Tarımda çözüm 4.0
Dünyada Endüstri 4.0 ile hızla gelişen teknolojiler tüm sektörlerde yeni araçları ortaya çıkarırken, tarımda da drone, sensör ve tarla analiz sistemi kullanımı gelişmeye devam ediyor. Tarım 4.0 ile üretici ve üretime çağ atlatan üretim araçları, fuarlarda sergilenirken AGROEXPO 2020'ye katılan ETB Yönetim Kurulu Başkanı Özay Öztürk de tarımdaki teknoloji devrimiyle ilgili düşüncelerini anlattı. Öztürk, Tarım 4.0'daki gelişmelerin köyden kente göç sorununa çözüm olabileceğini söyledi.
Endüstri 4.0 ile ortaya çıkan değişim ve gelişimlerin tarıma etkisi, üretimde yeni araçların ortaya çıkmasını sağlıyor. Yüksek verim ve kaliteyi amaçlayan gelişmeler, özellikle yakıt tüketiminin azaltılmasını hedeflerken; üreticinin de verimden daha yüksek kazançlar elde etmesine ön ayak oluyor. Tarım 4.0, üretim hakkında daha fazla veri ve ölçüm toplayabilme, toprağın kalitesi ve su seviyesi ile hava durumunun olumsuz etkilerini en aza indirebilme ve ortaya çıkabilecek hastalıklara karşı önceden önlem alabilme konularında önemli bir katkı sağlıyor. Akıllı sulama sistemlerinden toprak nem sensörleri ve drone kullanımına kadar Tarım 4.0, sanayi devriminin ardından tarımda da dördüncü devrimi adeta dünyadaki tüm üreticilere müjdeliyor. Dünyada gelişen teknolojiler hızla yayılmaya devam ederken Türkiye de bu sektördeki yerini alıyor. Edirne Ticaret Borsası (ETB), İzmir'de bu yıl 15'incisi düzenlenen Uluslararası Tarım ve Hayvancılık Fuarı'na (AGROEXPO 2020) katılırken; Edirne üreticisi de Tarım 4.0 ile ortaya çıkan yeni üretim araçlarını inceleme fırsatı buldu. ETB Yönetim Kurulu Başkanı Özay Öztürk, tarımda yaşanan teknolojik gelişmeler ve etkileri hakkında açıklamalarda bulunurken; Tekno Kurgu Kurucu Yöneticisi Korhan Yüzbaşıoğlu ise Türk çiftçisini bekleyen yeni üretim araçlarını tanıttı.
Öztürk, tarımda teknolojik yenilenmenin insan gücüne katma değer sağlayacağını belirtirken; 'Tarım belirli noktalarda çok yönetilebilir bir iş değildir. Hava şartlarını tam olarak yönetemiyorsunuz ve elinizde olmayan gelişmeler olabiliyor. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte bu kısımlar daha yönetilebilir hale geliyor. Örneğin; toprağa nemölçerler konuyor. Bunlar GPRS ya da Bluetooth algılayıcılarla sulama sistemlerine bağlanıyor. Toprakta nem oranı düştüğü anda otomatik olarak sinyali veriyor ve sulama sistemleri çalışıyor. O kadar dengeli bir sulama yapıyor ki bitkinin ihtiyacını doğru bir şekilde vermiş oluyorsunuz. Diğer taraftan fazla sulama yaparak toprağın yapısını bozmuyor ve ürüne de zarar vermiyorsunuz' ifadelerine yer verdi.
'Tarıma dronelar girdi'
Teknolojinin hızlı bir şekilde geliştiğini söylerken; 'Birçok konuda farklı gelişmeler var. Tarımsal aletlerde ve tarım teknolojilerinde de gelişmeler oluyor. Tarım teknolojilerinde dronelar girdi. Dronelarla tarlalar taranıyor, tarlanın görüntüleri alınıyor, bunları analiz eden yazılımlar yapıldı. Bu yazılımlar üzerinden bitkinin gelişimi, hastalığı, gübre ihtiyacı, ilaçlama ile ilgili farklı çözümler yaratılıyor. Görsel anlamda makinenin üzerine takılan aparatlarla, kameralarla tarlada giderken bitkinin rengine göre gübrenin ne kadar verilmesi gerektiği dâhil yönetilebilir hale geldi. Bu anlamda teknoloji bir taraftan ekonomi, diğer taraftan verimlilik getirecek' dedi.
