Türkiye oyun kurucu oldu

TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, Edirne Valiliği'ne ziyaretinin ardından sivil toplum kuruluşları ile yemekli toplantıda bir araya geldi. Şentop, toplantıda yaptığı konuşmada dünya siyasetindeki değişime dikkat çekerek, Türkiye'nin oyuna dahil olan ülke konumundan oyun kurucu ülke konumuna yükseldiğini söyledi. Şentop, toplantının ardından Trakya Üniversitesi Karaağaç Yerleşkesinde Trakya Kalkınma Ajansı tarafından 2018 Yılı Küçük Ölçekli Altyapı Mali Destek Programı kapsamında desteklenen '˜Şerbet-i Fünun' projesiyle hazırlanan Şerbet Evi'nin açılışı gerçekleştirdi.

TAKİP ET

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, Edirne'deki programı kapsamında Edirne Valisi Ekrem Canalp'i makamında ziyaret ettikten sonra Lalezar Restoran'da düzenlenen yemekte sivil toplum kuruluşları ile bir araya geldi. Toplantıya Edirne Valisi Ekrem Canalp, Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Edirne Milletvekili Fatma Aksal, Cumhuriyet Başsavcısı Fatih Karabacak, Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, Dışişleri Bakanlığı Edirne Temcilsici Büyükelçi Volkan Türk Vural, kurum müdürleri, siyasi parti temsilcileri, mesleki, ticari ve sanayi oda ve kuruluş temsilcileri ile dernek başkanları katıldılar.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve tüm şehitler anısına bir dakikalık saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunması ile başlayan toplantıda konuşma yapan Şentop, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın takdiri ve TBMM'nin kararıyla Meclis Başkanlığı görevine başladığını belirterek; 'Zor bir görev. Özellikle içinde yaşadığımız günler, aylar, yıllar bakımında çok önemli sorumluluklar var. Sizlerin duasıyla bu sorumlulukların altında kalkacağız inşallah. Tarihin dönemleri, tarihte günler, aylar, yıllar hep aynı değil. Yıl yıldır, ay aydır ama tarihte gerçekleşen olayların hacmi, etkisi bakımından bakıldığında bunların sürelerin belki ölçü birimlerine göre aynı ama etki bakımından farklılıklar var. Tarih zaman zaman hızlanır. Bazen aylar hafta gibi, haftalar günler gibi, günler saatler gibi geçer. Tarihin kavşak noktaları, hızlandığı noktalar olur. Bir dönüşüm yaşanır genel olarak insanlıkta. Bu bakımdan bizim bugünlerde yaşadığımız günleri de böyle nitelendiriyorum. Yaşadığımız dönemler dünyanın en uzun günleri, haftaları, aylarını yaşıyoruz. İçinde gerçekleşen olaylar bakımından bunu kastediyorum' ifadelerine yer verdi.

Batı hegemonyası altında tarihi bir dönem bulunduğunu söyleyen Şentop; 'Onun bütün anlayışlarının yavaş yavaş çözüldüğünü, insanlık için biri barış, huzur getirecek olmaktan çıktığını görüyoruz. 20'nci yüzyıl çok acı bir yüzyıl. Dünyanın iki blok halinde bloklaştığı, uluslararası siyasetin büyük ölçüde ona göre tanzim edildiği bir dönem. Bu dönemin yavaş yavaş sona ermeye başladığını görüyoruz. O iki kutuptan çok kutuplu dünyaya, daha sonra hiç kutuplu dünyaya doğru gidiyoruz. Bu bakımdan eski dünyanın parametreleriyle bugünü değerlendirmeye çalışanlar işin içerisinden çıkamıyorlar. Bugün artık gün içerisinde bir kaç defa politika üretmek mecburiyetindesiniz, yeniden bir tavır üretmek mecburiyetindesiniz zamanın, olayların akışı hızlandığı için. Böyle bir dönemden geçiyoruz' dedi.

Siyaset sahnesi değişecek

1950'den bugüne dünya nüfusunun sadece yüzde 10'unun Avrupa'da yaşadığına dikkat çeken Şentop; 'Afrika yüzde 40'ların üzerine çıkmış. 2100 yılına yönelik nüfus projeksiyonlarında Avrupa'da dünya nüfusunun sadece yüzde 5'inin yaşayacağı, Afrika'da ise yüzde 65'in üzerinde insan yaşayacağı ön görülüyor. Bu nüfus dengeleri tarihi gelişme bakımından önemli. Devletlerin yükselişlerini ve çöküşlerini aynı zamanda oransal olarak dünyanın nüfus yoğunluğu bakımından da teyit edebilirsiniz. Afrika'nın, Asya'nın dünyanın bundan önceki yüzyılda sömürülen toplumlarının siyaset sahnesine yavaş yavaş çıkmaya başladığı bir dönemin başlangıcından geçiyoruz. Önümüzdeki 25 yılda belki önemli emarelerini göreceğimiz büyük bir değişimin içerisine giriyoruz' sözlerine yer verdi.

