'Edirne ekonomisi kan kaybediyor'

CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, düzenlediği basın toplantısında Edirne çiftçisi ve esnafının yaşadığı sorunlara dikkat çekti. Türkiye'nin ithalat politikasına tepki gösteren Gaytancıoğlu, özellikle çeltik üreticisinin feryat ettiğini söyledi. Edirne ekonomisinin kan kaybettiğini söyleyen Gaytancıoğlu, kentten çok sayıda gencin göç ettiğine dikkat çekti. Gaytancıoğlu, Geçkinli köyündeki kömür ocağı ile Saros Körfezi'ndeki FSRU gemi limanı ve boru hattı projelerine de tepki gösterdi.

'Edirne ekonomisi kan kaybediyor'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Edirne Milletvekili Doç. Dr. Okan Gaytancıoğlu, CHP İl Örgütü toplantı salonunda Türkiye'nin ve Edirne'nin gündemi hakkında basın mensupları ile bir araya geldi. CHP Edirne İl Başkanı Fevzi Pekcanlı'nın da katıldığı toplantıda Gaytancıoğlu, çeltik üreticisinin sorunları, korona virüsüne karşı kentte alınan tedbirler, Saros Körfezi'nde mahkeme kararı açıklanmamasına rağmen yapımına devam edilen FSRU gemi limanı ve boru hattı projesi, bölgede üretilen buğdayda sararma ve ayçiçeği fiyatları ile Geçkinli köyünde planlanan kömür ocağı hakkında açıklamalarda bulundu.

Gaytancıoğlu, Türkiye'nin olduğunu gibi Edirne'nin de gündeminin yoğun olduğunu belirtirken; 'Bölgeyi ilgilendiren, özellikle çok ciddi sorunlar var. Bu sorunların başında ekonomik sorunlar var. Edirne ve Türkiye ciddi anlamda kan kaybediyor. Edirne neden kan kaybediyor? Edirne'nin gelir kaynaklarının başında tarım geliyor. Özellikle İpsala ilçemizde bir feryat hissediliyor. Türkiye pirincinin yüzde 60'ını Edirne karşılıyor. En kaliteli pirinci de Ergene Havzası'ndan elde ediyoruz. Çeltik üreticileri çok perişanlar. Çok kaliteli bir ürününüz var, bu ürün hasat zamanı çok yüksek, üretici 'belki borçlarımız öderim, çeviririm, biraz piyasalar oluşsun' diyerek birkaç hafta bekliyor. Fakat birkaç hafta sonra hükümet ithalat kararı alıyor. Elindeki ürün satılmadan, çeltik 4 bin 500 liraya çıkmış ama şu anda 3 bin 500 liraya satamıyor. Tonda bin lira zarar. Yani 100 dekar arazisi olsa 100 bin lira zarar' ifadelerini kullandı.

'İTHALAT 15 MART'A ÇEKİLSİN'

Çeltiğin Edirne ekonomisine 3 milyar dolar katma değer sağladığına dikkat çeken Gaytancıoğlu; 'Hükümet bir kararname çıkartıyor. Geçen hafta Ziraat Odaları ile Keşan Sanayi ve Ticaret Odası Başkanlığı bir deklarasyon yayınladı. İthalatın 15 Nisan'dan 15 Mart'a çekilmesi. Biz de aynen katılıyoruz. İthal edilen ürünlere bakıyoruz, Uruguay ürünü. Yerli üreticimiz orada kan ağlıyor ama ithalat yapılıyor. Üreticiler sürekli bunu konuşuyor. Bir insanın bağlı bulunduğu devlet bunu nasıl yapar diyor. Çiftçinin gerçek gündemi budur' dedi.

