Medyaya Çocuk Hakları Eğitimi

Edirne Çocuk Hakları Derneği, Edirne Kent Konseyi işbirliği ile düzenlediği 'Çocuk Hakları ve Meyda' konulu konferansta Prof. Dr. Nilüfer Timisi, Figen Atalay ve Av. Ayşenur Demirkale'nin konuşmacı olarak yer aldı. Konferansta, Edirne basını ve katılımcılar 'Çocuk Hakları ve Medya' konusunda bilgilendi.

TAKİP ET
Edirne Çocuk Hakları Derneği, Edirne Kent Konseyi işbirliği ile 'Çocuk Hakları ve Medya' konulu bir konferans düzenledi. Edirne Barosu Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen panelde, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nilüfer Timisi, Cumhuriyet Gazetesi yazarı Figen Atalay ve İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı Avukat Ayşenur Demirkale konuşmacı olarak, Edirne Barosu avukatlarından Fatih Altun da moderatör olarak yer aldı.
'Medyanın kullandığı dil çocuk hakları açısından önemli'Panelin açılış konuşmasını yapan Edirne Çocuk Hakları Derneği başkanı Avukat Nebahat Çavuş çocuk hakları ve medyanın çok önemli olduklarını düşündüklerini belirterek, 'Çünkü medya bizim gözümüz kulağımız, dilimiz. Onların kullandığı dil hem çocuk hakları hem de bizler açısından son derece önemli' dedi. Çavuş, panelin İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in Edirne ziyaretine denk geldiğini ifade ederek 'Buraya gelmeyi çok istediklerini bildiğimiz basın mensupları da haber değeri çok yüksek olan sayın genel başkan ve meslektaşımız Mete Türkay il başkanı olmuş onunla beraberler. Ben Türkiye için ve Edirne'miz için hayırlı olmasını diliyorum' dedi. Çavuş, ayrıca katılımcılara geldikleri için teşekkür etti.
'Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni temel alıyoruz'Konuşmasına çocuk hakları denildiğinde Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin temel alındığını söyleyerek başlayan ve dünyada sözleşmenin kabulünden önceki süreçle ilgili kısa bir özet yapan Timisi, 'En temel referans noktası, kural koyucu ve aynı zamanda bağlayıcı Çocuk Hakları Sözleşmesi. Medya konusunda bir tartışma yaparken Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni merkeze alarak tartışıyoruz 'dedi.
'Kültürel mazeret üretme şansı ortadan kalkıyor'Çocuk olmanın dönemden döneme, kuşaktan kuşağa, kültürden kültüre farklı anlamlar içerebildiğini söyleyen Timisi, 18 yaşın altındaki bütün bireylerin çocuk olması hukuk kuralının önemli olduğunu belirterek, 'Yasal bir çerçevesinin çizilmiş olması önemli. Kültürel olarak çocuğa atfedilen değerler geçersiz sayılıyor. Burada kültüre göre bir mazeret üretme şansımızı ortadan kaldırıyor' dedi. Timisi, ayrıca çocuk için onurlu bir yaşam sürmenin en temel çocuk hakkı olduğunu da vurguladı.
'Medya temsili sınırlı'Medyada kimin nasıl temsil edildiği konusunun çok önemli olduğunu vurgulayan Timisi, çocukların medyada sınırlı miktarda temsil edildiğini ve bu temsilin büyük oranda mağduriyetle birlikte olduğunu söyledi. Gazeteciliği yeniden etik merkezine çekmek ve insan haklarına duyarlı hale getirmenin kolay olmadığını söyleyen Timisi, 'Ama en azından çocuktan yana yapılan habercilik, çocuğun yaşam koşullarını merkeze almak zorunda' dedi.
'Çocuk ya yok sayılıyor ya olumsuz haber oluyor'Cumhuriyet Gazetesi Figen Atalay 'Çocuk Dostu Medya için Öneriler' başlıklı konuşmasına meslek anılarını anlatarak başladı. Atalay, 'Uluslararası Gazeteciler Federasyonu'nun tespitine göre medya çocukları yok sayıyor. Haber konusu olduklarında da 'Çocuk fuhuşu', 'Organ kaçakçılığı', 'Cinsel istismar', eğitim ve sağlık hizmetlerinden yoksun bırakılma', 'Şiddet', 'Çocuk işçiler', 'Ensest', 'Cinsel taciz' gibi karşımıza çıkıyor. Yani ya yok sayılıyorlar ya olumsuz haber oluyorlar' dedi. Olumsuzluğun haberin doğasında olduğunu ifade eden Atalay, problemin bu konuları haberleştirmekte değil, haberleştirirken kullanılan dilde, atılan başlıkta, kullanılan görselde olduğunu ifade etti.
'Haberde kullanılan dil önemli'Haberde 'çocuk gelin' ifadesi yerine 'küçük yaşta zorla evlendirilmiş kız çocuğu', 'sokak çocuğu' yerine 'sokakta çalıştırılan, sokakta yaşayan çocuk', 'suça itilmiş çocuk', 'fuhuşa zorlanmış kız çocuğu' ifadelerinin kullanılması gerektiğini belirten Atalay, bazen çok dikkat edilse de bunun gözden kaçtığını sözlerine ekledi. Atalay, ne yapıldığından çok kullanılan dilin, haberin içeriğinin ve atılan başlığın çok önemli olduğunu vurguladı. Atalay, çocuklara ilişkin olumlu haberlerin haber trafiği içinde kullanılamadığını da sözlerine ekledi.
