan günümüze yalnızca 11 adet yapısı
ulaşabilmiştir' sözlerine yer verdi.
'Cennet imgesine benzetilme amacı vardı'
Osmanlı
saray bahçelerinin düzenlenme ilkelerini açıklayan Ertin; 'Osmanlı saray
bahçeleri, Türk-İslam bahçelerinde olduğu gibi cennet imgesine benzetilme
amacına sahiptir. Bahçeler daha çok Osmanlı hükümdarlarının gözlerden uzak,
keyifli vakitler geçirebilecekleri yerler olarak tasarlandıkları bilinmektedir.
Bahçelerin genel tasarım özellikleri ve düzenleme ilkelerine baktığımızda şu
şekilde sıralanabilir; bahçelerin tasarımlarında mermer havuzlar, fıskiyeler,
çeşmeler, selsebiller, gölge veren ağaçlar, sarmaşıklı ve asmalı çardaklar,
çiçek tarhları, lalezar ve gülistanlar belli başlı öğeler olarak
kullanılmıştır. Eğer bahçeler eğimliyse setler ve merdivenler de bu tasarım
öğelerine eklenmiştir. Bahçelerin tasarımları karakteristik olarak hepsinde bir
su öğesi kullanılmıştır. Su öğesi, bulunduğu döneme göre bazen bir havuz, bazen
yapay bir gölet, şelale, fıskiye, selsebil veya çeşme olmuştur. Bahçelerde
manzaranın izlenebildiği en iyi yerlerde tek katlı ve zeminden birkaç basamakla
yükseltilmiş bahçe köşkleri yer almaktadır. Genellikle havuzların etrafı küme
küme, aynı cins çiçeklerle donatılarak çiçek tarhlarıyla çevrilmiştir. Çiçek
tarhlarında bazen sırf güllerden oluşan gülistanlar veya lalelerden oluşan
lalezarlar kullanılmıştır' dedi.
'3 milyon metrekarelik bir alana sahip'
Bahçelerde
renk kompozisyonu ve desenler oluşturmak yerine, koku ve göze hoş görünüşü olan
çiçeklerin tercih edildiğini ifade eden Ertin;'Bunlar; gül, lale, sümbül,
zerrin veya karanfil gibi türler tercih edilmiştir. Özellikle iyi tepeli, gölge
veren ağaçlara yer verilmiştir. Ağaçların altları da oturmak için boş
bırakılmıştır. Sefer bahçesi kavramıyla birleştirilen bahçelerde meyve
ağaçlarına da yer verilmiştir. Genel olarak bahçeler; çiçek tarhları, gölge
ağaçları ile birlikte bir dinlenme alanı olarak kurgulanmıştır. Edirne Yeni
Saray'ın bahçelerine baktığımızda sarayın, sarayiçi olarak adlandırılan
bölgesinde ve Tunca Nehri'nin batısında geniş bir alana yayıldığı görülmüştür.
Geniş bir alan üzerinde kasırlar, daireler yer almakta ve sarayın etrafı da 3
metre duvarlarla çevrilmiştir. Birçok yapısı bulunan saray, yaklaşık olarak 3
milyon metrekarelik bir alana sahiptir. Ayrıca sarayın içerisinde birçok havuz,
çeşme bulunduğu da bilinmektedir. Sarayın bugüne ulaşan 11 adet yapısı
bulunmaktadır. Saray bahçeleri incelendiğinde, bu bahçelerin avlu düzeninde
olduğu görülmektedir. Avluların da dört köşeli olup avlu içerisindeki yolların
ışınsal olarak planlandıkları görülmektedir. 5 meydandan oluşmaktadır'
ifadelerine yer verdi.
