Fabrikaları sattırmayız kampanyası
ADD Edirne Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Celil Özcan ve yönetim kurulu üyeleri, ADD Genel Merkezi'nin 14 şeker fabrikasının özelleştirilmesine karşı tüm Türkiye'de başlattığı imza kampanyasını Edirne Şubesi'nde düzenlediği basın toplantısı ile başlattı. Özcan, imza kampanyasının 3 Nisan'a kadar devam edeceğini açıklayarak 'Cuma ve Cumartesi günleri 12.00-19.00 saatleri arasında Saraçlar Caddesi'nde PTT önünde imza kampanyamıza devam edeceğiz' dedi.
Atatürkçü Düşünce Derneği Edirne Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Celil Özcan ve yönetim kurulu üyeleri, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nın (ÖİB) özelleştirme amacıyla ihaleye açtığı 14 şeker fabrikasının için imza kampanyası başlattı. Özcan, ADD Edirne Şubesi'nde düzenlediği basın açıklamasında imza kampanyasını ADD Genel Merkezi'nin başlattığını açıklayarak tüm vatandaşları imza kampanyasına destek vermeye davet etti. Özcan, basın açıklamasının ve imza kampanyasının ADD'nin Türkiye'deki tüm şubelerinde eş zamanlı olarak düzenlendiğini belirterek; 'Biz de Edirne şubesi olarak bugün basın açıklamamızı gerçekleştiriyoruz. Ardından imza kampanyamızı başlatıyoruz. İmza kampanyası için Pazartesi günü Edirne Valiliği'ne izin dilekçemizi verdik. Henüz onay çıkmadı. Onay çıktığında her hafta 3 Nisan'a kadar Cuma ve Cumartesi günleri 12.00-19.00 saatleri arasında Saraçlar Caddesi'nde PTT önünde imza kampanyamıza devam edeceğiz. Aynı zamanda her gün dernek binamızda yapılacaktır' dedi.
Özcan, basın açıklamasında Şeker Fabrikalarının Cumhuriyetin kalesi olduğunu ve satılamayacağını belirterek; 'Özelleştirme adı altında Cumhuriyetin ekonomik kazanımlarını yok eden AKP iktidarı, bu kez, 14 şeker fabrikasını feda ediyor. 3 Nisan ile 18 Nisan 2018 tarihleri arasında yapılacak 3 grup ihale ile tarımsal sanayinin can damarı olan şeker pancarı üretiminin hayat damarları koparılırken, GDO'lu tatlandırıcı üreten emperyalist şirketlerin önü açılıyor. Türkiye bu girişime karşı, çiftçisiyle, işçisiyle, sendikasıyla, kamyon şoförü ile tüketicisi ile siyasi partileri ile demokratik kitle örgütleri ile ayakta ve direnmeye kararlıdır' ifadelerine yer verdi.
'Cumhuriyetin yol göstericisidir'Şeker fabrikalarının Türkiye Cumhuriyeti'nin yol göstericisi, '˜Altı Ok'un Devletçilik ilkesinin en güzel ve ilk hayata geçirilen adımlarından biri olduğunu söyleyen Özcan; '17 Şubat 1923 günü açılan İzmir İktisat Kongresinde görüşülüp karara bağlanan ekonomik bağımsızlığı da elde etme kararlılığı ve hedefi doğrultusunda, bir yanda özel sektör, diğer yanda kamu girişiminin yarıştığı, birinin gücünün tükendiği noktada diğerinin yardıma koştuğu örnek bir girişimdir' dedi.
'Tarımdaki ilk planlı adım'Uşak'ta Nuri Şeker öncülüğünde başlatılan şeker fabrikası ile Alpullu'da devletin başlattığı şeker fabrikalarının yaklaşık aynı zamanda bitirilerek ülkenin en acil gereksinimlerinden birinin karşılandığını ve şeker pancarı tarımında da ilk planlı adımlar atıldığını hatırlatan Özcan; 'Şeker fabrikaları, tüm ülke coğrafyasına yayılacak şekilde planlanmış ve hayata geçirilmiştir. Pancar bitkisinin özellikleri nedeni ile yüksek rakımlı yerlerde de yetiştirilmeye başlanmış, bu yolla kırsal kesimden kentlere, Doğu'dan Batıya göç engellenmiştir. Zaman içinde dışardan şeker alan ülke, yerini dışarıya şeker satan ülke haline gelmiştir' sözlerine yer verdi.
