DP seçime tek başına giriyor

Partisinin Edirne Başkanlığı'nca düzenlenen basın toplantısına telefon aracılığıyla katılan Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, partinin 31 Mart yerel seçimlerine kendi adaylarıyla gireceğini söyledi. Edirne İl Başkanı İbrahim Özyılmaz ise 'Demokrat Parti nadasa yatırılmış memleket toprağıdır' dedi. Toplantı sonunda, partiye yeni katılan gençlere rozetleri takıldı.

TAKİP ET

Demokrat Parti Edirne İl Yönetimi, Genel Başkan yardımcısı Av. Ali Serdar Erişin de katıldığı bir basın toplantısı düzenleyerek, 31 Mart Yerel Seçimlerinde izleyecekleri yol hakkında açıklamalarda bulundular. 31 Mart yerel seçimlerine Demokrat Partinin ittifak yapmadan, tek başına katılacağı ifade edildi. 2 Aralık tarihinde gerçekleştirilen Demokrat Parti Temsilciler Meclisi toplantısında alınan karar doğrultusunda, Demokrat Partinin, tüm bölgelerde seçime tek başına girmesinin kararlaştırıldığı ifade edildi. Toplantıya telefonla katılarak Edirne basınına açıklamalarda bulunan Genel Başkan Gültekin Uysal; kritik bir seçim süreci arifesine girildiği ve Türkiye'nin biriktirdiği, kronikleşmiş pek çok meselesiyle beraber, bölgemizde cereyan eden hadiseler ve derinden hissettiğimiz ekonomik kriz başta olmak üzere pek çok meseleyle, hem Türk siyaseti, hem de sade vatandaştan büyük sermayeye varıncaya kadar, tüm insanlarımızın karşı karşıya olduğunu söyledi. Konuşmasında, hükümetin izlediği politikalara eleştiriler getiren Uysal, Demokrat Parti'nin Mart ayında yapılacak olan yerel seçimlerde hiçbir başka partiyle ittifak yapmayacağını ve Edirne başta olmak üzere tüm bölgelerde kendi adaylarını çıkaracaklarını belirterek, şunları ifade etti; 'Böyle bir dönemde biz her zaman olduğu gibi memleketin, milletin gerçek gündemini konuşmaya gayret ediyoruz. Siyasetin tıkandığı ortadadır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle,Türkiye'nin bütün problemleri çözüleceği iddia edilerek bu zamana kadar sanki başkaları iktidarmış gibi Türkiye'ye muamele yapanların, 24 Hazirandan itibaren Türkiye'yi getirdiği nokta baktığımız zaman zaten apaçık ortaya çıkıyor. Bugün Türkiye'de kademe kademe bir keyfi rejim ete kemiğe büründürülmeye çalışılmıştır ve bu keyfi rejimin tabii çıktısı olaraktan bir yanda faizlerin artması, öbür tarafta enflasyonun yükselmesi nihayetinde de işsizlik gibi bir büyük rakamla Türkiye karşı karşıya. Devletin istatistik kurumunun rakamlarına bile güvenemez hale geldiğimiz böyle bir dönemde onları bile esas alsak,Türkiye'de asgari işsizliğin 15-16'larda olduğunu, sokakta, çevremizde zaten hissediyoruz. Yeniden Türkiye'nin üretici bir güç olarak küreselleşme ikliminde dünya ile bütünleşmesi gerekirken, maalesef 15-16 yıldır sürdürülen ekonomik politikalarla beraber ancak ve ancak Türkiye kredi bulabildiği takdirde büyümüştür. Bugün kredilerin azalmasıyla beraber her anlamda Türkiye'nin bir büyük krizle karşı karşıya olduğu ortadadır. Sadece döviz, borsa, faiz üçgeninde değil, Türkiye'nin üretici altyapısının çöktüğü, hayvancılıktan-tarımdan başlayarak kademe kademe bütün alanlarda üretim yapamaz hale geldiğini hepimiz görüyoruz. Bir büyük risk ile ülkemiz karşı karşıya. Trakya'mız gibi Türkiye'nin en verimli topraklarında bile yaptığımız değerlendirmelerde,pek çok çiftçimizin artık gübre bile atamadan maalesef üretim yapmaya devam edebilme aşamasında olduğunu hissediyoruz. 15 yılda iki Trakya büyüklüğünde alanın tarım dışı bırakıldığı gerçeği ortadayken, sadece canlı hayvan ithalatına 2017 yılında 1 milyar 186 milyon dolar gibi bir kaynak ayırmıştır. Bütün bu gerçeklerden hareketle, Türkiye'de maalesef milletin gündeminin hem demokratik kanallara, hem hukuki kanallara aktarılamadığı bir büyük problemle karşı karşıyayız. Önümüzdeki yerel seçimlerde Türkiye'nin iki kutupluluğa mahkum edilmeye çalışıldığı noktada, gerçek meselelerinin değil daha çok siyasetin merkezinde, ortak değerleri haline getirdiğimiz bir takım meselelerle, suçlamalar üzerinden vatandaşımız adeta '˜maymuna bak maymuna' dedirtilerek gerçeklerin karartıldığı, konuşulmadığı bir iklim ortaya çıkarılmak isteniyor. Bütün bunlara rağmen sağduyulu vatandaşlarımız Türkiye gibi her anlamda keyfi bir rejimin kamu kaynaklarıyla beraber 4 etaplı, bir tarafta yoksul bırakılmış, eğitimsiz bırakılmış. Diğer yanıyla kamu kaynaklarıyla, başta dini örgütlenmeler olmam üzere milyonlarca insanın rehin alındığı, suça ortak edilmek istendiği bir süreçte maalesef borçlandırılarak bu rehinlik milyonların, kitlelerin nezdinde tescillenmiş olarak değerlendiriyoruz. Bütün bu açılardan değerlendirdiğimizde bu yerel seçimin belirleyici olacağı aşikârdır. İktidarın artık MHP desteğinden bağımsız bir şekilde yürüyebilme imkanı yoktur. MHP ile kapalı kapılar ardında pazarlıklar yapılarak Türkiye'nin gerçek sorunları konuşulmamaktadır. Bizler Demokrat Parti olarak inandığımız değerlere, her daim ismi sıfatı demokratlık olan bir hareket olarak, milletin vicdan hizasından ayrılmadan dün olduğu gibi bugün de bütün bu zor şartlara rağmen inanmış dava arkadaşlarımızla beraber mücadelemizi ortaya koyuyoruz. Geçen hafta gerçekleştirdiğimiz temsilciler meclisi toplantımızda daha da genişleterek ilçe başkanları düzeyinde de katılım yaparak meselelerimizi değerlendirme imkanı bulduk. Hem Türkiye'nin içinde bulunduğu şartları hem partimizin, geleneğimizin 70 yılı aşan bir zaman dilimi içerisinde beraberinde muhasebe yapma imkânı bulduk. Demokrat Parti olarak mümkün mertebe bütün seçim alanlarında kendi adaylarımızı ortaya koyarak bu mücadele içerisinde kendi fikirlerimizi, kendi düşüncelerimizi milletle buluşturmak gayreti içerisinde olacağız. Elbette Türkiye'nin hassasiyetleri dolayısıyla, siyasetin bir sorumlukrejimi olduğu bilinciyle, önümüzdeki süreçte değerlendirmemiz gereken bambaşka hadiseler, dinamikler ortaya çıktığı taktirde de partimiz kurulları bunu değerlendirecektir. Türkiye'detoplumsal muhalefetin meşruiyet alanını genişletmek adına atılacak her adıma, Demokrat Parti olarak bu çerçevede olumlu adımlar atmayı bir görev olarak biliyoruz.'

