Baro'da isim tepkisi

Türkiye Barolar Birliği Edirne Barosu Delegeleri Av. Coşkun Molla ve Av. Mete Türkay, '˜Türk' ve '˜Türkiye' ifadesi geçen kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının adlarındaki ifadelerin kaldırılmasına yönelik açıklamalara tepki göstererek 'Ülke çapında ve milletin her kesiminden gelen avukatların tümünün meslek içi demokrasi yoluyla temsil edildiği bir kurumun milliliği ve ülke çapında oluşu tartışma konusu olamaz' dediler. Basın açıklamasına Edirne Baro Başkanı Av. Özgür Yıldırım katılmazken, düzenlediği toplantı ile Türkiye Barolar Birliği'nin yapısı itibarıyla tüm baroların eşit ve adil şekilde temsil edilmediği bir kurum olduğunu söyledi.

Baro'da isim tepkisi
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Türkiye Barolar Birliği Edirne Barosu Delegeleri Av. Coşkun Molla ve Av. Mete Türkay, düzenledikleri basın toplantısı ile son günlerde Türkiye Cumhuriyet Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından başlatılan ve akabinde adında '˜Türk' ve '˜Türkiye' ifadesi geçen kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının adlarındaki ifadelerin kaldırılmasına yönelik açıklamalara tepki gösterdiler.
Av. Molla ve Av. Türkay'ın basın toplantısına Edirne Barosu eski Başkanları İbrahim Karakoç, Rıfat Çulha, Teoman Özdöl ile Ahmet Uludağ da destek verdiler. Basın açıklamasını okuyan Av. Molla, '˜Türk' ve '˜Türkiye' ifadesi geçen kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının adlarındaki ifadelerin kaldırılmasına yönelik açıklamaların kamuoyunda sıkça gündeme geldiğini ve tartışma konusu olduğunu belirterek; 'Bilindiği üzere Edirne Barosu adına delegeleri olduğumuz Türkiye Barolar Birliği de bu kapsamda adının değiştirilmesi öngörülen kurumlardan biridir. Son muhtarlar toplantısında ise TBB'nin gereksizliği ve kapatılmasından söz edilmiştir. Bizler, Edirne Barosu mensubu avukat ve aynı zamanda sizler tarafından seçilmiş TBB Genel Kurul Delegeleri olarak Sayın Cumhurbaşkanı'nın açıklamalarını hukuk devleti adına doğru bulmuyor, hukukun üstünlüğünün gerçekleşmesini amaç edinen Türkiye Baroları ve TBB adına kaygı verici buluyoruz' ifadelerine yer verdi.
Türkiye Barolar Birliği'nin, 1136 sayılı avukat yasasıyla gerek varlığının gerekse adının güvencelendiğini belirten Av. Molla; 'Başta avukatların mesleki menfaatleri olmak üzere hukuk devleti ilkesini genel olarak koruma amacında olan siyasi niteliği haiz olmayan bir mesleki kuruluştur. Bu anlamda öncelikle belirtildiğinin aksine birliğin adındaki '˜Türkiye' ifadesinin Bakanlar Kurulu kararıyla değil, yasayla konulmuş ve korunmakta olduğunu anımsamak gerekir. Bunun yanında Baroların ve Birlik dışındaki avukatların menfaatini koruyan başka bir kurumun var olmayışının birçok nedeni vardır. Bu nedenler içinde öncelikle avukatlık mesleğinin ülkenin her köşesinde asgari bir kalite standardı ile sürdürülmesine yönelik pratik ihtiyaç bulunduğu gibi siyasi iradece de Cumhuriyet'in her döneminde güçlendirilerek ilerletilen merkeziyetçi idare tercihinin hizmet bakımından yerinden yönetim kuruluşlarının yapısına yansıması da bulunmaktadır. Ayrıca her avukat, tek bir hukuk düzenine sahip üniter devlet toprağında tekdüze biçimde var olan bu hukukun doğru uygulanmasını gözeterek çalışmaktadır. Bunun gereği olarak Türkiye'de 79 bağımsız baronun oluşturdukları TBB dışında başka bir oluşumun varlığına ülkemiz koşullarında pratik bir gereklilik yoktur' dedi.

