'Su yönetimi değişmezse büyük sorunlar kaçınılmaz'

Edirne'nin önemli su kaynaklarından biri olan Tunca Nehri, kuraklık ve su yönetimi sorunlarıyla karşı karşıya kaldı. Mevsim yağışlarının yetersizliği, küresel iklim değişikliği ve sıcak hava dalgalarının etkisiyle nehrin su seviyesi, DSİ verilerine göre Suakacağı Mevkiinde saniyede 2 metreküpe kadar düştü. Suyun çekildiği bölgelerde nehir yatağı yosun ve ot örtüsüyle kaplanırken, atıklar da gün yüzüne çıktı.

Youtube Kanalı
Abone Ol
TAKİP ET

Kuraklık, özellikle tarımsal sulama açısından Tunca Nehri'ne bağımlı üreticileri endişelendiriyor. Nehirde akışın durduğu alanlarda sazlıklar ve yoğun ot kümeleri oluştu. Çöpler, plastik atıklar ve araç lastiklerinin ortaya çıkması ise kirliliği gözler önüne serdi.

Trakya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi ve Doğal Afet Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Musa Uludağ, yaşanan tablonun yalnızca bu yılın yağış eksikliğinden kaynaklanmadığını vurguladı. Uzun yıllardır süregelen iklim değişikliği, sıcaklık artışları ve yağış azalmasının yanında su yönetimi sorunlarının etkili olduğunu belirten Uludağ, Bulgaristan'daki barajların doluluk oranlarının Türkiye'den daha yüksek olduğunu, bu nedenle suların Türkiye'ye ulaşmadan tutulduğunu ifade etti.

Bulgaristan'daki barajların doluluk oranlarına bakıldığında Türkiye'deki özellikle Trakya'daki barajların doluluk oranlarından çok daha yüksek olduğunun görüldüğünü aktaran Doç. Dr. Musa Uludağ, 'Bu da ne demektir yaz döneminde veya Tunca ve Meriç nehrinin yan kolları üzerinden gelen suların ana kaynağa ulaşmış olması anlamına geliyor. Dolayısıyla evet bu kuraklık nehirdeki kuraklık yağışın eksikliği yeraltı suyunun çok fazla kullanılması insan nüfusunun artması da önemli bir etken olsa da özellikle şuan aşırı bir şekilde görülmesinin temel nedeni suyu kullanan Bulgaristan'ın ona ihtiyaç olması ve öncelik olarak su yönetiminde kendi ihtiyacını ön planda tutması' ifadelerini kullandı.

'Doğaya uyumlu ve uzun vadeli politikalar geliştirmeliyiz'

Tarım açısından üreticilerin ekim dönemlerini ve ürün tercihlerini yeniden planlaması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Musa Uludağ, 'Su en verimli şekilde kullanılmalı. Su kullanım alışkanlıklarımızı değiştirmezsek büyük sorunlar kaçınılmaz. Ayrıca kuraklık, taşkın riskini ortadan kaldırmaz. Tunca ve Meriç taşkın ovasında yer alıyor. bu nedenle doğaya uyumlu ve uzun vadeli politikalar geliştirmeliyiz' dedi.

Özellikle tarım açısından bakıldığında Türkiye'de suyun yüzde 80'ine yakınının tarımsal sulama amaçlı kullanıldığına değinen Doç. Dr. Musa Uludağ, 'Bizi burada bir kaç yol bekliyor. Kısa vadeli öncelikle ürün tercihlerimizi iyi şekillendirmemiz lazım. Ekim dönemlerini iyi planlamamız ve değiştirmemiz lazım. Bir diğer noktada ise suyu en verimli su tasarruf edilen sudur. Suyu verimli ve tasarruflu kullanmak zorundayız. Su kullanım alışkanlıklarını değiştirmek zorundayız. Çünkü şu bir gerçek coğrafyamızı değiştiremeyiz. Ve bu coğrafya bizim kontrolümüzde değil doğal ekosistemlerin kontrolünde. Dolayısıyla biz doğa ekosistemine yağışa coğrafyamıza coğrafi kaynaklarımızı bir sınırsız kaynak olarak değil, doğal kaynak olarak görüp bunları ona göre kullanmamız lazım. Bunun da temelinde uzun vadede insanımızı bu yönde eğitmemiz lazım. Ama tarımsal açıdan düşündüğümüz zaman insanlar beslenmek zorundayız. Onun için tarım yapmak zorundayız. Onun için suya ihtiyacımız var. O zaman çok basit bir cevap suyu düzenli ve yeteri kadar uygun yerlerde kullanmak zorundayız' şeklinde açıklamada bulundu.

Kuraklığın bu şekilde devam edeceğinin öngörüldüğünü ifade eden Doç. Dr. Musa Uludağ, 'Küresel iklim değişimi ısınma yönünde. İklim kendi içerisinde, yıllar içerisinde oynamalar yağışlı ve kurak dönemler olsa da genel trend iklimin özellikle orta kuşakta yer alan ekvatora yakın bölgede yer alan Türkiye'de kuraklığın artacağı yönünde. Dolayısıyla bu süreç devam edecek' diye konuştu.

'Biz kuraklığı özellikle vurgulamıştık'

Kurak periyottan geçildiğini ve bu kurak periyotta ciddi sıkıntılar yaşandığını dile getiren Doç. Dr. Musa Uludağ, 'Kurak periyottan geçilmesi demek, Tunca Nehri'nin tekrar taşmayacağı anlamına gelmez. Bundan yaklaşık olarak bu taşkınların yoğun olduğu bir dönemde biz Meriç ve Tunca nehriyle ilgili bir makale yayınladık. Bu makalede kuraklığı ön plana çıkardık. O zaman hiç kimse kuraklığı düşünmüyordu. Taşkınları düşünüyordu. Biz kuraklığı özellikle vurgulamıştık. Ve o güne geldik. O güne geldik diye tekrar taşkın olmayacak anlamına gelmiyor. Yine burada kritik bir soru biz bu iklimsel döngüyü çok iyi görmemiz lazım. Bunu nasıl görebiliriz geçmişe bakarak görebiliriz. Geçmiş, meteorolojik veriler yağış verileri akım verileri bize bunun seyrini genel olarak veriyor. Buna bağlı olarak da neler yapmamız gerektiğiyle ilgili politika üreticilerinin ve karar alıcıların buna göre karar alması özellikle doğaya uyumlu karar alması ben yaptım oldu mantığıyla suyla ilgili ani kararlar vermemeleri gerekiyor' ifadelerine yer verdi.

Oğlunun üniversite kaydı için Edirne'ye geldiğini söyleyen vatandaşlardan Zafer Çolak, 'Nehri gördüğümde her taraf yeşillenmiş ve yosunlarla dolu. Kuraklıktan olumsuz etkilendiğini görebiliyorum. Tarım ülkesiyiz ve ürünler açısından sorun yaşayacağımızı düşünüyorum. Ayrıca susuzluk vatandaşların su erişimini de olumsuz etkileyebilir' ifadelerini kullandı. Ebru Yıldız Günenç

Fahrettin Baydar