Meydan ve bahçelerini anlattı
Ertin,
Alay Meydanı'nın Edirne Sarayı'nın en eski meydanı olduğunu açıklayarak; 'Çalışanlara
aylık ücretleri bir törenle dağıtıldığı için buraya aynı zamanda kese meydanı
da denilmektedir. Alay meydanına, Bâbühümâyun olarak adlandırılan giriş
kapısından girilmektedir ve onun hemen karşısında da Bâbüssaade kapısı yer
almaktadır. Yollar yine ışınsal olarak düzenlenmiştir. Alay meydanının hemen
batısında da dikdörtgen şeklinde kum meydanı yer almaktadır. Burada
Osmanlı-Türk bahçe sanatının önemli öğelerinden olan su öğesi kullanılmıştır.
Burada suyun estetik olarak kullanıldığı havuzlu mermerlik adı verilen bir taş
bulunmaktadır. Taşlığın bir tarafında camlı bir bölüm, ortasında da 4 köşeli ve
fıskiyeli bir havuz bulunmaktadır. Tamamen mermer olan bu havuz, terasta serin
bir köşe yaratmaktadır. Enderun meydanına da halk arasında çeşme meydanı denmektedir.
Valide Sultan Taşlığı'nın güneyinde yer alan bu avlu, dikdörtgen şeklinde
konumlanmıştır. Meydanın zemininde tamamen kesme taş döşeli olduğu
bilinmektedir. Enderun Mektebi'nin hemen altında Divan Meydanı yer almaktadır.
Alay köşkünün bahçesinin de yer aldığı bu meydanda; 8 köşeli, etrafı tamamen
camlı, zemini mermer olan küçük bir bahçe yer almaktadır. Etrafının da
yaseminlerle donatıldığı bilinmektedir. Valide Sultan Taşlığı'nın hemen
doğusunda Tunca Nehri'ne bakan tepenin üzerine Dolmabahçe ve Gülhane bahçeleri
yer almaktadır. Bu tepenin yamacında setli bahçeler olarak yer alan kısma
güller dikilmiştir ve Gülhane bahçeleri denmiştir. Üst setteki bahçeye de
Dolmabahçe adı verilmiştir' dedi.
'Sarayın en büyük havuzu Dolmabahçe'de'
Sultan
Mehmet'in, Edirne çevresinde bulunan koru ve ormanlardan oldukça büyük fidanlar
getirterek Dolmabahçe'ye, Sofya'dan getirttiği çam ağaçlarını ise dairesi
yakınlarına ve duvar kenarındaki yaseminlerin yanına diktirdiğini açıklayan
Ertin; 'Her iki settin korulukları içinde birçok kamelyalar, küçük camlı
köşkler yaptırıldığı bilinmektedir. Dolmabahçe'deki büyük setin ortasında
Edirne Sarayı'nın en büyük havuzu yer almaktadır. Diğer bir bahçe ise sarayın
dinlenme ve avlanma sahası olarak kullanılan Harika-i Hassa'dır. Bu da Tunca
Nehri'nin kolunun ikiye ayrılıp yeniden bir araya geldiği bir adada
oluşmaktadır. Bu adaya aynı zamanda Tavuk Ormanı denilmektedir. Dönemin
padişahlarından I. Ahmet ve IV. Mehmet, buraya binlerce ağaç diktirtmiştir. Pek
çok av hayvanı da adaya salınmıştır. Bugün de görünen bir Av Köşkü yer
almaktadır. IV. Mehmet'in özellikle padişahlığı dönemini burada geçirdiği ve
avcılıkla uğraştığı bilinmektedir' sözlerine yer verdi.