'Çocuğun onurunu koruyacağız'Haberlerde çocuğun bağımsız bir kişi olarak ele alınması gerektiğini de söyleyen Atalay, 'Birinin kızı, birinin oğlu değil bağımsız bir kız ya da bir erkek çocuğu olarak ele alacağız. Onun onurunu koruyacağız, saygısızlık etmeyeceğiz. Mahremine girmeyeceğiz, müdahale etmeyeceğiz' dedi.Çocuklarla röportaj yaparken uyulması gereken ilkelerden söz eden Atalay, 'Sorularımız her zaman kısa ve net olacak. Sorularımız somut olaylarla ilgili olacak. Çocuğun bir birey olduğunu hiçbir zaman unutmayacağız' dedi. Atalay, ayrıca çocuğu zor durumda bırakan, yönlendiren, olumsuz etki yaratacak soruların sorulmaması gerektiğini vurguladı.
'Gelin, bize eğitim verin'Atalay, 'Gazetelerde kimi zaman bilerek kimi zaman bilmeyerek yanlış başlık atılabiliyoruz. Yanlış içerikler yayınlayabiliyoruz. Bunun için bizim bir eğitime ihtiyacımız var' dedi. Çocuk Hakları Derneklerine, barolara, çocuk merkezlerine çağrıda bulunan Atalay, 'Gelin ve bize eğitim verin. Çocuk muhabirliği diye bir şey yok. İstihbarat servisleri ve yazı işleri kadrosuna böyle bir eğitim bir saat iki saat bile yeter. Kavramlar üzerinden, atılan başlıklar üzerinden, kullanılan görseller üzerinden eğitim vermenizi öneriyorum' diyerek konuşmasını sonlandırdı.
'En temel özellik gizlilik'Atalay'ın ardından İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Başkan Yardımcı Avukat Ayşenur Demirkale 'Çocuk Hukuku ve Medya' konulu konuşmasını yaptı. Demirkale, 'Dikkat ederseniz, bir olay basına gittiğinde biraz sansasyonel hal aldığında açılmayacak davalar açılıyor. Esas açılması gereken birçok dava sümen altı edilirken veya bir şekilde eksik soruşturulurken basına yansıdığı takdirde o olaylara ilişkin davalar açılabiliyor. Bunu çok tehlikeli buluyorum aslında. Çünkü bu alanın özellikle çocuk hukuku alanında en temel özellik gizliliktir. Ancak basınla birlikte süreci yürütüyor olmak televizyonların özellikle o gündüz kuşağındaki programlarda bunun bir seri dizi halinde yayınlanarak adliye karşılığının var olması çok ciddi sorunları doğurabilecek bir süreçtir. İki ucu keskin bıçak' dedi.
'İç hukukta büyük eksiklikler yok'Çocuk Hakları Sözleşmesinin iç hukuktaki yansımaları üzerinde duran Demirkale, 'Ben kendi adıma bu alanda çalışan biri olarak, özellikle son yıllarda Türkiye'nin iç hukuk mevzuatında çok büyük eksiklikler görmüyorum. Problemin daha çok uygulamadaki, adli idari süreçlerdeki altyapı eksikliği ve alanda çalışanların iş yükü, malzeme yetersizliği buna benzer bir takım uygulamadan kaynaklanan sorunlardan oluştuğunu düşünüyorum ' dedi.
'Çocuğun lekelenmeme hakkına dikkat edilmeli'Habercilerin en çok dikkat etmesi gereken konunun 'Çocuğun lekelenmeme hakkı' kavramı olduğunu ifade eden Demirkale, 'Çocuklarla ilgili yapılan tüm işlemler her anıyla gizlilik ilkesine sahip olmalıdır. Bir çocuk adli idari sürece dahil olduğu andan itibaren kimlik bilgileri gizli tutulmalıdır' dedi. Çocukların isimlerinin ve görüntülerinin ifşa edilmesinin yasak olduğunu ve çocuklarla ilgili olarak 'terörist çocuk', 'gaspçı çocuk' gibi sıfatların kullanılamayacağını da belirten Demirkale, 'Sadece çocuk üzerinden değerlendirmesini yapmak zorundasınız. Basın Kanunu uyarınca da suçun faili veya suçun mağduru çocuklarla ilgili olarak kimlik bilgilerini ifşa edici haber yapamazsınız' dedi.
Hatıra fotoğrafıDemirkale'nin konuşmasının ardından 'Soru '' cevap' kısmıyla devam eden panelin sonunda konuşmacılara Edirne Belediye Başkan Yardımcısı Dr. Ertuğrul Tanrıkulu, Edirne Çocuk Hakları Derneği Başkanı Nebahat Çavuş ve Edirne Kent Konseyi Başkanı Ziya Gökerküçük tarafından teşekkür belgeleri ve hediyeler takdim edildi. Hediyelerin ardından konuşmacılar panele katılan basın mensuplarıyla birlikte bir hatıra fotoğrafı da çektirdi.