'˜Anne yapımı' toplantısı

Saadet Partisi Edirne İl Kadın Kolları Başkanı Güler İriş ve yönetim kurulu üyeleri, Dünya Gıda Günü kapsamında düzenledikleri basın toplantısında gıda israfları, gıda güvenliği ve evde üretime dikkat çekmek amacıyla ev yapımı tarhana, ayva reçeli, erişte ve kabak tatlısı sundular. İriş, basın açıklamasında '˜anne yapımı' lezzetlere geri dönüşün önemini vurguladı.

'˜Anne yapımı' toplantısı
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Saadet Partisi Edirne İl Kadın Kolları Başkanlığı, Dünya Gıda Günü kapsamında basın açıklaması düzenledi. İl Başkanlığı'nda düzenlenen basın açıklamasına Saadet Partisi Edirne İl Kadın Kolları Başkanı Güler İriş ile yönetim kurulu üyeleri katıldılar. İriş ile yönetim kurulu üyeleri, basın açıklamasında Dünya Gıda Günü'nde gıda kayıp ve israflar ile birlikte yerel üretime dikkat çekmek amacıyla evde hazırladıkları tarhana, ayva reçeli, erişte ve kabak tatlısı sundular.

İriş, toplantıda gün geçtikçe '˜anne yapımı' olarak adlandırılan lezzetlere geri dönüşün arttığını söyleyerek; 'Hem sağlık açısından, hem de basın açıklamamız gıda güvenliği konusunda olduğu için ev yapımı tarhana, ayva reçeli, erişte ve kabak tatlımızı sunduk. Biz de evimizde doğal ürünler kullanmaya özen gösteriyoruz. Elimizden geldiği kadar da anneleri bu konuda uyarmaya çalışıyoruz' ifadelerine yer verdi.İriş, doğal ürün kullanımı ve yerel üretimin devlet politikası haline getirilmesi gerektiğini söyleyerek; 'Sadece aile ile çözülebilecek bir sorun değil. Zararın neresinden dönersek kârdır deyip ayrana, limonataya, hoşafa dönmek zorundayız. Asitli içeceklerden, nişasta bazlı yiyeceklerden bunlara dönmek zorundayız. Bunun bir devlet politikası olması lazım. Devletimize ve sivil toplum kuruluşlarına çok iş düşüyor. Tarım ve Orman Bakanlığı'mız bu konuya el attı ama yeterli değil. Bu nedenle gıda konusunda bizim yeniden eskiye dönüşü başlatmamız gerekiyor' dedi.

Gıda sunumunun ardından basın açıklamasını gerçekleştiren İriş, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün her yıl 16 Ekim tarihini kamuoyunun bilinçlendirilmesi, gıda kayıp ve israflarının azaltılması ve gıda güvenliğinin sağlanması hedefiyle Dünya Gıda Günü olarak belirlediğine dikkat çekerek; 'Ekim ayı içerisinde yer alan Dünya Gıda Günü münasebeti ile idrak ettiğimiz basın açıklamamızın başında önemle belirtmemiz icap eden husus, dünyada gıdaya bağlı olarak yaşanan her tartışmanın altında kıtlık, kaynak daralması, iklimsel değişiklikler gibi sorunlardan çok daha önemlisi, büyük bir adalet sorunu olduğudur. Kapitalist-emperyalist yapının dayattığı, '˜Kıt kaynaklarla, sınırsız ihtiyaçların giderilmesi' şeklindeki iktisat tanımını reddediyoruz. Bu tanımın dünyada emperyalizm tarafından her türlü adaletsizliğin meşrulaştırılmasının temel araçlardan biri olduğunu biliyor, ne kaynakların kıt, ne de insan ihtiyaçlarının sınırsız olduğu yalanını asla kabul etmiyoruz' sözlerine yer verdi.

'10 milyon çocuk 5 yaşına gelmeden ölüyor'

Tüm dünyada insanların yaşamak ve fiziksel gelişimlerini sağlamak için yeterli gıdaya ulaşmalarının ve gıdaların sağlık yönünden güvenli olmasının devredilemez ve ertelenemez temel haklardan biri olduğunu söyleyen İriş; 'Buna rağmen açlığın, yetersiz ve dengesiz beslenmelerin neden olduğu ölümler, mental ve fiziksel bozuklukların ulusal ve uluslararası düzeyde trajik boyutlara ulaştığını görüyoruz. 10 milyon çocuk, 5 yaşına ulaşmadan hayatını kaybetmektedir. Yoksulluğa bağlı olarak insanlar yeterli gıdayı alamamaktadırlar. Tüm dünyada sermayenin kontrolünde üretim yapan gıda sektörü, her şeyden önce daha çok kâr karşılığı üretimi önceleyerek sektörü yönetmektedir.Bu gerçek gıda güvenliği çerçevesindeki bütün tartışmaların temelidir' dedi.

