Arıcılık ve arı hastalıkları ele alındı

Edirne İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Toplantı Salonu'nda gerçekleştirilen eğitim programı, saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı. Eğitmen olarak programa katılan Prof. Dr. Halil Yeninar, toplantıya katılan arı yetiştiricilerinin sorularını yanıtlayarak kapsamlı bilgilendirmelerde bulundu. Eğitimde; arıların biyolojik yapısı, çevresel koşullara uyum süreçleri, hastalıklarla mücadele yöntemleri, koloni yönetimi, verimli üretim teknikleri ve kışlatma sürecine ilişkin önemli başlıklar ele alındı.

Toplantıda özellikle son yıllarda arıcılık sektöründe yaşanan koloni kayıplarının nedenleri, yaygın hastalıklar ve bu kayıpları önlemeye yönelik alınabilecek tedbirler üzerinde duruldu. Eğitimin, arıcılığın sürdürülebilirliği ile kaliteli ve güvenilir ürün üretimi açısından büyük önem taşıdığı vurgulandı.

Arıcıların sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Yeninar, kışlama sürecinin koloni ve bireysel arı bazında değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Yeninar, ana arı ve işçi arıların yaşam sürelerine dikkat çekerek, 'İşçi arılar kendi içinde yaz arısı ve kış arısı olarak iki gruba ayrılır. Yaz arıları ortalama 45 gün yaşarken, kış arıları genetik yapısına bağlı olarak 8 aya kadar yaşayabilir. Ancak her arı her bölgede başarılı şekilde kışlayamaz. Örneğin sıcak iklim arılarını karasal iklime sahip bir bölgede kışlatmaya çalışırsanız istenilen sonucu alamazsınız. Çünkü bu arılar kışa yeterli besin stoğu ile giremez. Bu nedenle bölgeye uyumlu genetik özelliklere sahip arılarla çalışmak büyük önem taşır' ifadelerini kullandı.

Eğitim programına katılan Edirne İl Tarım ve Orman Müdürü İslam Köse de yaptığı konuşmada, arıcılığın kırsal kesim için yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda kültürel açıdan da büyük bir değer taşıdığını söyledi.

Türkiye'nin arıcılıkta dünya sıralamasındaki yerine değinen Köse, 'Kovan sayısı ve bal üretimi açısından Çin'in ardından dünyada ikinci sıradayız. Hedefimiz yalnızca üretim miktarını artırmak değil, daha kaliteli ve katma değeri yüksek arı ürünleri elde etmektir. Balın yanı sıra diğer arı ürünlerini de profesyonel şekilde geliştirmeyi amaçlıyoruz' dedi.

Bakanlık tarafından 2003 yılından bu yana arıcılığa önemli destekler sağlandığını belirten Köse, ülke genelinde toplamda 2,6 milyar TL, Edirne özelinde ise yaklaşık 25 milyon TL destek verildiğini aktardı. Bu desteklerin önümüzdeki süreçte de devam edeceğini vurguladı.

2024 yılı itibarıyla yeni bir destekleme modeline geçildiğini ifade eden Köse, arıcılığın da bu sistem içerisinde yer aldığını belirterek, 'Yeni model; gençleri ve kadınları önceleyen, aile işletmelerini destekleyen, gezginci arıcılığı kapsayan ve örgütlenmeyi teşvik eden bir yapıya sahip' diye konuştu.

Edirne'de yaklaşık 72 bin kovan bulunduğunu ve yıllık bal üretiminin 700 ton civarında olduğunu aktaran Köse, ilin üretim sıralamasında orta seviyelerde yer aldığını ancak bu rakamları daha üst noktalara taşımayı hedeflediklerini dile getirdi. Köse, 'Bölgemiz ayçiçeği, karaçalı, çiçek, çam ve kanola gibi zengin flora çeşitliliğiyle arıcılık açısından büyük bir potansiyele sahip. Gezginci arıcılara da ev sahipliği yapıyoruz. Ayrıca karaçalı balının coğrafi işaret alması için başlatılan süreci yakından takip ediyoruz. Hedefimiz, Trakya karaçalı balını önce ulusal ardından Avrupa düzeyinde tescil ettirerek markalaşmasını sağlamak' dedi.

Eğitim, proje, coğrafi işaret ve markalaşma çalışmalarını kararlılıkla sürdüreceklerini vurgulayan Köse, sözleşmeli üretim modelinin de yaygınlaştırılmasının hedeflendiğini belirterek, bu sayede üreticilerin ürünlerini değerinde ve güvenli şekilde pazarlayabileceklerini sözlerine ekledi.