'İTHAL PİRİNÇLERLE KARIŞTIRILIYOR'

Gaytancıoğlu, üre gübre fiyatlarına da yüksek oranda zam yapıldığını söylerken; 'Geçen sene 1800 liraya aldığı gübreyi, 3100 liraya alıyor. Arkasını açtığınızda, devlete ait 8 gübre fabrikasının tamamının özelleştirilmesi, özelleştirme sonunda başıboş kalan piyasa ve ham maddenin ithalatı, buna dolar ödenmesi ve fiyatların durdurulamaması çıkıyor. Bütün dünya devletçi politikalara dönüyor ama Türkiye Cumhuriyeti bu politikaları terk ediyor. Yani şu anda Edirne'nin ilk gündem maddesi İpsala, Meriç ve Uzunköprü'deki hatta Edirne'nin bazı köylerindeki çeltik üreticisinin feryadıdır. 4 bin 500 liraya satmadığı ürünü 3 bin 500 liraya satamamasıdır. İşin tuhaf kısmı, İstanbul'da bir tüketici markete gittiğinde Trakya pirinci almak istiyor. Aldığı pirincin içerisine ithal pirinçler karıştırılıyor. İpsala, Meriç, Uzunköprü'de üretilen Osmancık, Luna, Baldo, Kameo, ithal pirinçle karıştırılıyor ve ardından fahiş fiyatla satıyorlar. Yine bizim alın terimiz gidiyor' sözlerine yer verdi.

'LOKANTAYA HESA KODUYLA NEDEN ALAMIYORSUN?'

Vatandaşların korona virüsü tedbirleriyle ilgili hükümetten açıklama beklediğini de belirten Gaytancıoğlu; 'Esnaflarda bir heyecan var. Ama vakalar son derece arttı. Bu toplu yaşamaktan kaynaklanan bir salgındır. Edirne riskli bölgelerden bir tanesidir. Acaba açılacak mı? Eşimle bir alışveriş merkezine gittim, merak ettim. Girerken HES kodunu sordular. Bir girdim, bir sürü insan var. Yani oraya bu insanları alabiliyorsan, lokantaya neden alamıyorsun? Hayalet şehir haline döndük. Bir önerge verdim. Bulgar turistler bize gelmiyorlar, onların test ücretlerini devlet ödesin dedim. Pek sıcak karşılanmadı. Bunu dememin altında şu yatıyor; Türkiye'ye gelmek isteyen turistlerin uçak parasını biz karşılıyoruz. Madem biz karşılıyorsak uçak parasını, bize gelmek isteyen turistlerin PCR testlerini de biz karşılayalım. Çünkü esnafımızı ayağa kaldırmak zorundayız. Esnafı ayağa kaldırırsak vergi alabiliriz, devletin çarklarını döndürebiliriz' dedi.

'MAHKEME BİTENE KADAR İNŞAAT BİTECEK'

Gaytancıoğlu, Saros Körfezi'nde tüm Trakya bölgesini ilgilendiren FSRU gemi limanı ve boru hattı projesinin çalışmalarının devam ettiğini söylerken; 'Aşırı süratle gidiyor. Mahkeme halen karar vermiş değil. Mahkeme bitene kadar inşaat bitecek. Arazi sahibi Sayın Mehmet Zeybek ile konuştuk; '˜Benim arazime zorla el koydular' diyor. Sizin bir araziniz var, o arazi sizin zannediyorsunuz fakat bir karar alınmış. Karar da hukuki değil. Sizin birden bire arazinize birileri geliyor, greyderleri sokuyor, buralarda işlemler yapıyorlar. Böyle bir hukuksuzluk olabilir mi? 2 ÇED olumsuz gelmesine rağmen, 13 bilim uzmanı açıklama yapmasına rağmen tam gaz inşaat devam ediyor. Bu bizi yaralıyor, ciğerlerimiz kirleniyor' ifadelerini yer verdi.

'BABADAN KALMA YÖNTEMLERİ KULLANMAYIN'

