Batı Trakyalı duası

Akademi Rumeli 4 projesinin açılış töreninde konuşma yapan Akademi Rumeli Yunanistan Koordinatörü Murat Ahmet'in konuşmasında okuduğu '˜Batı Trakyalı Duası', katılımcılar tarafından yoğun alkış aldı. Ahmet, konuşmasında katılımcılara duygusal anlar yaşatırken 'Biz, Batı Trakyalılar, elimize mikrofonu aldığımızda şu duayı etmeden asla yapamayız Allah, bizleri cennetinde dahi azınlık bırakmasın' dedi.

TAKİP ET



Edirne Valiliği himayesinde Kültür ve Turizm Bakanlığı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı katkılarıyla Rumeli Akademisi Eğitim ve Kültür Derneği tarafından gerçekleştirilen Akademi Rumeli 4 projesinin açılış töreni gerçekleştirildi.

Edirne Halk Eğitim Merkezi ve ASO Müdürlüğü Mimar Kemaleddin Çok Amaçlı Salonu'nda gerçekleştirilen törene Edirne Valisi Günay Özdemir, Edirne Belediye Başkan Vekili Selçuk Çakır, Edirne İl Emniyet Müdürü Ali Kemal Kurt, Edirne İl Jandarma Komutanı J. Alb. Alpaslan Doğan, Trakya Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müdürü Doç. Dr. Ahmet Hamdi Zafer, Basın Yayın ve Enformasyon İl Müdürü Uğur Ülgen, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürü Hicran Balı, Gençlik Hizmetleri ve Spor Edirne İl Müdürü Zekeriya Bayrak, Rumeli Akademisi Eğitim ve Kültür Derneği Başkanı ve Edirne Valiliği Özel Kalem Müdürü İbrahim Tarancı, Kültür ve Turizm Edirne İl Müdürü Ahmet Hacıoğlu, Milli Eğitim Edirne İl Müdürü Hakan Cırıt, Edirne Sanayiciler ve İşadamları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Açıkgöz, Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil, Akademi Rumeli eğitmenleri ile öğrenciler katıldılar.

Tören, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve tüm şehitler anısına bir dakikalık saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunması ile başladı. Tören, Akademi Rumeli tanıtım videosunun sunumu ile devam ederken, törenin açılış konuşmasını Rumeli Akademisi Eğitim ve Kültür Derneği Başkanı İbrahim Tarancı gerçekleştirdi. Tarancı, konuşmasında derneğin 2015 yılında Edirne merkez olmak üzere Türk dilinin ve kültürünün tüm '˜evlad-ı fatihan' coğrafyasında yayınlaşmasını desteklemek amacıyla sosyal, kültürel, sportif ve eğitim faaliyetleri düzenlemek üzere kurulduğunu belirterek; 'Derneğimiz, bu ülkeye gönül vermiş öğretmen, akademisyen, memur, öğrenci ve özel sektör temsilcilerinden oluşan gönüllüler eliyle hazırladığı ve yürütmüş olduğu, gerek Akademi Rumeli projeleri, gerekse diğer etkinlikler yoluyla yurt içinde ve yurt dışındaki paydaş derneklerimiz ve değerli katılımcı kardeşlerimiz nezdinde bir gönül bağı haline gelmiştir' ifadelerine yer verdi.

4'üncü kez düzenleniyor

Tarancı, Akademi Rumeli'nin 2018 yılında 4'üncü kez hazırlandığını söyleyerek; 'Projemiz ile Balkanlar coğrafyamızda cihana yüzyıllar boyu yön vermiş, dil ve kültür bayrağımızı 10 gün boyunca 7 farklı atölyede, alanında kendini kanıtlamış hocalarımız ve uzmanlarımız eşliğinde 9 farklı bölgeden gelen ve her biri birbirinden kıymetli misafir genç kardeşlerimiz ile birlikte ve ülkemizden katılan öğrencilerimiz ile birlikte gerçekleştirmenin, bu bayrağı dalgalandırmanın onur ve heyecanını yaşıyoruz. Misafir gençlerimiz; Yunanistan, Bulgaristan, Makedonya, Romanya, Bosna Hersek, Kosova, Kırım, Gagavuz Yeri ve Ukrayna'daki paydaş derneklerimiz tarafından yetenekli genç kardeşlerimiz arasından belirlenerek katılımcı oldular. Kendilerine de Edirne'den de genç öğrenci kardeşlerimiz hem ev sahipliği, hem de projeye katılım sağlıyorlar' dedi.