'Tartışma konusu olamaz'
Her meslek kuruluşu gibi Türkiye Barolar Birliği'nin de varlık nedeninin siyasi tercihlere muhalefet etmek ya da destek vermek olmadığını söyleyen Av. Molla; 'Birliğin işlevi avukatların mesleki çıkarlarına, hukukun doğru uygulanmasına ve hukuk devleti ilkesini sağlamaktır. Ülke çapında ve milletin her kesiminden gelen avukatların tümünün meslek içi demokrasi yoluyla temsil edildiği bir kurumun milliliği ve ülke çapında oluşu tartışma konusu olamaz. Mevcut uygulama yerine getirilmek istendiği belirtilen düzenleme ülke çapında dernek statüsünde birden fazla birlik altında toplanmış birçok meslek örgütünün varlığını öngörmektedir. Böyle bir yaklaşım avukatlık mesleğinin amacına ve meslek örgütlerinin istenenin tam aksine siyasileşmesine, mesleki menfaatleri aşan ekonomik, siyasi ve kişisel menfaat ortaklıkları çevresinde örgütlenen avukatların diğerlerini bastırmasına önayak olacak, meslek içi disiplinsizliğe yol açabilecektir' sözlerine yer verdi.

'Büyük bir engel koyacak'
Av. Molla, gerekenin çok üstünde sayıda meslektaşının kötü koşullarda çalıştığını söyleyerek; 'Her geçen gün aramıza büyük umutlarla katılan nice genç meslektaşımızın olduğu mevcut düzende oluşan olumsuzluklar, birden fazla meslek örgütünün varlığı ile birleştiğinde yaygın etik ihlallere avukatların kendi mesleklerini düzenleyen yasaya uymaması yönünde vatandaşta beklentilere yol açacak, sonuç olarak da vatandaşın hukuka kaliteli bir erişime sahip olmaması sonucunu doğuracaktır. Böyle bir düzenleme mensuplarının dayanışma içerisinde hareket etmesi beklenen kamu hizmeti niteliğinde bir serbest meslek olan avukatlık mesleğinin ticarileşmesine zemin hazırlamaktadır. Milletçe beraber yaşadığımız topraklarda meslektaşların kardeşliği, disiplini ve özerkliğini öngören bin yıllık ahilik geleneğine aykırı olacak bu bakış açısı aynı zamanda anayasanın 10'uncu maddesinde düzenlenmiş yasa önünde eşitliği istisna, yasa önünde ikiliği kural haline getirip yargının savunma ayağı olan bizlerin mesleklerini sağlıklı biçimde yerine getirmesine, mevcut engellerin yanında bir büyük engel daha koyacaktır' dedi.

'Esnaf ve tacirlere eleştiri yok'
Varlıklarına dair hiçbir tartışma yapılmayan esnaf ve tacirlerin odalarının ve bunların ülke düzeyinde örgütlenmelerine dair hiçbir eleştiri getirilmediğini söyleyen Av. Molla; 'Avukatlık mesleğinin serbest karakterine birleşik bir meslek örgütüne sahip olmak çok görülmemelidir. Her ne kadar avukatlık mesleğinin 100 yılı aşkın bir meslek örgütü geleneği bu topraklara yerleşmiş olsa da 1969 yılından beri faaliyette olan Türkiye Barolar Birliği'nin adını değiştirmek ya da birliğinin hukuki varlığına son vermek, devletin devamlılığı ilkesi ve bu yöndeki beklentiye aykırı olacak, olmakla beraber; bir birikimin ve deneyimin Türk hukuk camiasına da katkısını kalıcı olarak bitirecektir' ifadelerine yer verdi.

'Demokratik toplumlarda saygıyla karşılanır'
Meslek kuruluşlarının işleyişine, güncel olaylara yaklaşımlarına, temsil makamlarının oluşumuna dair eleştiriler getirilmesinin demokratik toplumlarda saygıyla karşılanacak eleştiriler olduğunu belirten Av. Molla; 'Ancak meslek kuruluşlarının dahi rekabet içine sokulduğu bir toplumun demokratik olması düşünülemez. Dahası avukatlık mesleği büyük ciddiyet gerektirdiği gibi sorumlulukla yapılan bir meslek örgütüne üyelik zorunluluğunun olmaması, daha önce belirtildiği gibi son tahlilde vatandaşlarımızın mağduriyetine yol açacağı gibi mesleğimizin son zamanda büyük sekteye uğramış saygınlığını tamamen bitirecektir' dedi.

