'Öldürülmeyi hak etmiyoruz'

TTB Edirne Tabip Odası, geçtiğimiz hafta görevi başındayken hastası tarafından öldürülen Dr. Fikret Hacıosman hakkında basın açıklaması düzenledi. Açıklamayı Edirne Tabip Odası Başkanı Memet Akbal okudu. Akbal açıklamasında, 'Sabah işe gitmek için evden çıkıp, işyerinde şifa vermek için çabaladığımız insanlar tarafından öldürülmeyi hak etmiyoruz' dedi.

'Öldürülmeyi hak etmiyoruz'
TAKİP ET Google News ile Takip Et


2003 yılında uygulanmaya başlayan sağlıkta dönüşüm programının piyasa odaklı bir program olduğu ve bu programın, sağlık hizmetine meta, hastaya müşteri olarak yaklaştığı belirtildi. Bu programda nitelik değil nicelik esastır diyen Edirne Tabip Odası Başkanı Memet Akbal, 'Sağlık kurumlarında şiddetin kanıksanmasını, normalleştirilmesini kabul etmiyoruz. Sağlığı korumak ve hayat vermek üzere kurulmuş bir mesleğin mensuplarının görevi başında öldürülmesini kabul etmiyoruz. Bu süreci hazırlayan nedenleri biz biliyoruz. 2003 Yılında Sağlıkta Dönüşüm Programı ilk uygulanmaya başlandığı zamandan bu yana söylüyoruz: Bu program piyasa odaklı bir programdır. Bu program sağlık hizmetine meta, hastaya müşteri olarak yaklaşmaktadır. Bu programda nitelik değil, nicelik esastır. Bütün bunlar hekim ile hastasını karşı karşıya getirir. Çok üzülerek söylüyoruz ki, yine biz haklı çıktık. Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın uygulanmaya başlamasından bu yana sağlık alanında giderek artan şiddet olayları, artık dayanılmaz bir noktaya geldi 2005 yılında İstanbul'da Prof. Dr. Göksel Kalaycı hocamızın bir hastası tarafından öldürülmesiyle başlayan süreçte, bugüne kadar 12 meslektaşımızı haksız yere uğradıkları saldırılar ve Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın yol açtığı çarpıklıkların yarattığı tükenmişlik nedeniyle yaşamlarına son verdiklerimin kaybettik. İlk günden itibaren yetkilileri uyardık; Sağlıkta Dönüşüm Programı'ndan vazgeçin, sağlık çalışanlarına yönelik hürmetsiz, itibarsızlaştırıcı, hekim ve hastayı karşı karşıya getirici söylemlerinizden vazgeçin!

Önce görmezden geldiler ve 'sağlıkta şiddet yoktur" dediler. Sonra 2012'de gencecik Dr. Ersin Arslan'ın görevi başında bir hasta yakını tarafından öldürülmesiyle mızrak çuvala sığmaz hale geldi ve artık sağlıkta şiddetin varlığını reddedemez hale geldiler. Beyaz Kod uygulaması ve TBMM'de Sağlıkta Şiddeti Araştırma Komisyonu'nun rapor hazırlaması gibi girişimler bu dönemde oldu. Ama bu hekimlerin öldürülmesini önlemeye ve sağlık alanında şiddetin azalmasına yetmedi. 2014 yılında TTB olarak titiz bir çalışmayla "Sağlıkta Şiddet Yasası Tasarısı'nı hazırladık. Sağlık hizmetinin kamu hizmeti olduğu vurgusundan hareketle, Türk Ceza Kanunu'nun üçüncü bölümüne "Kamunun Sağlığına Karşı Suçlar: Sağlık Hizmetini Engelleme" başlığı altında, en azından caydırıcılık içermesi amacıyla hazırladığımız ek madde önerisini başta Sağlık Bakanlığı, Hükümet temsilcileri ve siyasi partiler olmak üzere tüm ilgili yerlere bir çök kez ilettik. Bunun için defalarca görüşmeler yaptık. Basın toplantılarıyla kamuoyu ile paylaştık. Teklifimiz Türkiye'nin olağandışı hızla değişen yoğun gündemi içerisinde hep görmezden gelindi. Son olarak, 2 Ekim 2018 günü meslektaşımız Dr. Fikret Hacıosman'ı görevinin başında yine bir hastasının saldırısı sonucu kaybettik. Ve bir kez daha Sağlıkta Şiddet Yasası'nın çıkarılması talebiyle, 4 Ekim 2018 Perşembe günü TBMM'de siyasi partilerin Grup Başkanvekilleriyle görüşmelerde bulunduk. TBBM de grubu bulunan 3 siyasi partinin Grup Başkanvekilleriyle görüştük, TBMM'nin kendilerine tanıdığı olanaklar çerçevesinde konuyla ilgili girişimlerde bulunacaklarının sözünü aldık. Buna karşın Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) son derece ilgisiz ve duyarsız tavırlarıyla karşılaştık. Halen üç kez randevu talep ettiğimiz Sağlık Bakanı'ndan ve geçtiğimiz günlerde randevu talebimizi ilettiğimiz TBMM Başkanı'ndan yanıt bekliyoruz. Sağlıkta şiddet tablosu bu boyuta gelmesine karşın izlenen bu tavra şaşıralım mı, üzülelim mi bilemiyoruz. Soruyoruz: Sağlıkta şiddeti önlemek, teklifimizi dikkate almak ve Sağlıkta Şiddet Yasası'nı çıkarmak için daha kaç hekimin ölmesini bekliyorsunuz?Biz hekimler buna tahammül etmeyeceğiz! Bunu kabul etmeyeceğiz! Sağlıkta Şiddet Yasası'nın hemen şimdi çıkarılmasını istiyoruz. Prof. Dr. Göksel Kalaycı'ya borcunuz var! Dr. Ersin Aslan'a borcunuz var! SABİM ihbar hattına gelen bir şikâyet üzerine uğradığı baskı ve soruşturmalar sonrasında, 2012 yılında çalıştığı hastanede hayatına son veren acil tıp asistanı Dr. Melike Erdem'e borcunuz var! Samsun'da "yılın doktoru" seçilecek kadar sevilen, ihmaller zinciri sonucu 2015 yılında öldürülmesinde sorumluluğunuzun olduğu Dr. Kamil Furtun'a borcunuz var! Baskı, mobbing, uzun ve yoğun çalışma saatleri ve tükenmişlik dolayısıyla yaşamlarına son veren Dr. Engin Karakuş, Dr. Ece Ceyda Güdemek ve tıp fakültesi öğrencisi Yağmur Çavuşoğlu'na borcunuz var! Ve en son, geçtiğimiz günlerde eski bir hastasının silahlı saldırısı sonucu yaşamını kaybeden psikiyatri uzmanı Dr. Fikret Hacıosman'a borcunuz var! 17 Ekim 2018 günü de tüm tabip odası başkanlarımızla "Türk Tabipleri Birliği'nin Sağlıkta Şiddete Karşı Bildirgesi'ni kamuoyuyla paylaşmak; Türkiye Büyük Millet Başkanı ve Sağlık Bakanı ile görüşmek üzere saat 10.00'da TTB'de buluşacağız. Türk Tabipleri Birliği'nin ve tabip odalarımızın aklı ve yüreği hekimlerin üstündedir. Hekimlere yönelen şiddet insanlık ve hekimlik değerlerine yönelmiştir. Bunu kesinlikle kabul etmeyeceğiz. Sağlıkta Şiddet Yasası çıkarılıncaya ve sağlık alanındaki şiddet önleninceye kadar mücadelemize devam edeceğiz' dedi. 

Bakmadan Geçme