7 atölyede eğitim görecekler

Tarancı, eğitim ve paylaşım çalışmalarında yapılacak 7 atölyede ise edebiyat, gastronomi, görsel sanatlar, tiyatro ve sinema, müzik, tarih, kültür, basın yayın ve iletişim atölyelerinin bulunduğunu açıklayarak; 'Bu atölyelerde misafir gençlerimize Türkiye'mizin çeşitli bölgelerinden, alanlarında söz sahibi, kıymetli akademisyen ve uzmanlarımız 5 gün boyunca eşlik edecekler. Birlikte çalışmalar ve ürünler ortaya koyacaklar. Ayrıca gençlerimiz, 5 akşam boyunca her ülke kendi kültürünü yansıtan geceleri sergileyecek. Bunları hem diğer ülkelerden gelen arkadaşlarıyla, hem de halka da açık programımızla isteyen katılımcılara sergileyeceğiz. Böylelikle büyük bir coşku yaşamış olacağız' sözlerine yer verdi.

'İnsan tanıdığı zaman karşıdakini anlar'

Tarancı'nın konuşmasının ardından Edirne Halk Eğitim Merkezi Tiyatro öğrencileri, Akademi Rumeli ile ilgili oratoryo gösterilerini sundular. Gösterinin ardından törende Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil konuşma yaptı. Şimşirgil, konuşmasında projeye katılan 10 ülkenin gençlerin bulunduğu ülkelerin 400 sene tek bir devlet tarafından idare edildiğine dikkat çekerek; 'Bundan 100-150 sene önce burada bulunan 10 ülkeyi Osmanlı Devleti idare ediyordu. Hepimizin devleti birdi ve bu devlet, 400 sene boyunca bizi idare ettiği gibi, bizler de o devletin coğrafyasında, aynı nefesi alarak hareket ediyorduk. İşte bu tarihtir. Tarih şuuru, en önemli şuurlardan bir tanesidir. Birliği, beraberliği, muhabbeti artıran bir şuurdur. Bugün burada toplananlar, Türkçe ile birbirlerini anlıyorlar. Tarih ile birbirlerini sevecekler. Din, dil, tarih; bunlar bir milletin şahsında, o milleti bir araya getiren, birlikteliğini sağlayan en önemli nedenlerdir. Aramıza duvarlar örenler, bir dönem geldiğinde bu tarih şuurunu yok etmeye çalıştılar. Bizleri belki birbirimize düşman etmeye çalıştılar. Ama aradan belki 1,5 asır geçtikten sonra bizler, birbirimizin ne kadar yakın ve kardeş olduğumuzu bu toplantılarla anlıyoruz. İnsan tanıdığı zaman karşıdakini iyi anlar' dedi.

Batı Trakyalı duasına yoğun alkış

Şimşirgil'in konuşmasının ardından Edirne'ye 9 ülkeden gelen öğrencilerin koordinatörleri sahneye çıkarak, kendilerini tanıttılar. Törende konuşma yapan Akademi RumeliYunanistan Koordinatörü Murat Ahmet'in konuşması ise katılımcılar tarafından yoğun alkış aldı. Ahmet, konuşmasında sahneye çıkarken Türkiye siyasetçilerinin bir sözünün aklına geldiğini söyleyerek; 'Balkan coğrafyası gönül coğrafyasıdır. Bizler, aynı medeniyetin çocukları olduğumuzu burada bütün dünyaya, anlamakta güçlük çeken Batılı ülkelere buradaki tablomuz ispattır. Hiçbir program olmasa dahi, 10 gün boyunca her sabah uyandığımızda Türk bayrağına bakarsak, bu bize zaten yetiyor. Biz, Batı Trakyalılar, elimize mikrofonu aldığımızda şu duayı etmeden asla yapamayız; Allah, bizleri cennetinde dahi azınlık bırakmasın' sözlerine yer verdi. Moldova'nın Gagavuz Yeri'nden gelen Türk öğrencilerin koordinatörünün konuşması sırasında, öğrenciler Edirne Valisi Günay Özdemir ve protokole kolaç ekmeği, baharat ve meyve ikramında bulundular.