'Dünya 5'ten büyüktür diyoruz'

Dünyada yükselen yeni değerlerin olduğunu söyleyen Şentop; 'Çin, Hindistan, Almanya ve Türkiye gibi değerler var. Türkiye de bu sahnede yavaş yavaş yer almaya başlıyor. Sadece ekonomisi ve nüfusuyla değil. Türkiye değerleriyle ve dünyaya teklif ettiği şeylerle ön plana çıkmaya başlıyor. Bu 20'nci yüzyıldaki kurumların, yapının insanlığa barış getirmeyeceğini ilk olarak açık bir şekilde dile getiren ve yerine teklifte bulunan ülke Türkiye'dir. Cumhurbaşkanımız birçok yerde basit bir slogan söylüyor; '˜Dünya 5'ten büyüktür' diyor. 2'nci Dünya savaşı sonrası Birleşmiş Milletler kurulduğunda savaşın galipleri düzeni kendilerine göre kurmuşlar. Kendilerine istisnai bir mevki belirlemişler. Çin, Rusya, İngiltere, Fransa ve ABD diyorlar ki BM'deki 190 ülke otursa, bir karar verse, 5 ülkeden bir tanesi itiraz ettiği zaman 190 ülkenin kararı geçersiz hale geliyor. BM, İsrail ile ilgili karar alıyor, ABD'nin geçersiz oyuyla karar geçersiz hale geliyor. İşte bu 5 ülkenin her biri geri kalan ülkelerin diğerlerinden daha değerli. Böyle bir düzene Türkiye itiraz ediyor, diyor ki; dünyada barışı sağlayacak bir kurum olacaksa devletlerin eşitliğini esas alacak bir kurum olması lazım bunun. Onun için 5'ten büyüktür diyoruz' dedi.

'Oyunda başarılı mesafeler alıyoruz'

Türkiye'ye gerçekleştirilen ekonomik saldırıların 2008'de başta Çin ve Rusya olmak üzere çeşitli ekonomik sistemler içerisinde düşünülerek çalışılmış senaryolar olduğunu söyleyen Şentop; 'Artık dünyada 20'nci yüzyılda bozuk olduğunu söylediğimiz düzen gibi bir düzen bile yok. Dünya yeni bir düzen arayışı içerisinde ve herkes kendisine o düzen arayışında kendisine güçlü bir pozisyon belirleyebilmek için mücadele ediyor. Türkiye de kendisini bu yeni kurulacak düzen içerisinde etkili bir aktör olacak şekilde konumlandırmaya çalışıyor. Bugüne kadar yürütülen politikalar bu. İktisatta oyun teorisi vardır. Basit bir ekonomik işlem bile bir oyundur aslında. Onu bir oyun gibi düşünerek hareket etme üzerine kurulu bir şey. Tabi dünyada oyun kuranlar var, oyun kuramayanlar var. Başkalarının kurduğu oyunların içerisinde yer alanlar var. Kurdukları oyunda da hepsinde kendi kazanmıyor. Her oyun kurucu kısmi bir kazanca sahip oluyor. Türkiye de uzun zamandır kendi başına oyun kuran ülkelerden bir tanesi. Oyun kurmak demek, o oyunda yüzde 100 başarılı olduğun anlamına gelmiyor. Bugün ABD, Suriye'de bir oyun kurdu ama yüzde 100 başarılı diyebilir miyiz? Afganistan'da başarılı mı? Değil. Türkiye daha önce kurulan oyunların içerisinde yer alıyordu şimdi ise kendisi bir oyun kurucu. Kurduğumuz oyunların hepsinde başarılı mı oluyoruz? Hayır, tam başarılı olamıyoruz. Kısmi başarılar oluyor bazılarında ama mesafeler alıyoruz. Bunların bir kısmı anlatılabilir şeyler, bir kısmı anlatılamayacak şeyler. Böyle bir dönemden geçiyoruz' ifadelerine yer verdi.