Lalapaşa, Uzunköpr ve Keşan'da ekilen buğdaylarda sararma yaşandığını da açıklayan Gaytancıoğlu; 'Geçtiğimiz hafta Tıbbi Aromatik Bitkiler Komisyonu raporu okundu. CHP adına ben konuşma yaptım. Ardından Kuraklık Meclis Araştırma Komisyonu kuruldu. Ona yine ben parti adına katılıyorum. Kuraklık ve küresel iklim değişikliği önemli. Bundan sonra bu tip görüntülere alışmak zorundayız. Beklenmedik olaylarla karşı karşıya kalabiliriz. Yağmur yağmasını bekleriz birden bire sel olur. Birden bire selin ardından güneş açabilir ama çok kavurucu sıcaklar da olabilir. Devletler bunun önlemlerini alıyorlar. Eskiden Ekim ayında tarlalar ekilirdi. Ama şimdi o ekim tarihi değişti, Kasım ayına geldi. Bitkinin soğukluk isteği var. Bu isteği karşılanması lazım ama birden bire ya çok soğuk ya da sıcaklık olabiliyor. Mevsimsel geçişler var. Bu da bizim üretimimizi etkiliyor. Biz üretimimizin etkilenmesini istemiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti olarak üretici bir ülke olmak istiyoruz. Önlemlerini şimdiden almak lazım. Önlemlerini şimdiden alan birçok yurttaşımız ekimlerini geç yaptı, ona göre tohumluk çeşidi kullandı. Biz burada bir bilene sorun diyoruz. Bunlarla birlikte hareket etsinler, babadan kalma yöntemleri kullanmayalım' dedi.

'EDİRNE GÖÇ VERİYOR'

Gaytancıoğlu, ayçiçeği fiyatlarında yaşanan artışı da hatırlatırken; 'Daha önce burada toplantı yapıp ayçiçeğine 3 bin 500 lira fiyat istemiştik. O zaman bir ton ayçiçeği 360 dolardı. Ona göre de dolar bazında hesaplamıştık. Ama fiyatlar ne bizim ne de kimsenin tahmin etmediği fiyatlara çıktı. Şu anda 1 ton ayçiçeği 740 dolar. Türkiye dünyada en fazla ithalat yapan ülkedir. Bunu neden söylüyorum? Çünkü Edirne üretici bir il. Daha fazla üretebilecek potansiyelimiz çok fazla. Ama 2 hafta önce nüfus istatistikleri yayınladı ve Edirne'nin göç verdiği görüldü. Gençler iş bulamıyor. Elimizdeki paraları başka ülkelerin çiftçilerine verdikçe insanlar gidiyor. Hâlbuki bu paralar bizde kalabilse, yani 740 dolara biz satsak dünya kadar para kazanmış oluruz. 360 dolar olan 1 ton ayçiçeği 740 dolar. 700 dolar olan ham yağ 1400 dolar, 1 ton küspe 200 dolardan 350 dolara çıkmış. Bizim de daha önce 6 liraya aldığımız 1 litre ayçiçek yağı şu an 17 liradır. Edirne ekonomisine 5-6 milyar dolar para gelebilecekken biz başka ülkelerin çiftçilerine bunları ödüyoruz. Edirne ekonomisi kan kaybediyor. Ne yapmak lazım? Çok basit; üreticiyi desteklemek gerekir' sözlerine yer verdi.

'BİRİNCİ SINIF TARIM ARAZİSİNE YAPILAMAZ'

Süoğlu ilçesine bağlı Geçkinli köyünde planan kömür ocağı projesine de tepki gösteren Gaytancıoğlu; 'Süloğlu'nun Geçkinli köyünde bir açık kömür işletmesi halen çalışıyor. Zaten oradaki sakinler bu konuda çok muzdaripler. Ciddi anlamda kömür tozu soluduklarını söylüyor ve çok ciddi tepki gösteriyorlar. Kent Konseyi'nin bu konuda ciddi çıkışı oldu. Şimdi o işletmenin ruhsatını daha da geliştirmeye çalışıyorlar. Bunun son derece yanlış olduğunu söylemiştim. Bunlar bize yakışmıyor. Birinci sınıf tarım toprağı üzerinde hiçbir şey yapılamaz. Sadece üretim yapılır. Hiçbir haklı gerekçe olamaz. Gelecek nesillere ihanet etmiş oluruz. Sanayileşme olsun istiyoruz, yeraltı madenlerimizi kullanalım istiyoruz. Ama en güzel ve ucuz enerji tepemizde var. Bundan yararlanmayan bir ülke var. Halen enerjiye ciddi kaynaklar ödüyoruz. O konuda Geçkinli'deki konuya çok hassasız. Bilim ne derse o konuda hareket etmeye devam edeceğiz' diye konuştu. 

Bakmadan Geçme