'Sürücüsüz traktörler var'
Öztürk, tarımda sürücüsüz traktörlerin de kullanımına başlandığını açıklarken; 'Tarlanın konumu belirleniyor, ne yapılacağı belirleniyor, traktör tarlayı sürüyor ve duruyor. Bu teknolojiler artık kullanılıyor. En büyük sıkıntı, ölçekle ilgili sıkıntıdır. Ölçekle ilgili arazi toplulaştırmalarımız yapılıyor. Kimi bölgelerde bu ölçekler destekliyor, kimi bölgelerde desteklemiyor. Bu yatırımların belirli bir maliyeti var. Bu maliyetlerin de taşınabilmesi için belirli bir ölçekte olması gerekiyor. Bu yatırımları büyük ölçektekiler belki yapabilir. Küçük ölçektekiler için de kooperatifler üzerinden çözümler yaratılabilir. Kooperatif bu teknolojileri edinir, üyelerine hizmet verir. Böylece çözümler yaratılır' sözlerine yer verdi.
'Tarımın geleceğinde çözüm olabilir'
Teknolojik üretim araçlarının ilk üretimlerinin pahalı gibi görünse de zamanla fiyatlarının düştüğünü söyleyen Öztürk; 'Yeni çıkan teknolojiler başta pahalı oluyor. Ama bunu yapan sayısı arttıkça ve zaman geçtikçe fiyatları düşüyor. Gelişmelerle birlikte insan gücü belirli bir noktadan sonra azalacak. Buna bir taraftan negatif olarak bakıyoruz, bu insanlar ne yapacak? Ama köyden kente de ciddi bir göç var. Edirne'den bahsedersek köylerdeki yaş ortalaması 57'ye gelmiş. Bu teknolojiler belki de tarımın geleceği için çözümlerden biri de olabilir. Tarım, gıda ve hayvancılık olmazsa olmaz, stratejik bir konudur. Teknolojiyi, inovasyonu çalışacağız. Bir taraftan gelişmeyi sağlamak gerekiyor. Yeni Ar-Ge çalışmalarıyla ürünler üretmemiz gerekiyor. Ama bu durum, tarım ve hayvancılığı ihmal edebileceğimiz anlamına gelmiyor. Tarım ve hayvancılık olmazsa olmazımızdır. Beslenmemiz de, diğer çalışmaları da yapmamız gerekiyor' dedi.
'İş gücü yaratacak'
Tekno Kurgu Kurucusu Korhan Yüzbaşıoğlu ise firma olarak amaçlarının tüm yeni teknolojileri tarıma ve Türk çiftçisine uyarlayabilmek ve kullanıma sunmak için çalışmalar gerçekleştirdiklerini söylerken; 'Endüstri 4.0'da sürekli insan gücünün tamamen atılacağına dair bir endişe vardır. Aslında öyle bir şey uzun vadede yok. Kalifiye iş gücü çıkması gerekecek ve o sistemleri kullanan bir iş gücü yaratacak. Şu anda o kişiler yok. İnsanlar buna dönecek. Mevcut tarlada el emeği yapan kişiler o zaman oluşan işlerde olacak. Şu anda 20 yıl önce olmayan işler var. Dijitalin getirdiği iş alanları oluşmaya başladı. Böylece iş gücü yer değiştirecek. İnsan çalışmasın, para kazanmasın gibi düşüncelerden ziyade verimi artırmak, hatayı azaltmak ve insanların kullanımı için bazı şeyleri uzun vadede daha uygun hale getirmeyi hedefliyoruz' ifadelerine yer verdi.