'Toplumun tamamına zarar'
Av. Molla, yapılması öngörülen düzenlemenin mevcut sorunları daha da büyüteceği ve gerek avukatları gerekse toplumun tamamının zararına olacağını söyleyerek; ' Tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de yakın ve uzak tarihte siyasilerin neden olduğu kamusal veya özel tüm hukuksuzluklara ve yanlışlara karşı hukukun üstünlüğünü savunarak karşı duran, cesur ve bağımsız şekilde tavır sergileyen meslek grubu meslek örgütümüzün olduğu tartışmasız bir gerçektir. Bununla birlikte, olması gerektiği gibi, farklı görüşleri ve duruş sergileyen veya fikirleri olan meslektaşlara da aynı değerde önem veren ve fikirlerine saygı duyan demokratik bir meslek birliğidir' sözlerine yer verdi.

'Kapatılsa da kuşaktan kuşağa aktarılmalı'
Türkiye Barolar Birliği'nin ya da Baroların açıklamalarının kimsenin hoşuna gitmek zorunda olmadığını ve herkesten de bu düşünce açıklamalarına katılımları beklemenin doğru olmadığını söyleyen Av. Molla; 'Ancak biz avukatlar ve bağlı bulunduğumuz barolar, hiçbir kaygımız olmadan meslek kuralları ve yasalar çerçevesinde, hukuk devleti gereği ve hukukun üstünlüğünün savunucuları olarak, düşüncelerimizi açıklamayı, başkalarının düşüncelerine katıldığımızı veya katılmadığımızı cesaretle ve özgürce beyan edebilecek kadar hoşgörülü ve deneyimliyiz. Bu deneyimden doğan medeni cesaretin, meslek örgütlerimizde başladığımız ve Barolar Birliği'nin 50 yıllık geçmişi boyunca demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti için verilen mücadelenin birikimi olup; Birlik lağvedilse de, Barolarımız kapatılsa da, başta vatandaşa karşı sorumluluğumuz çerçevesinde kuşaktan kuşağa aktarılması kaçınılamazdır' dedi.

'Yok edilemeyecek'
Av. Molla, Baroların ve TBB'nin mücadele kültürünü, olgunluğunu, siyasetüstülüğünü, tarafsızlığını, insan hakları ve hukukun üstünlüğü davasına bağlılığını Cumhuriyet tarihi boyunca kanıtlamış avukatların kararlılığının, faaliyet gösteren 100 binden fazla avukatın kazanımlarını koruma amacının hiçbir siyasi tasarrufla kırılamayacağını ve yok edilemeyeceğini söyledi.
 
Baro Başkanı da açıklama yaptı
Av. Molla ve Av. Türkay'ın basın toplantısının ardından konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Edirne Baro Başkanı Av. Özgür Yıldırım ise birliğin isminde değişikliğe gidilmeden tüm baroların eşit ve adil şekilde temsil edileceği bir seçim sistemiyle yeniden oluşumun sağlanabileceğini belirterek; baroların çatı örgütü Türkiye Barolar Birliği'nin yöneticilerinin bazı söylem ve uygulamalarından dolayı isminden '˜Türkiye' ibaresinin çıkarılmak istenmesine karşı olduklarını söyledi.

'Baroların eşit ve adil temsiliyeti olmalı'
Av. Yıldırım, ortaya çıkan durumun vatanı için canını feda etmekten çekinmeyecek Edirne Barosu üyelerini üzdüğünü söylerken, Türkiye Barolar Birliği'nin isminden '˜Türkiye' ibaresinin çıkartılmasını istemediklerini yineledi. Av. Yıldırım, uygulamanın terör örgütlerini ve sempatizanlarını sevindireceğine dikkat çekerek; Türkiye Barolar Birliği'nin yapısı itibarıyla tüm baroların eşit ve adil şekilde temsil edilmediği bir kurum olduğunu söyledi. Çatı örgütün adından '˜Türkiye' isminin kaldırılmaması gerektiğinin altını çizen Av. Yıldırım, Türkiye Barolar Birliği'nde tüm baroların eşit ve adil olarak temsil edileceği yasal düzenlemenin ise bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi. Av. Yıldırım, hukuki bir kaos ortamının milli birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyulan günlerde ortaya çıkmasını istemediğini ifade etti. 

Bakmadan Geçme