'Kimsenin torbasına su taşımayacağız'

Mart ayında yapılacak seçimlere kendi adaylarıyla katılacaklarını ifade eden Genel Başkan Yardımcısı Ali Serdar Eriş ise 'Biz Demokrat Parti olarak kimsenin torbasına su taşımayacağız, kimseye ekstra bir katkıda bulunmayacağız. Biz her yerde kendi adaylarımızla, kendi meclis üyelerimizle seçime gireceğiz. Bunu Edirne ilimizde de gerçekleştireceğiz' dedi.

'Oyu merkez sağdan aldılar'

Edirne İl Başkanı İbrahim Özyılmaz ise '24 Haziran seçimleri sonrası gördük ki İyi Parti ile Demokrat Parti arasında net bir fark var' diyerek şunları ifade etti; '24 Haziran genel seçimleri öncesi, henüz İyi Parti oluşumu yokken, Genel Başkanımız Gültekin Uysal ve Meral Akşener Hanımefendi bir abla-kardeş yakınlığı içerisindeyken; Genel Başkanımız Gültekin Uysal koşulsuz olarak Demokrat Parti kapılarını ardına kadar Meral Hanım'a açtı. Buradaki amacımız demokratlığımızı, memleket sevdamızı ve koltuk için değil millet için var olduğumuzu ortaya koymaktı. Ancak 4 partinin bir araya gelerek kurduğu '˜Millet İttifakı' içerisinde İyi Partiyle beraberliğimiz sonrası gördük ki, Demokrat Partimizle, İyi Parti arasında net bir fark var. 24 Haziran seçimleri sonrası İyi Partililer aldıkları oyun yüzde 50'sinden fazlasının merkez sağ, yani eski ANAP ve DYP seçmenlerinden geldiğini hepimiz gibi çok iyi biliyorlar. İyi Parti kurmayları bu seçim gerçeğini unutmadan enine boyuna iyice düşünmeliler. 2 Aralık günü gerçekleştirdiğimiz Demokrat Parti Temsilciler Meclisi toplantısında Genel Başkanımız Gültekin Uysal, yaptığı konuşmasında partimizin 31 Mart 2019 yerel seçimlerine tek başımıza gireceğini net bir şekilde vurgulamıştır. DemokratParti bu memleketin nadasa yatırılmış toprağıdır. Bugün artık kendi topraklarımızda, kendi insanlarımızla hasat zamanıdır' diye konuştu

Açıklamalardan sonra partiye yeni katılan gençlere rozetleri takıldı.