'Gözü olanın gözünü çıkarırız'

Türkiye'nin itibarının ve gücünün arttığı dönemde dostlarının gösterdiği alakanın ile birlikte Türkiye'ye karşı beslenen ümitler de olduğuna dikkat çeken Şentop; 'Bu durum dostlarımızı sevindirirken düşmanlarımızın husumeti de bizi hedef haline getiriyor. Cuma günü Yeni Zelanda'da yaşanan hadiseyi hatırlıyorsunuz. Orada suikastı yapan adamın yetişmesine izin veren bir zemin var. Politikacılar, gazeteciler, yazarlar arasında bu anlayışı temsil eden insanlar var. Dolayısıyla Türkiye'nin bu itibarı dostlar için sevinç vermekle beraber düşmanlar için de Türkiye'yi hedef tahtasına oturtmak için bir vesile olarak görülüyor. Biz bu tür tehditlere alışığız. Dün 18 Mart'tı, Çanakkale Deniz Zaferi'nin yıldönümüydü. Türkiye'yi o zor zamanında kısa süre içerisinde kolaylık alt edeceklerini düşünenlerin saldırısıydı. Birçok şehit vermemize rağmen savunmuşuz. Bu topraklarda gözü olanın Çanakkale'de 104 yıl önce olduğu gibi gözünü çıkarmasını biliriz. Bunu İstiklal Harbi'nde, Çanakkale'de ispat etmişiz. Esas mesele Türkiye'nin bu anlamda güçlü olmasıdır. Bu gücü de devlet-millet bütünleşmesiyle, birlik ve beraberlikle sağlıyoruz' dedi.

Şerbet Evi'ni açtı

Toplantıdaki konuşmasının ardından Şentop'a, Edirne Ticaret ve Sanayi Odası (ETSO) Yönetim Kurulu Başkanı Recep Zıpkınkurt ve Edirne Ticaret Borsası (ETB) Yönetim Kurulu Başkanı Özay Öztürk hediye takdim ettiler. Toplantının ardından Şentop, Karaağaç Yerleşkesinde Trakya Üniversitesi tarafından hazırlanan ve Trakya Kalkınma Ajansı tarafından 2018 Yılı Küçük Ölçekli Altyapı Mali Destek Programı kapsamında desteklenen '˜Şerbet-i Fünun' projesinin açılışını gerçekleştirdi. Edirne Karaağaç Tren Garı içinde yer alan ve Şerbet Evi'ne dönüştürülen yolcu bekleme salonunda yapılan organizasyona Şentop'un yanı sıra Edirne Valisi Ekrem Canalp, Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu, Trakya Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Mahmut Şahin ve akademisyenler katıldılar. Şentop, açılış kurdelesinin kesilmesinin ardından ana salona geçerken, akademisyenlerden Osmanlı Mutfağı ve şerbetleri hakkında bilgi aldı ve şerbetlerin tadına baktı.

Osmanlı dönemi yemek, tatlı ve şerbetleri'¦

Proje ile ilgili açıklamalarda bulunan Trakya Kalkınma Ajanı Genel Sekreteri Mahmut Şahin, unutulmaya yüz tutan değerlere hızlı bir dönüşün yaşandığını belirterek; 'Böylesine anlamlı ve güzel bir binada bu projenin gerçekleştirilmesi bizi ayrıca mutlu etti. Osmanlı'dan yadigâr bir binada yıllar önce gündemden düşmüş tatlar yine sofralarımıza ve damaklarımıza ulaşacak. Edirne gibi Osmanlı'ya 92 yıl başkentlik yapmış bir kentte gastronomi konusunda turizme hizmet veren bir mekânın olmaması büyük bir eksiklikti. Bu mekân bir büyük eksikliği gidermiş olacak. Osmanlı Mutfağı ile ilgili araştırma, uygulama ve hizmetlerin bu tesiste gerçekleştirilmesi, gastronomi eğitimi verilmesi ve kültürün bölgeye gelen ziyaretçilere tanıtılması projenin Edirne ve bölge turizmine sürdürülebilir biçimde katkı sağlamasına vesile olacak. Proje kapsamında hedef grupların yararlanmaları ve tanıtımın tabana yayılması için Osmanlı dönemi yemek, tatlı ve şerbetleri olmak üzere üç ayrı basmakta: Osmanlı yemeklerinden Mahmudiyye Mutancene, Gömlek kebabı, Ak çorba, Osmanlı tatlılarından Helva-ı hakani, Osmanlı aşuresi, Lalanga tatlısı ve Osmanlı şerbetlerinden: Sirkencebin loğusa şerbeti, Reyhan şerbeti, Badem şurubu eğitimlere konu olacak. Proje kapsamında ayrıca bölgedeki işletme sahipleri ve çalışanlarına da Osmanlı mutfağı odaklı gastronomi eğitimlerinin verilmesi ile uygulamaların özel sektörde de yaygınlaştırılması teşvik edilecek. Bu güzel projenin hayata geçirilmesinde emeği olan herkesi ve her kurumu kutluyor, projenin hayırlara vesile olmasını diliyorum' sözlerine yer verdi.