'Sosyal ve kültürel hayatı geliştirdi'Şeker fabrikalarının aynı zamanda kurulu olduğu kentlerde sosyal ve kültürel hayatı geliştirdiğine dikkat çeken Özcan; 'Yöneticisi ve işçisine vazife evi, sosyal konut, sosyal alanlar, spor tesisleri yaratmıştır. Türkiye 12 Eylül darbesi sonrasında Cumhuriyet kazanımlarına karşı ağır bir saldırı ile karşılaşmış, siyasal, sosyal, kültürel ve hukuk alanındaki saldırılar ekonomik kazanımlara saldırıya da dönüşmüş ve özelleştirme politikaları tek taraflı propaganda ile benimsetilmeye çalışılmıştır. '˜Liberalleşme-küreselleşme' diye yutturulan bu politikaların hedefinde gıda sektörü başta olmak üzere üreticiler, '˜milletin efendisi' köylü yer almıştır' dedi.
'Emperyalizme verilen sözler yerine getiriliyor'Batı ülkelerinde devlet desteklemesi ile üretimini artıran tarım sektörünün, artan stoklarını tüketmek için yollar ararken çözümü az gelişmiş ülkelerin tarım ve tarımsal sanayini çökertmede bulduğunu söyleyen Özcan; 'Bu nedenle tarıma ve hayvancılığa desteğin kaldırılmasının propagandası yoğunlaştırılmıştır. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesinin arkasında emperyalist tekellerin 20 yıla varan '˜kararlı' ve hain mücadelesi vardır. Emperyalizme verilen sözler yerine getirilmektedir' ifadelerine yer verdi.
'Bu yıkıma izin vermeyeceğiz'Özelleştirilmek istenen şeker fabrikalarının konuta, AVM'lere dönüştürüleceğini söyleyen Özcan; 'Üretim merkezlerinin yerini tüketim tapınakları alacaktır. Ülkede yıkıma uğrayan şeker sektörünün yerini ise GDO'lu tatlandırıcılar alarak Türk halkı doğacak hastalıklarla ilaç tekellerinin insafına terk edilecektir. Türk halkı bu yıkıma izin vermeyecektir. İşçisiyle, sendikasıyla, çalışanlarının aileleri ile pancar üreticisi ile, tüketicisiyle, siyasal partisiyle, demokratik kitle örgütüyle direnecek ve Cumhuriyetin bu ilk ekonomik kalelerini emperyalizmin insafına terk etmeyecektir' dedi. 'Özelleştirmeye karşıyız'Trakya'daki belediye başkanlarının ortak girişimi ile Alpullu Şeker Fabrikası'nın satın alınması konusunda da basın mensuplarının sorusunu cevaplayan Özcan; 'ADD olarak özellikle özelleştirilmesine karşıyız. Ama illa özelleştirilecekse tabii ki özellikle kooperatifler, belediyeler ve oradaki insanların almasını isteriz. Ama özelleştirme adı altında Cumhuriyetin kazanımları yok ediliyor. O yüzden özelleştirmeye karşıyız' sözlerine yer verdi. Özcan'ın konuşmasının ardından imza kampanyası atılan ilk imzalarla birlikte başladı.
Özcan, basın açıklamasında Şeker Fabrikalarının Cumhuriyetin kalesi olduğunu ve satılamayacağını belirterek; 'Özelleştirme adı altında Cumhuriyetin ekonomik kazanımlarını yok eden AKP iktidarı, bu kez, 14 şeker fabrikasını feda ediyor. 3 Nisan ile 18 Nisan 2018 tarihleri arasında yapılacak 3 grup ihale ile tarımsal sanayinin can damarı olan şeker pancarı üretiminin hayat damarları koparılırken, GDO'lu tatlandırıcı üreten emperyalist şirketlerin önü açılıyor. Türkiye bu girişime karşı, çiftçisiyle, işçisiyle, sendikasıyla, kamyon şoförü ile tüketicisi ile siyasi partileri ile demokratik kitle örgütleri ile ayakta ve direnmeye kararlıdır' ifadelerine yer verdi.
'Cumhuriyetin yol göstericisidir'Şeker fabrikalarının Türkiye Cumhuriyeti'nin yol göstericisi, '˜Altı Ok'un Devletçilik ilkesinin en güzel ve ilk hayata geçirilen adımlarından biri olduğunu söyleyen Özcan; '17 Şubat 1923 günü açılan İzmir İktisat Kongresinde görüşülüp karara bağlanan ekonomik bağımsızlığı da elde etme kararlılığı ve hedefi doğrultusunda, bir yanda özel sektör, diğer yanda kamu girişiminin yarıştığı, birinin gücünün tükendiği noktada diğerinin yardıma koştuğu örnek bir girişimdir' dedi.