'Osmanlı-Türk bahçe sanatının karakteri var'
Edirne
Yeni Sarayı bahçesinin avlulardan oluşan plan düzenine sahip olmasının,
Osmanlı-Türk bahçe sanatının karakteristiğini yansıttığını söyleyen Ertin;'Avlu
içerisindeki yolların ışınsal olarak düzenlenmiş olmasının estetikten ziyade
Osmanlı saray bahçelerinin kullanışlılık esasına dayandığı göstergesi olduğu,
kum meydanı ortasında bulunan havuzun, saray bahçelerinin olmazsa olmaz, en
önemli öğesi olan, estetik amaçlı kullanılmakta olduğu, bahçelerde serin bir
köşenin yaratılmış olmasının sefa bahçesi kavramının yaratılmasına neden olduğu,
Valide Sultan Taşlığı'nın doğusunda yer alan setli bahçelerin Osmanlı saray
bahçelerindeki eğimin, tasarımda fonksiyonel olarak kullanılmakta olduğunu,
bahçelerde bulunan köşk ve kasırların, bahçe düzenlenmesinde manzaranın
izlendiği dinlenme alanları için başlıca öğeler olarak kullanıldığı, sarayın
Harika-i Hassa bölümünde yer alan ağaçların, dişbudak, meşe, ıhlamur gibi
türlerin varlığının Osmanlı saray bahçelerinde bitkisel düzenlemelerde tercih
edildiği, sarayda bulunan gül bahçesinin Osmanlı saray bahçesinde kokusu ve göz
hoş görüntüsü için sıklıkla kullanılan bitki türlerinden olduğu görülmektedir'
dedi.
'Stadyum tarihi dokuyu zedeliyor'
Edirne
Sarayı'nın Has Bahçe dışındaki alanınınbirinci derecede arkeolojik sit, Tavuk
Ormanı'nın has bahçe kısmının doğal sit ve iki alanın da bütününü oluşturan
Edirne Sarayı'nın da tarihi sit olarak korunduğunu söyleyen Ertin; 'Edirne Yeni
Sarayı'nın Has Bahçe haricindeki alanda literatür bilgilerinde yer alan peyzaj
öğelerinin bulunmaması nedeniyle Osmanlı sarayının bahçelerinin düzenleme
ilkeleri tamamen net izlenememektedir. Saraydaki avlu düzenlerinin Osmanlı-Türk
bahçe sanatındaki avlu düzenini yansıtmakta olduğunun anlaşılması için avlu ve
peyzaj öğelerinin izlerinin yapılan kazı çalışmalarında açığa çıkarılması
önemlidir. Harika-i Hassa kısmı flora ve fauna açısından özelliğini kısmen
sürdürmektedir. Ancak bugün Has Bahçe'nin güney kısmında yer alan ve Tarihi
Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nin gerçekleştirildiği stadyum, yapısal özelliği,
Saray Bahçesi'nin tarihi dokusunu, görsel özelliğini ve bu mekanın ruhunu
zedelemektedir. Osmanlı saray bahçelerinin izlerini okuyabileceğimiz az sayıda
örnekten biri olan Edirne Sarayı için yapılacak çalışmaların devamlılığının
sağlanması ve desteklenmesi, bu değerli kültür mirasımızın gelecek nesillere
aktarılması açısından da büyük önem taşımaktadır' sözlerine yer verdi.
'Stadyum alana yakışmıyor'
Sempozyumda Sarayiçi'nde bulunan stadyumla ilgili açıklamalarda bulunan Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Öğr. Gör. Dr. Hasan Ali Cengiz ise I. Abdülhamit'in Edirne Sarayı'nın tamiratı için söylediği sözleri hatırlatarak; 'I. Abdülhamit döneminde Edirne Sarayı'nın tamir edilmesi ile ilgili sözler var. I. Abdülhamit, '˜Düşmanlarımıza korku ve heyecan vermek için Edirne Sarayı tamir edilmeli' diyor. Ben de bugün diyorum ki; Türkiye'nin güçlü olduğunu göstermek adına, Edirne'nin Osmanlı dönemi kadar etkin olduğunu göstermek için mutlaka Edirne Sarayı'nın ayağa kaldırılması gerekir' dedi. Cengiz, Sarayiçi bölgesinde bulunan Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nin düzenlediği stadın da alandan kaldırılarak başka bir bölgeye taşınması gerektiğini söyleyerek; 'Bu stat, Has Bahçe'nin bir kısmını katleden bir yapıdır. Stadyum, oraya en yakışmayan alanlardan birisidir. Edirne'nin de tüm kurum, kuruluş ve sivil toplum örgütleriyle topyekun buradan kaldırılması için birlikte hareket etmesi gerekir. Bilim insanları olarak biz bu stada karşı çıkacağız' ifadelerine yer verdi.
Bakmadan Geçme