'Fetih, aslında bir işgal değildir'

Törende son konuşmayı ise Edirne Valisi Günay Özdemir yaptı. Özdemir, Edirne'nin dünyaya huzur ve barışı sağlayan bir medeniyet tarafından kurulduğunu ve Edirne'yi kuran medeniyetin İstanbul'u fethettiğini söyleyerek; 'Öyle bir aşamaya gelmiş ki dünyada en yüksek seviyeye ulaştıktan ve Bizans medeniyetinden üstün seviyeye geldikten sonra İstanbul'u fethetmiş. Fetih, aslında bir işgal değildir. Fetih; kapı açmaktır, medeniyeti, insanları, barışı, huzuru götürmektir; gidilen yeri şenlendirmektir. Onun için bizim anlayışımız her zaman insanların huzur ve mutluluğu olmuş. İnsan temelli bir anlayışın, Balkanlar'daki ve Rumeli'deki önemli temsilcileriyiz. Osmanlı medeniyetine baktığımız zaman, medeniyetin tarihi bir süreci var. Mekke'de doğan İslam medeniyeti, Medine'de İslam medeniyeti haline gelmiş. Daha sonra tarihi seyre baktığımız zaman doğu medeniyetleriyle ilişkiye geçerek Semerkant'ta, Türkistan'da, Buhara'da yeni bir anlayışa, yaşam biçimine ulaşmış. Anadolu'ya gelmiş ve Anadolu'da yeniden yoğrularak yeni anlayışları ve düşünceleri, yeni medeniyetleri de içine alarak gelişmiş ve bölgeye huzur ve barış getirmiş. Ne zaman Edirne fethedilmiş, Edirne'ye geçtikten sonra da Balkanlar'daki, Avrupa'daki ve dünyadaki medeniyetlerin, kültürlerin etkisiyle yeni bir anlayışa bürünmüş. Bu, öyle bir anlayış ki farklı inanç ve düşüncedeki insanlar, kendi inanç ve düşüncelerini yaşamışlar ve aynı zamanda da ortak yaşama biçimi oluşturmuşlar. Osmanlı medeniyetini tarif ederken, aslında toplum, medeniyet içerisinde bulunan farklı inanç ve düşüncedeki insanlar, kendi inanç ve düşüncelerini yaşamışlar. Aynı zamanda da ortak yaşama biçimine, kültürüne önemli katkı sağlamışlar. Birlikte yaşama anlayışını oluşturmuşlar' dedi.

'Çoğulculuğu Osmanlı'da görüyoruz'

Osmanlı Devleti'nin birlikte yaşam düşüncesinin dönemin zirvesine ulaştırdığını söyleyen Özdemir; 'Avrupalıların da dediği gibi '˜Osmanlı Barışı'nı dünyaya 600 yıl boyunca sunmuştur. Çoğulculuğu en iyi yöneten sistem olarak da Osmanlı sistemini görüyoruz. Farklı inanç ve düşüncedeki insanların, kendi inanç ve düşüncelerini yaşamaları, ortak yaşama anlayışına katkı sağlamalarını da aslında Osmanlı hukuki sistem ile dokunulmaz hale getirmiş. Burada insanlıktan kaynaklanan değerleri yaşama anlayışı vardı. Bu, hoşgörünün ötesinde bir anlayıştır. Hoşgörüde, hoşgören ve hoşgörülen vardır. Hoşgörüde bir hiyerarşi vardır. Hoşgören ne kadar hoşgörürse, hoşgörülen ancak o kadar yaşama hakkına sahiptir. Ama Osmanlı medeniyetinde insanlar, insanlıktan kaynaklanan inançlarını, değerlerini, kültürlerini yaşama hakkı vardır. Bu yaşama hakkı da hukuki, fıkhi kurallarla padişahların fermanlarıyla korunmuştur. Dünyaya ancak bu şekilde adaletli bir anlayışla huzur ve barış gelmiştir' ifadelerine yer verdi. Özdemir'in konuşmasının ardından açılış töreni sona erdi.