'Tarımdaki ilk planlı adım'Uşak'ta Nuri Şeker öncülüğünde başlatılan şeker fabrikası ile Alpullu'da devletin başlattığı şeker fabrikalarının yaklaşık aynı zamanda bitirilerek ülkenin en acil gereksinimlerinden birinin karşılandığını ve şeker pancarı tarımında da ilk planlı adımlar atıldığını hatırlatan Özcan; 'Şeker fabrikaları, tüm ülke coğrafyasına yayılacak şekilde planlanmış ve hayata geçirilmiştir. Pancar bitkisinin özellikleri nedeni ile yüksek rakımlı yerlerde de yetiştirilmeye başlanmış, bu yolla kırsal kesimden kentlere, Doğu'dan Batıya göç engellenmiştir. Zaman içinde dışardan şeker alan ülke, yerini dışarıya şeker satan ülke haline gelmiştir' sözlerine yer verdi.
'Sosyal ve kültürel hayatı geliştirdi'Şeker fabrikalarının aynı zamanda kurulu olduğu kentlerde sosyal ve kültürel hayatı geliştirdiğine dikkat çeken Özcan; 'Yöneticisi ve işçisine vazife evi, sosyal konut, sosyal alanlar, spor tesisleri yaratmıştır. Türkiye 12 Eylül darbesi sonrasında Cumhuriyet kazanımlarına karşı ağır bir saldırı ile karşılaşmış, siyasal, sosyal, kültürel ve hukuk alanındaki saldırılar ekonomik kazanımlara saldırıya da dönüşmüş ve özelleştirme politikaları tek taraflı propaganda ile benimsetilmeye çalışılmıştır. '˜Liberalleşme-küreselleşme' diye yutturulan bu politikaların hedefinde gıda sektörü başta olmak üzere üreticiler, '˜milletin efendisi' köylü yer almıştır' dedi.
'Emperyalizme verilen sözler yerine getiriliyor'Batı ülkelerinde devlet desteklemesi ile üretimini artıran tarım sektörünün, artan stoklarını tüketmek için yollar ararken çözümü az gelişmiş ülkelerin tarım ve tarımsal sanayini çökertmede bulduğunu söyleyen Özcan; 'Bu nedenle tarıma ve hayvancılığa desteğin kaldırılmasının propagandası yoğunlaştırılmıştır. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesinin arkasında emperyalist tekellerin 20 yıla varan '˜kararlı' ve hain mücadelesi vardır. Emperyalizme verilen sözler yerine getirilmektedir' ifadelerine yer verdi.
'Bu yıkıma izin vermeyeceğiz'Özelleştirilmek istenen şeker fabrikalarının konuta, AVM'lere dönüştürüleceğini söyleyen Özcan; 'Üretim merkezlerinin yerini tüketim tapınakları alacaktır. Ülkede yıkıma uğrayan şeker sektörünün yerini ise GDO'lu tatlandırıcılar alarak Türk halkı doğacak hastalıklarla ilaç tekellerinin insafına terk edilecektir. Türk halkı bu yıkıma izin vermeyecektir. İşçisiyle, sendikasıyla, çalışanlarının aileleri ile pancar üreticisi ile, tüketicisiyle, siyasal partisiyle, demokratik kitle örgütüyle direnecek ve Cumhuriyetin bu ilk ekonomik kalelerini emperyalizmin insafına terk etmeyecektir' dedi. 'Özelleştirmeye karşıyız'Trakya'daki belediye başkanlarının ortak girişimi ile Alpullu Şeker Fabrikası'nın satın alınması konusunda da basın mensuplarının sorusunu cevaplayan Özcan; 'ADD olarak özellikle özelleştirilmesine karşıyız. Ama illa özelleştirilecekse tabii ki özellikle kooperatifler, belediyeler ve oradaki insanların almasını isteriz. Ama özelleştirme adı altında Cumhuriyetin kazanımları yok ediliyor. O yüzden özelleştirmeye karşıyız' sözlerine yer verdi. Özcan'ın konuşmasının ardından imza kampanyası atılan ilk imzalarla birlikte başladı.