'Kanserli olmayanlar parmakla gösterilebilecek'

İnsan sağlığını tehdit eden katkı maddelerinin ve üretim şekillerinin büyük bir tehdit oluşturduğunu vurgulayan İriş;'GDO, yüksek kimyasal katkılı ürünler en rahat şekilde, maalesef yine gelir seviyesi düşük ülkelerin pazarlarında kendilerine yer bulabilmektedir. Türkiye'deki şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ve beraberinde mısır şurubuna dayalı nişasta bazlı şekerin piyasaya hâkim olması, kanser başta olmak üzere sağlığımızın üzerinde pek çok ölümcül sonucu da beraberinde getiriyor. İnsan sağlığı, özellikle de çocuklarımızın sağlığı, maliyeti şeker pancarından düşük olan NBŞ'lere ticari amaçlar uğruna feda edilmektedir. Bunca uyarılara rağmen tedbir alınmadığı takdirde 20-25 yıl sonra arasında kanserli olmayanların sayısının parmakla gösterilecek kadar az olacağı söylenmektedir' ifadelerine yer verdi.

'Hayvansal proteine ulaşamıyoruz'

Bir toplumun gelişmişlik seviyesinin, fertlerinin tükettiği hayvansal gıdaların miktarı ile doğru orantılı olduğunu belirten İriş;'Ülkemizde tüketilen et, balık, süt, yumurta gibi değerli protein kaynakları miktarının gelişmiş ülke verileri ile karşılaştırıldığında çok geride olduğu görülecektir. İstatistiklerde ABD'de yıllık kişi başı et tüketiminin 116, Arjantin'de 99, Avustralya'da 94 kilogram iken Türkiye'de yalnızca 18 kilogramdır.Ülkemiz, geniş coğrafyası, iklim özellikleri ve üç tarafını çevreleyen denizleri ile hayvansal üretim açısından önemli bir potansiyele sahip olmasına rağmen, bu yanlış tarım politikaları nedeniyle hayvansal üretim gerçekleştirilememektedir. Bunun sonucu insanlarımız dengeli beslenme için gerekli düzeyde hayvansal proteine ulaşamamaktadır. Ülke potansiyelinin değerlendirilerek hayvansal üretimin artırılması yerine, hayvansal protein açığının ithalat yolu ile karşılanması, ileride çok daha büyük açlık sorunlarını beraberinde getirecektir' dedi.

'2 milyondan fazla insan toprağını terk etti'

Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) verilerine dikkat çeken İriş; ' TÜİK'e göre; 2001 yılında 26,4 milyon hektar olan tarım alanları, 2016 yılında 23,7 milyon hektara gerilemesi şeklinde görülüyor. 15 yılda toplam 2,7 milyon hektar azalma olduğu ifade edilmektedir. Tarım alanlarındaki azalma, tarımsal istihdamda da azalmayı tetikliyor ve 2002 yılında tarımsal istihdam 7 milyon 460 bin kişi iken, 2016 yılında yüzde 28 azalış ile 5 milyon 350 bin kişiye gerilediğini görüyoruz. Görülüyor ki 2 milyondan fazla insan topraklarını terk etmek zorunda kalmıştır' sözlerine yer verdi.

'İthalatçı konuma düşürüldük'

Türkiye'nin 2017 yılında gerçekleştirdiği toplam tarım ürünleri ithalatının yaklaşık 5 milyar doları bulduğunu söyleyen İriş;'Tarımsal alanda dünyada kendi kendine yetebilen nadir ülkelerden olan ülkemiz, maalesef ette, pirinçte, mercimekte, nohutta, limonda, pancarda ve nihayet buğdayda dahi ithalatçı konuma düşürülmüştür. Tarım ve hayvancılık politikaları, milli güvenlik politikaları içindedir. Ülke güvenliği için çok yakından ilişkilidir. Stratejik bir öneme sahiptir. Saadet Partisi olarak bu tabloyu kabul etmemiz, sindirmemiz mümkün değildir. Saadet Partisi, çökmesine çok az bir zaman kalmış bu adaletsiz sistemin dünya mazlumlarına ve ülkemize dayattığı herhangi bir konumlandırmayı, rolü hiçbir zaman kabul etmedi ve etmeyecek. Bu çürük kapitalist sistem tepetaklak gidiyor. Yöneticilerimize sesleniyoruz; çöken emperyalizmin payandası olmak için değil, yeni kurulan adil düzenin destekçisi, öncüsü olmak için bütün gücünüzü sarf edin. Emin olun bütün kapılan önünüze açılacaktır' dedi. 

 

 

 

Bakmadan Geçme