'Hayrabolu'da test ediyoruz'
Yeni üretim araçlarının, eski üretim metotlarıyla benzerliğine de dikkat çeken Yüzbaşıoğlu; 'Atalarımız eskiden eliyle serperek tarlalara buğdayı ekerdi ve tarlasının her santimetrekaresine hâkimdi. Daha sonra biz daha büyük teçhizatlar üretmeye başlayınca bu özelliğimizi kaybettik. Şimdi bu özelliğimizi geri kazanmak, tarlamızın her tarafına hâkim olabilmek için yeniden bunu keşfetmeye çalışıyoruz. O yüzden yeni yaptığımız her şey bu yönde ilerliyor. Bu kapsamda da biz bir teknoloji firmasıyız ama önder çiftçi projesi ile birlikte bir partnerlik yaptığımız için tarım konusunda çok farklı noktalara doğru ilerliyoruz ve katma değerli işler çıkarıyoruz. Dronelarla, sensörlerle bazı çalışmalar yapıyoruz. Bir de yurt dışında gördüğümüz ürün olan tarla analiz sistemini Türkiye'ye getirerek özel olarak uyarlamaya çalışıyoruz. Bu üründe yaptığımız en büyük fayda, standart bir traktörünüze bu sistemi taktığınızda; traktör tarlaya giriyor, ürünün azot ihtiyacını görüyor, ona göre gübre serpmenizi farklı oranlarda sağlıyor. Hayrabolu bölgesinde testlerini yapmaya başladık ve çalıştığını gördük' dedi.
'Gübrede tasarruf sağlıyor'
Tarla analiz sisteminin sağladığı faydaları açıklayan Yüzbaşıoğlu; 'Gübre masrafımızda yüzde 15-25 aralığında tarlanızın arazi şartlarına göre değişen bir tasarruf sağlatıyor. Gelişigüzel gübre atışının önüne geçiyor. Şu anda üreticiler gübreyi sabit atıyor, hıza duyarlı da atamıyor. Rampayı çıkarken yavaşlayınca daha çok, rampa aşağı giderken daha az atıyorlar. Bunun önüne geçiyoruz. Bunun yanı sıra ihtiyacı kadar oranı değişken oranla atıyoruz. Böylece gübreden tasarruf ediyoruz ve ihtiyacı oranında atıyoruz. Bu sayede verimi eşitlerken artırıyoruz da. Ürünün protein değeri ile verimini de artırıyor ve satış fiyatını da iyileştiriyoruz. Tarla analiz sistemi toplamda çok ciddi bir kazanç sağlıyor' sözlerine yer verdi.
'Tüm araçlara monte edilebiliyor'
Tarla analiz sisteminin normal bir traktörden eski ve yeni sistemlerin tamamına kadar tüm araçlara monte edilebildiğini açıklayan Yüzbaşıoğlu; 'Bunun dışında otomatik dümenlemeli, izobaslı sistemlere de entegre edebiliyoruz. Bu ürün gerçekten güzel düşünülmüş, birçok alandaki sensör ve sistemlerin iyi yanlarını toparlayıp bir araya getirmiş olan bir üründür. Bu ürünün fiyatları konusunda şu anda çok büyük pazarlıklar yapıyoruz. Yurt dışındaki Euro-Dolar bazlı fiyatlar, bizim şartlarımıza uymuyor ve onun savaşını veriyoruz. Bu konuda da belirli yerlere geldik. İnşallah bu ürünü, en uygun şekilde Türk çiftçimize kazandıracağız' dedi.
'Toprak ve bitki sağlığı analizi yapıyor'
Yüzbaşıoğlu, tarımda drone kullanımıyla ilgili çalışmaların ise yurt dışında en az 5-6 yıldır yapıldığına dikkat çekerken; 'Biz, bunları kendi özelimize ve şartlarımıza göre yeni keşfetmeye ve kullanmaya başladık. Yaklaşık 3 senedir drone konusunda çalışıyoruz. Önder Çiftçi Projesi ile bu konuda çok ciddi çalışmalarımız oldu. Droneları ağırlıklı olarak analiz sürecinde kullanıyoruz. Ekimden önce toprakta analizlere başlıyoruz. Tarlanın durumunu ekim öncesi eşitlemeye çalışıyoruz. Çünkü bizim gerçeğimizde toprak yapımız çok değişken ve onları eşitlemeye çalışıyoruz. Toprağın ihtiyacı olan mineral ve bütün değerleri eşitliyoruz. Ekim yapıldıktan sonra da drone ile ne kadar azot uygulamam gerektiğiyle ilgili bir çalışma yapıyoruz. Onun peşinden de bitki sağlığı geliyor. Azotu uygun atmaya yönelik veriyi elde ettikten sonra artık bitki hastalığı ya da başka bir sorunu görüp ekstra önlem almak için çalışma yapıyoruz. Droneları bu analiz aşamalarında kullanıyoruz' ifadelerine yer verdi.