İlk
günlerde AK Parti ile İYİ Parti arasında geçen tartışmaya CHP’den önce Uzunköprü
Belediye Başkanı Özlem Becan, dün de CHP Edirne İl Başkanı Fevzi Pekcanlı
katıldı.
Becan’ın
müdahalesini anladık, kendi ilçesindeki arıtma tesisiyle tasvip etmediği hatta
doğru bulmadığı bir takım ifadeler yer almış, o da cevabı patlatmış.
Peki
Pekcanlı neden o kadar sustu?
Bazıları
“CHP akıllı davranıp uzaktan seyrediyor” diyebilir.
Bana göre
kazın ayağı öyle değil.
“Peki
kazın ayağı nasıl?” diyene de yazının ilerleyen bölümlerini okumalarını tavsiye
ederim.
Karşılıklı
suçlama veya eleştiri / cevap atışması aynı zamanda “varan” ve “varamayan” genel
başlıklarını taşıyor.
Öyle ki,
AK Parti, Edirne’ye yapılan yatırımları “Varan-1”, “Varan-2” “Varan-3” diyerek
kamuoyuna sunuyor.
İYİ Parti
de “Varan” başlığını “Varamayan” şeklinde değiştirerek söyleyeceklerini bu
başlık altında söylüyor.
“Varan”
sözcüğü geçmişte özellikle Türk basınında bir haber silsilesinin birkaç gün
veya bölüm halinde okuyucunun dikkatine sunulacağını gösteren bir sözcük olarak
kullanılırdı.
Bir gazete
bir haberini “Varan-1” olarak yayınlamışsa herkes bilirdi ki, bunun devamı da
olacaktır, haberler “Varan-2”, “Varan-3” devam edecektir.
Fakat
burada İYİ Parti’nin AK Parti’ye karşı kontra olarak kullandığı ve muhtemelen
İl Başkanı Ekrem Demir’in icadı olduğunu tahmin ettiğim “Varamayan” sözcüğü
basında hiç kullanılmamıştır.
Daha
doğrusu kullanıldıysa ben benim gözümden kaçmış.
Bu ‘varan’
ve ‘varamayan’ çekişmesi anlaşılıyor ki bir süre daha devam edecek.
Biz
bunları yayınlamak zorunda mıyız?
Elbette ki
hayır.
Ancak
birisini yayınlarsanız etik olarak diğerini de yayınlamalısınız.
Umarız ki
bu uzayıp gitmez…
Çünkü
yerel basın kimsenin atışma, birbirine laf yetiştirme yeri değil.
Yani basın
için polemik iyidir ama uzayıp kabak tadı verirse GÜNDEM olarak biz bu yayını
keser, sayfalarımızın bu şekilde kullanılmasına izin vermeyiz.
***
Yukarıda
biraz değindim; Uzunköprü Belediye Başkanı Özlem Becan’ın arıtma tesisiyle
ilgili cevabını ve CHP Edirne İl Başkanı Fevzi Pekcanlı’nın günler sonraki “AK
Parti’nin iddiaları beni kahkahalara boğuyor” şeklindeki beyanatı dışında CHP’nin
bu işe pek de müdahil olmaya niyetli olmadığını gösteriyor.
CHP’li il
yöneticileri ve belediye yetkilileri kendilerine yönelik çok somut eleştiriler
olmadığı için topa fazla girmiyorlar.
Belki
ilerleyen bölümlerde topa daha fazla girmek zorunda kalabilirler.
Ama Edirne’de
siyaseti okumasını bilenler bilir ki AK Parti ile CHP kolay kolay birbirlerine
tavır almıyor.
Neden
alsınlar ki?
Araları
“al gülüm – ver gülüm”
Edirne
Belediyesi’nde CHP’liler işe giremezken AK Parti yöneticilerinin yakınları
rahatlıkla iş bulabiliyor, üstelik kadrolu iş cinsinden işlere yerleşiyorlar.
AK Parti
taraftarları iş bulamazken bazı hatırı sayılır CHP’lilerin yakınları da kimi
resmi kurumlarda rahatlıkla iş bulabiliyor.
İnsanların
iş bulmasına itirazım yok.
Fakat
Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan parti kongresinde çıkıp bütün hiddetiyle
“Belediyeye sadece CHP’lileri alacağım” diye bağırmadı mı?
Öyle
söyleyince saf, temiz CHP’li seçmen de belediyede işe sadece CHP’lilerin
gireceğine inanıyor.
AK
Partililer için de durum aynı, onlar da sadece kendilerinin işe girebileceğine
inanıyor.
Oysa “al
gülüm, ver gülüm” işleri başka, vatandaş farkında değil.
Yine
geçmişte AK Partili ve CHP’li il başkanları ‘selfi’ler çektirip birbirlerine
jestler yapıyordu.
Bilmem o
‘selfi’ fotoğrafları hâlâ sosyal medya hesaplarında duruyor mu?
Geçenlerde
değinmiştim; AK Parti Merkez İlçe Başkanının AK Partili ve CHP’li bazı
seçilmişlerin el birliği ile “kafasını kopardıkları” yolundaki itirafları bir
tekne turunda üstelik de kendilerinin çektiği video görüntülerine yansımıştı.
Bu “sulh”
haline, bazı CHP’liler hakkında açılmış davaların etkili olduğunu söyleyenler
de yok değil.
Örneklerin
çoğaltılması mümkün ama sanırım amaç hâsıl olmuştur ve CHP ile AK Partinin
neden kolay kolay birbirlerinin tavuğuna “kış” demeyecekleri anlaşılmıştır.
Bu konuda
bundan sonra iki taraftan da bir tepki gelirse de “formalite” der geçerim.
***
Geçtiğimiz
günlerde Edirne İl Genel Meclisi’ne CHP’li Süloğlu üyesi Önder Cin’in sunduğu
eğitim raporu CHP’ye yakın çevrelerde büyük rahatsızlık yarattı.
Günah
keçisi olarak Önder Cin seçilmiş gibi görünüyor.
Uğur
Akagündüz arkadaşımız bu rapora gösterilen tepkileri haber haline getirdi,
gazetenin manşetinde okuyabileceksiniz.
Ancak ben
de değinmek istedim.
CHP’lilerin
hazırladığı raporda; bütün öğrencilerin internet, tablet ve televizyon
eksiklikleri giderildi, sorun kalmadı yazıyor.
Sendikalar,
eğitim dernekleri hatta birçok veli ise ateş püskürüyor.
Peki o
raporu hazırlayan komisyonda çoğunlukta olan CHP nasıl böyle yanlışa düştü?
O meclisin
başkanı Mehmet Geçmiş de CHP’li.
Ayrıca il
genel meclisindeki parti grubu başkanı, aynı zamanda CHP il başkanı olan Fevzi
Pekcanlı.
Partililer,
sendikalar, sivil toplum kuruluşları sormaz mı, “Geçmiş ve Pekcanlı siz uyuyor
musunuz?” diye.
O
seçildiğiniz yerler yan gelip yatma yeri mi?
Şimdi
ayıklayın pirincin taşını…